Kalkınmaya odaklanan dünya 1980’li yıllar itibariyle artık ‘’sürdürülebilir kalkınma’’ kavramına yönelmiştir. Ticaret, tüketim ve üretim sistemlerinin hızlı büyümesi ile ortaya çıkan tabloda yalnızca kalkınmanın ya da ekonomik göstergelerin tek başına yeterli olmadığı anlaşılmıştır. Yaşanabilir bir dünya hedefleri çerçevesinde şekillenen ve yeni üretim-tüketim ilişkilerinin dünyanın kaynaklarını sömürmemesi üzerine odaklanan söylemler, gündem oluşturmaya başlamıştır.
Sanayi üretimi ve kentleşme gibi olgular çerçevesinde özellikle ‘’çevre’’ konusunun ön plana çıktığı görülmektedir. Çevre konusunun uluslararası politika ve küresel ilişkiler bağlamında önemli bir başlık haline gelmesiyle birlikte artık küresel kuruluşların bu konuda faaliyetler geliştirdiği bilinmektedir. Birleşmiş Milletler ‘’sürdürülebilir kalkınma’’ temaları başta olmak üzere birçok çalışmasında çevrenin korunması üzerine politika üretmektedir. Bu politika üretimleri üzerinden artık ticari anlaşmalar, kentleşme ve ülkelerin bizatihi çevre konusuna eğilmeleri istenmektedir.
Birleşmiş Milletler İklim Zirvesi’nde dünya liderlerine yönelik yaptığı konuşma ile gündem olan ‘’Greta Thunberg’’ çevre konuları ve çevre konularının küresel aktörler tarafından art niyetli amaçlar için kullanımı gibi alanlarda tartışmalar doğurdu. Greta’nın çıkışı ve konuşurken görüntülere yansıyan mimikleri ile Greta’ya dünyanın verdiği destek kadar eleştiri de getirilmiştir. Meselenin Greta’dan ziyade destekçileri üzerinden ortaya konan eleştiriler olduğu unutulmamalıdır.
Çevre konusunun diğer sürdürülebilir kalkınma başlıkları gibi küresel aktörler tarafından kendi amaçları çerçevesinde kullanıldığına dair önemli emareler vardır. Bunların bir kısmına daha önceki yazılarımda değinmiştim. Çevre gibi başlıkların uluslararası projeler ve gençlik çalışmaları gibi temalarda kullanış biçimlerine yönelik eleştirilerime bu yazılarımda yer vermiştim. Bu hususta çalışmaların çok önemli olması kadar bu yönlü tehlikelere karşı da dikkatli olunması gerektiğini düşünmekteyim.
Bu konu üzerinde Türkiye’de ise özellikle Cumhurbaşkanın eşi Emine Erdoğan’ın ‘’Sıfır Atık Projesi’’ çalışması sonrasında önemli adımlar atılmıştır. Sıfır Atık ve Geri dönüşüm başlıklarında yapılan çalışmalarda Emine Erdoğan’ın bulunması konuya verilen önemi göstermektedir. Ulusal çapta bu konu üzerine yapılan çalışmalar ve yerel yönetimlerin yatırımları önemli bir boyuta gelmiştir. Bakanlıkların Sıfır Atık başlığında yürüttüğü projeler ve destekler ile yaratılmaya çalışılan farkındalık da önemlidir.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan’ın, BM Genel Kurulu kapsamında düzenlenen "Sürdürülebilir Atık ve Kaynak Yönetiminde Problemler ve Çözümler: Sıfır Atık'la İlgili Ulusal Girişimler Neden Önemli?” başlıklı panelde yaptığı konuşma ile işbirliği vurgusu ise Türkiye’nin alandaki küresel ölçekli hedeflerinin göstergesidir.
Çevre ve sıfır atık başlıklarında Konya’nın ise daha köklü ve aktarılan bir geleneğe sahip olduğu söylenebilir. 550 km bisiklet yolu ile dünyanın en uzun bisiklet yoluna sahip ikinci şehri olan Konya’nın bu alana dair yatırımlarının da devam ettiği gözükmektedir. Bisiklet Tramvayı ile Türkiye’de bir ilki gerçekleştiren Konya Büyükşehir Belediyesi, diğer belediyelere de bu anlamda örnek oluşturmuştur. Üstelik sıfır atık projesi kapsamında da yatırımlarına devam etmekte ve atık toplama üzerine çalışmalarını yürüttüğü anlaşılmaktadır.
Bu alanda Aralık 2018 yılında Konya Bilim Merkezinde gerçekleştirilen bir Formunda dikkatlerden kaçmaması gerekmektedir. 2018 yılında bu alanda Türkiye hatta uluslararası çapta böyle bir formun Konya’da gerçekleşmiş olması, Konya’nın alandaki birikiminin göstergesidir. Nükleer Enerji Forumu’nun konuklarının alandaki uluslararası isimler olması ve katılımcıların tüm Türkiye’den oluşmasına şahit olmuştum. Üstelik katılımcı sayısı beni ziyadesiyle şaşırtmıştı.
Nükleer Enerji Forumu’nun alanda yüksek lisans tezi yapmış Ali Güney tarafından organize ediliş serüvenini de bildiğimi ifade etmeliyim. Konya Büyükşehir Belediye Başkanımız Uğur İbrahim Altay’ın göreve geldiği sene böyle bir çalışmaya katkı sunduğunu da söylemeliyim. Öte yandan Nükleer Enerji Forumu’nun yayınının gerçekleştiğini de unutmayalım.
Konya Milletvekilimiz Selman Özboyacı’nın vermiş olduğu bir kanun teklifi bu anlamda çok önemlidir. Komisyondan geçen kanun teklifinin, ‘’Çevre Ajansı kurulması’’ başlığını içeriyor olması bir açığın ivedilikle kapatılması açısından kıymetli görülmektedir. Çevre Ajansının, Türkiye’de atık yönetiminin düzenlenmesi başta olmak üzere elektrikli ulaşım araçlarının kullanımının artırılmasına kadar geniş bir alanda çalışmalar yürüteceği belirtilmektedir.
Çevre ve Şehircilik Bakanımız Murat Kurum’un da Konyalı olması hızla büyüyen Konya’nın şehirleşme serüveninde çevre sorunlarına önden önlem alma imkanını genişletmektedir.
Ancak bütün bunların yanında konuya dair çok daha fazla çalışmaya ihtiyaç vardır. Özellikle ‘’sıfır atık ve geri dönüşüm’’ konularının farkındalık çalışmalarına muhtaç olduğu gözükmektedir. Burada gençlerin devrede olduğu projeler yapılmalı ve desteklenmelidir. Öte yandan çöp sosyolojisi, atık kültürü gibi alanlarda saha ve veri çalışmaları artırılmalıdır.