Hasan Hüseyin Varol Hoca, bir dönem Konya gençliğine yön vermiş muhterem bir insan. Zaman zaman kendilerini ziyaret eder, elini öper ve hayır dualarını alırım.
Kur’an merkezli ve sünnet eksenli hayat mücadelesi ile hatıralarını “Yaşadıklarım ve Gördüklerim” adlı kitabında bulabilirsiniz.
Zât-ı âlileriyle yaptığım bir röportajı da Pusula sayfalarında paylaşacağım.
Konya’da pek çok teşebbüsün altında onun da imzası vardır.
Biz asıl konumuza dönelim.
***
Günümüz dünyasında insanları, İslâm’dan alıkoymak için kâfirlerin dün olduğu gibi bugün de karıştırıcılık görevini yerine getirmek için her yolu denediklerini ve asıl hedeflerinin inançlı insanlar ile Müslümanların kafalarını karıştırmak olduğunu Fusulet Sûresi 26. Âyet-i Kerimeyi okuyarak haber veren Hasan Hüseyin Varol Hoca, “İngiliz, Kur’an’ı eline almış, Müslümanların elinden bu kitabı almadıkça onları mağlup edemezsiniz diyor. Şimdi biz o Kitabı tekrar elimize alıyoruz. Ve biz geliyoruz diyoruz” dedi.
İslâm müfessirlerinden İbni Kesir’in, “Cihad nedir? Bir tarafta insan var, diğer tarafta İslâm var. İslâm’ı arıyor insan. İnsan İslâm’ı arıyor insan da onu bekliyor. Ama bu ikisinin arasına birbiriyle tanışmasın diye, birbiriyle anlaşmasın diye, birbiriyle buluşmasınlar diye öyle engeller koyuyorlar ki, işte Cihad İslâm ile insan arasına konulan bu engelleri bertaraf etmektir. Uzaklaştırmak ve yok etmektir.” sözlerini hatırlatan Hasan Hüseyin Hoca, küfre sapanlar ile inkârcıların hem bu dünyada hem de öbür dünyada en kötüsüyle cezalandırılacaklarını söyledi. Amentüyü okuduktan sonra öldükten sonra dirilmeye iman etmeyenlerin Müslüman olamayacağına işaret ederek buna örnek olarak da; Osmanlı’yı, Bedir harbi ile Uhud harbini gösterdi. Müslüman olmanın şartlarını sayarak arkasından da Mü’min olmanın şartlarını da Amenetü’den sayarak dile getiren Hasan Varol Hoca, küfür cephesine karşı çıkan isimlerden de Bedîüzzaman, Mehmed Âkif, Nacip Fazıl ve Serdengeçti’nin isimlerini sayarak her türlü eziyete katlanmak suretiyle imanlarını ortaya koyduklarını anlattı. Cennete girmek ve cennete kavuşmak isteyen Müslümanların da bu dünyada küfür cephesiyle her ortamda mallarıyla, canlarıyla savaşmak ve mücadele etmek mecburiyetinde olduklarını söyledi. Varol Hoca, Peygambersiz ve Kur’an’sız İslâm olamayacağını da ifade ederek Allah’ın, dünyada, Türkiye’de ve İslâm âleminde Müslümanların uyanışına tekrar bir kapı açtığını ve bunun iyi değerlendirilmesi gerektiğini de söyledi.
NUH KISSASI
Kur’an’da geçen Hazret-i Nuh aleyhisselam kıssasını da anlatan Varol Hoca, gözyaşlarına hakim olamayarak Hz. Nuh’a, 950 sene onları çok açık ve seçik şekilde uyardığını ve “Allaha ortak koşmayın, sadece O’na ibadet edin, azgınlık yapmayın, haddi aşmayın, kendinize ve başkalarına zulüm etmeyin, yeryüzünde fesat çıkartmayın, salih, âdil, itaatli kullar olun” şeklinde uyarmasına rağmen 80 kişinin inandığına dikkat çekti. Allah’ın Peygamberini dinlemeyen, onunla alay eden, azgınlıklarını ve taşkınlıklarını sürdüren, her türlü ahlaksızlığı utanmadan, arlanmadan işlemeye devam eden Nuh ümmetine karşı Hz. Nuh’un; “Yarabbi! Bunlardan yeryüzünde bir tanesi dahi bırakma. Eğer bunlardan bir tanesi bile kalırsa senin öteki kullarının hepsini ifsad ederler” diye Allah’a yalvarıp dua ettiğini, bunun üzerine Cenab-ı Hakk’ın Nuh’a bir gemi yapmasını istediğini söyledi. Bu emir üzerine Nuh’un bir gemi yaptığını ve bu geminin buharlı bir gemi olduğunu da anlatan Varol Hoca, geminin fırını yanmaya başlayınca her cins hayvandan birer çift, evlâd-ı iyâli ile kendisine inananları da o gemiye aldıktan sonra tufanın başladığını belirtti.
Gökten bardaktan boşanırcasına yağmur yağmaya, yerden su fışkırmaya başladığını ve her tarafın deniz derya olduğunu ifade eden Hasan Hoca, “Tufan olursa biz yüksek tepelere çıkar, kurtuluruz diyorlardı… Allaha ortak koşanlar, kâfirler, azgınlar, fasıklar, facirler, bize bir şey olmaz diyenler, Peygamberle alay edenler sular altında kaldılar, boğuldular, hem dünyaları, hem de ebedî saadetleri gitti. Uyarılara kulak vermediler, kendilerini ıslah etmediler ve cezalarını buldular.” dedi.
Hayra Hizmet Vakfı’na ismini veren Hasan Hüseyin Varol Hocamız; o güzel ve faydalı sohbetini şu sözlerle tamamladı:
“Kur’ân-ı Kerim bizim hayatımızın her şeyini devletleriyle, guruplarıyla, kutuplarıyla anlatan bir kitaptır. İçinde yaşadığımız çağları ve toplumları bize anlatır. Kur’an-ı Kerim insan toplumunu üç temel guruba ayırmıştır. Bir inanan muttakiler gurubu, birde inanmayan kâfirler gurubu, diğeri de ikiyüzlüler. İnanmadığı halde inanmış gibi görünen münafık.
Cenab-ı Hakk, Bakara Suresi’nin başında gerçek mümini anlatır beş ayetle, gerçek kâfirleri anlatır iki ayetle, ondan sonra münafıkları anlatır 13 ayetle. Münafıklar Müslümanlar için, İslâm dünyası için ve insanlık için en tehlikeli guruptur. Hz. Peygamber’e kadar yeryüzünde inananlarla inanmayanlar vardı. Ama Resûlullah’tan sonra bu ikiyüzlüler çoğaldı. Günümüzde ise çok yüzlü oldular. Ama buna rağmen biz Tek Kalpli, Tek Gözlü ve Tek Yönlü olmak durumundayız ki kâfirlerden Allah bizleri korusun, müşriklerden korusun, münafıklardan korusun.”
Âmin.
GÜNÜN SÖZÜ
“Uluslararası şeffaflık ve temizlik notu, 100 üzerinden 42 olan bir toplum yeni anayasa yapmakla düzelmez.” (Mehmed Şevket Eygi)
AZİZİM DİYOR Kİ…
Bir toplum, bir halk, bir millet ne halde ise öyle idare olunur.
Türkiye’de eğitim millîleşiyor mu, yoksa daha da mı kötüye gidiyor?..