21. Yüzyılın savaşları çok değişik ve küresel.
Almanya’yı 1989’da ziyaret ettiğimde yaptığım kısa araştırmada öğrendim ki, Avrupalı savaştan ve savaşmaktan son derece korkuyor. Bir diğer korkusunun da Osmanlı, dolayısıyla Türkler ve tabiki bunun bir diğer ucu da İslâmiyet’e kadar uzanıyor.
Türkiye’de, Doğu Anadolu şehirlerinde Çözüm Süreci’nden sonra yaşanan sokak çatışmaları yeni değil. Selçuklu ve Osmanlı döneminde de bu tür muharebeler vardı. Meselâ Sultan Kılıç-Arslan, III. Haçlı Seferlerini bu sokak çatışmaları taktiğiyle durdurmuştu. Osmanlı askerleri ile Memlük Sultanı Tomambay askerleri arasında Kahire sokaklarında da bu çatışmalar yaşanmıştı.
***
Şimdi soru şu:
Haçlı seferlerine bir “hristiyan terörü” veya “hristiyan terörizmi” olarak bakılabilir mi?..
Çocukların bile katılma isteğini beyan eden birliklerin dahi kurulduğu o yüzyıllardan 21. Yüzyıla gelindiğinde; ne ve nelerin değiştiğiyle ilgili kafa yormak, savaş hukuku hakkında bilinmeyenleri gündeme getirmek gerekmiyor mu?
***
Amerika’da 11 Eylül’den sonra İslâm coğrafyasına ve Müslümanlara yönelik başlatılan küresel saldırıların altında yatan saik, sadece “yeraltı ve yerüstü zengin kaynakları elde ederek o ülkeleri sömürmek” şeklinde arandığında; bu görüşün önemli olmakla birlikte tek sebep olmadığı ortaya çıkacaktır.
11 Eylül hadiselerinden sonra İslâm “terör”, Müslümanlar da “terörist” olarak medya tarafından dünya kamuoyunda önce propaganda şeklinde kitlelere medya yoluyla lanse edildi; sonrasında ise Afganistan’a, Irak’a, Libya’ya, Suriye’ye yönelik “demokrasi” ve “özgürlük” adı altında işgaller başlatıldı. Afrika’da da aynı taktik Avrupa’nın sömürgeci ülkeleri ve güçlerince uygulanıyor.
Dünyanın her bölgesinde “İslamofobi” dediğimiz Müslümanlara ve onların mabetlerine yönelik saldırılar alabildiğine artarak devam ediyor. Teksas’da bir cami yakın zamanda yandı. Kanada’nın bir eyaletinde camide ibadet eden Müslümanlardan altısı, silahlı bir terörist tarafından şehit edildi. Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, 350’nin üzerinde camiye saldırı gerçekleştirildiğini açıkladı.
***
Kanada’nın Quebec Eyaleti’nde yaşayan Alexandre Bissonnette adlı câninin, facebook sayfasında paylaştığı yorum ve resimlerden aşırı milliyetçi (ırkçı) görüşlere meyilli olduğu ortaya çıktı. Hristiyan dinine mensup bu teröristle ilgili olarak sosyal medyada da değişik sorgulamalar yok değil.
Meselâ Malik Ejder, twitter hesabından “Kanada’da camide 6 Müslüman’ı şehit eden Alexandre Bissonette için Hristiyan terörist denildi mi? Terör saldırısı denildi” diye bir gerçeğe parmak basıyor.
Nur Özkan ise, “Batı Terörist kelimesini bayazlara yakıştıramıyor. Quebec canisi terörden yargılanacakmış…” şeklinde, dünya kamuoyunda Müslüman medyasının sesinin ne kadar cılız çıktığını veya bir başka deyişle etkisinin olmadığını bize haber veriyor.
Yusuf Demir de, kendi hesabından “Müslüman terörist diyen “Hristiyan Terörist” demesini de bilecek! Alexandre Bissonnette 6 müslümanı katleden hristiyan terörist” diyor.
Utanç Günlüğü adlı kullanıcı da, “Daily Mail US adlı haber ajansı, Kanada’da camiye saldırarak 6 kişiyi öldüren terörist Alexandre Bissonnette için “yalnız kurt” dedi!” notuyla Batı basınının olaya bakış açısı hakkında bizi haberdar edip bilgi veriyor.
AZİZİM DİYOR Kİ…
Alexandre Bissonnette adlı terörist, henüz yeni kapatılan sosyal medya hesabından paylaştığı “Tapınak Şövalyesi” resminin altına (Şükürler olsun, elhamdülillah!) anlamına gelen “Hallelujah!” sözcüğünü yazmış.
Yani bu câni, camiye saldırmadan ve 6 masum insanın kanına girmeden önce; kendisini “Tapınak Şövalyesi” olarak gördüğünü ifade etmiş.
O zaman bu Aleksandır denilen kâtil, gizli hristiyan bir örgütün üyesi olmuyor mu?..