Kemal Kılıçdaroğlu geçen hafta 'Bay Kemal'in Tahtası' isimli Twitter hesabında tarımla ilgili bir video yayınladı, iktidar oldukları takdirde uygulayacakları tarım politikalarını açıkladı. Bu çerçevede, öyle konulara değiniyor, öyle vaatlerde bulunuyor ki; bunları planlayan ve yazan grup veya kişilerin (mutlaka CHP’nin tarımla ilgili kurullarının onayından geçmiştir), dünya tarımıyla ilgisi olmadığı gibi, Türkiye tarımı hakkında da zerre bilgileri yok. CHP’nin uygulamak istediği bu politikalara karşı dünya ve ülke tarımının gerçeklerine dayalı cevaplar verip yorumlar yapmaya çalışacağım.
Kılıçdaroğlu, Tarım, hayvancılık ve gıdada çok çok büyük devrim geliyor" diyor. Bu çerçevede önce ihtiyaçları belirleyip ardından en büyük zenginliklerinden biri bereketli topraklarımız için "kamu tarım işletmeleri TİGEM varlıklarına sahip çıkılım. Bu kötü iktidar, bizi buğdayda, nohutta bile dışarıya bağımlı hale getirdi, egemenliğimizi kısıtlayan bu düzen artık değişiyor, Türkiye, tarım ve hayvancılıkta kendi kendine yetecek” diyor. Önce burayı bir yorumlayalım.
Paragrafın başından sonuna kadar yapılmak istenenlerle ilgili nasıl yapılacağına dair hiçbir detay yok. Neymiş “tarımda büyük devrim yapacaklarmış”, neyi devirip, neyi getireceksiniz, soralım. Türk tarımı ve tarımcısının ihtiyaçları bilinmiyor mu da, ilk siz belirleyeceksiniz. Laf ola beri gele. Topraklarımızı genişletecek ya da kanallarla döşeyip sulayacak mısınız? Suyu nereden bulacaksınız? Galiba CHP lideri eski devrimciliğini hatırladı. Eski solcular (çoğu komünistler) başlangıçta devrimci, devamında sahte demokrat (ulusalcı) veya burjuva oluyor, bir kısmı da milli aslına dönüyor.
Bahsedilen bereketli topraklar nerede? Toplasan bereketli topraklar varlığı 2 milyon hektarı geçmez. Konya için de aynı şeyi söylenir, oysa Konya topraklarının (1.85 milyon ha’ında tarım yapılır) çoğu kireçli ve 1/3’ü (700 bin ha’ı) sulamalı tarıma açıktır. Bu durum tüm su rezervlerini tükenmek üzere.
TİGEM arazileri bu zamana kadar boş mu kalmış ki, Türkiye’nin tüm bitkisel ve hayvansal tohumluk ve damızlık ihtiyacını karşılamak üzere TİGEM üzerinde yeni politikalar belirleniyor. TİGEM bunu zaten yapıyor. TİGEM tarihi, misyonu ve görevleri üzerine iyi araştırmalar yapmanızı tavsiye ederim.
Kısır kafalar ve şartlı düşünceler halen nohut, buğday ve saman ve soğan üzerine politikalar yapıyor. Türkiye’nin 60 milyar dolarlık ham üretimi ve 30 milyar dolarlık ihracat yapan tarımını 2S (saman ve soğan)’ mi temsil ediyor. Bu bile ülke tarımında bilgi seviyenizi ortaya koymaya yetiyor. Derdi saman ve soğan olanın politikası da saman ve soğandan olur. Lütfen biraz daha arşivleri karıştıralım derim.
Türkiye tarımında kendi kendine yeten bir ülke hikâyesi hiç olmadı. Olmaz da olamaz da. Dünyada kendi kendine tam yeten bir ülke yoktur. Ülkeler, her sektörde üretimlerinin bir kısmını ve tamamını ticari amaçla yapar ve bunu da satarlar. Gıdada durum biraz daha değişiktir. Olağanüstü haller için üretimin bir bölümü sonraki yıllarda tüketilmek üzere depolara alınır. Bu iddia saçma ve mesnetsizdir.
Tarımımızı kısır çekişmelerin içine çekmek ve geçersiz politikalara alet etmek hangi zihniyetten ve kesimden olursa olsun doğru değildir. Bu durum ancak sektöründe politika üretemeyen ve acziyetini ortaya koyanlar için farklıdır. Ülkemde tarımın en az son 50 yılını okuyabilen ve yaşayan birisi olarak değişim ve gelişimleri görmeyen ve okuyamayanlar için şunlar söylenebilir.
Türkiye 50 yıl evvelinde oldukça fakir ve gıda güvencesinden mahrum bir ülke iken, bugün en azından temek gıdalarda çoğunlukla kendine yeten bir ülke konumundadır. 50 yıl ve daha öncesinde özellikle de üreten köylü kesimini açlığa mahkûm edenler “azıcık aşım, ağrısız başım” zihniyeti ile yönetenler için kendine yeten bir ülkeydi. Şu anda tarımda bazı şeyleri alıyorsak da ihracatımız 30 milyar dolar olduğuna göre kendine yeten hatta aşan bir ülke konumundadır da demek hakkına sahibiz diyebiliriz. Dünyaya buğday ve ayçiçeği satan Rusya ve Ukrayna temel gıda hammaddelerinin çoğunu satın alan ülkeler durumda olmasını kimse sorgulamıyor.
Şimdilik bu kadarını yeterli bulalım. Saygı ve sevgi dileklerimle, kalın sağlıcakla.
DEVAM EDECEK.