Gazeteci Gürkan Hacır geçen hafta müthiş bir iddia ortaya koydu.
Hacır’ın iddiasına göre Cumhuriyet Halk Partisi, Muharrem İnce’ye İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı için teklifte bulunacak.
Eğer bu iddia yerini bulursa yani CHP böyle bir teklifle Sayın İnce’nin kapısını çalarsa ikinci bir kapıdan kovma hadisesi yaşanır, demedi demeyin.
Neden böyle bir olay yaşanır onu da hemen aktarayım.
Muharrem İnce, 2018 Genel seçimlerinde Cumhurbaşkanlığı için ter akıtan, mücadele eden ve bana göre o dönem için konuşacak olursak -gerçi hoş hâlâ öyle- muhalefet kanadındaki en samimi isimdi.
Seçim sonuçlarına bakıldığında partinin ve kendisinin yüzdelik dilimini bir hayli yukarılara çeken siyasi bir isimden bahsediyorum.
Adaylığı Sayın Kılıçdaroğlu tarafından ‘Gel Bakalım Muharrem!’ kıvamında seviyesizce açıklanmasına rağmen, hiç aldırmadan bu yolu sonlandırabilen bir kişiyi zikrediyorum.
Bu durumlara mukabil Sayın Özgür Özel’e sormak isterim:
Neye dayanarak böyle bir teklifte bulunup, o kapıyı çalacaksınız?
Bir de İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı için.
O kadar gülünç bir durum ki Sayın İnce iddiayı görüp, işittiği vakit emin olun sırıtmayacaktır bile.
Hani siyaseten söylenen bir ifade vardır ya;
‘Ceketimi assam kazanırım!’ aynı o hesap işte.
Cumhuriyet Halk Partisi’nden olan herhangi bir ismi İzmir’den Büyükşehir Belediye Başkanlığı için aday gösterseniz zaten havada karada kazanacaktır.
Bunu bile bile neden hâlâ kendinizi küçültüyorsunuz?
Hem siz İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı için parti sekreteriniz Selin Sayek Böke’yi düşünmüyor muydunuz?
Her genel başkanın genel sekreterlik için vazgeçemediği o müthiş isim Selin Sayek Böke.
Ne oldu da birdenbire ibre Muharrem İnce’ye döndü?
Olağan Genel Kurul’da ve Kongrelerde WC kapısının yamacına uygun gördüğünüz kişiye ne oldu da sebepsizce sarılır oldunuz?
Yoksa Muharrem İnce’yle de helalleşme plânları mı yapıyorsunuz?
Ben o kuponun tutacağını hiç zannetmiyorum.
Nitekim halk üzerinden oynanan o kupon yatmış ve açılmamak üzere kapanmıştı.
Yani zorlamamak lazım.
Her seçimde olduğu gibi HDP’den yeni ismiyle DEM’den şartlı destek alacaksınız.
Bu destek garanti altındayken sıfırın altına düşmenin bir kıymeti yok.
İyi Parti’nin siyaseten mecali kalmadığından, motivasyonu ve mottosu tükendiğinden bütün tuşlara basma telaşınızı bir noktaya kadar anlamlandırabiliyoruz.
Bizi de zorlamayın artık ki düşünme melekelerimizi SAĞ da SOL da aramayalım.
Hem isim ya da isimler bulmak işin en basiti.
Mesele icraata dayanan isme yapışmak ve o ismi bırakmamak.
Hepimizin malûmudur Türkiye’de şu an itibariyle hemen hemen hiçbir belediye başıboş sokak köpekleri sorununa çözüm üretemedi.
Gördüğümüz kadarıyla böyle bir derdi de yok.
Ama bu mesele hayat memat meselesi.
Ankara’da yaşanan olay çok tazedir.
O küçük kardeşimizin yaşadığı olay, bırakılan hasar akıllara zarar cinsten.
Örtbas edilebilecek bir mevzuu değil.
Çok açık ifade ediyorum ki yerel seçime kadar bu konuda hatırı sayılır bir adım göremezsem hangi parti olursa olsun, hangi aday çıkarsa çıksın oy kullanmayacağım.
Zira bu iş artık çok farklı bir hâl almaya başladı.
Vatandaş olarak bilinci diri tutmak ve bilinçlendirmek en ulvi görevimiz.
Evet,
CHP ve Muharrem İnce diyorduk değil mi?
O iş yaş dostlar.
Ez cümle bunu söyleyebilirim.
Ki bu tezimi destekler nitelikteki en somut örnek Muharrem İnce’nin memleketi Yalova’da Tayyip Erdoğan’ın Kemal Kılıçdaroğlu’nu Genel seçimler de sollaması olur.
Daha da örneğe hacet yok diye düşünürüm.
Vakıf kuran Kemal Bey’de öyle düşünüyordur.
Selâmetle…