Cumhurbaşkanı Nasıl Biri Olmalı?

Muzaffer Kırmacı

Cumhurbaşkanının nasıl biri olması gerektiğini Muhalefet enine-boyuna tartıştı.

            “Laik biri olmalı” dediler. “Atatürkçü” olmalı dediler. En çok akılda kalan da “Kucaklayıcı” birisi olması gerektiği idi. Kucaklamaktan kasıtları neydi, pek anlaşılmadı ama, nasıl biri  olmaması hususunda bir şey söylemeye gerek bile duymadan “Erdoğan olmaz” deyiverdiler.

            Bir de siyasi olmamasını istiyorlardı.

            İlk bakışta bu fikir doğru gibi geliyor insana. Ne de olsa makam Cumhurbaşkanlığı. Burada siyasetin ne işi olabilir değil mi? Tarafsız biri olmalı. (Hem tarafsız biri olacak, hem de –sözüm ona- uzlaşan iki partinin adayı olacak.) Etliye-sütlüye karışmamalı. Risk almamalı. Kırmızı ışıkta durmalı. İlaç almaya kendisi gitmeli. Gittiği zaman kuyruğa girmeli.

            Dikkat edin Cumhurbaşkanından bahsediyorum. Bu saydığım özellikleri fazilet gibi anlattılar bize. Ülkemde ikinci bir Cumhurbaşkanı yok ki. Bir tane. O da işini gücünü bırakacak ilaç kuyruğuna girecek. Gerçi şimdi ilaç kuyruğu da kalmadı ya.

            Cumhurbaşkanı olacak şahıs (her kimse) risk alacak biri olmalı. Hem de siyasi olmalı. Hata yaptığı zaman halkın oy vermeyeceğinden korkmalı. Halka karşı hesap verecek birisi olmalı ki, yaptığı kesesine kalmasın. Mesela Başbakana Anayasa kitapçığı atarak siyasi krize sebep olmasın. Onu seçenler de “Nankör kedi” diyerek hakaret etmesin.

            Cumhurbaşkanı sembolik biri olarak Çankaya’da oturmaya gelmiyor.

            Cumhurbaşkanı icraatın başı olarak seçilecek. Ülkemizin tanıtımında rol alacak. Katkı sağlayacak. “Yumurtalar soğumasın” diye oturup kalmayacak. Yani “Kalem efendisi” değil seçeceğimiz. Süs biberi hiç değil. Geçmişteki  “Monşer” Cumhurbaşkanlarından alacağımız dersi aldık biz. Aynı hataya bir kere daha düşmemeliyiz. Zaten geçmişte biz seçemiyorduk bile. Bu hakkımızı iyi kullanmalıyız.

            Halkın “Evet” dediğine eyvallah.

            Halk, bilgedir. Halk, düşünürdür. Halk, ne yapacağını, kimi seçeceğini çok iyi bilir. Halka saygısı olanlar bu defa itiraz etmezler inşallah. “Benim oy’umla çobanın oyu bir mi olacak” diye halkı küçümsemezler inşallah. Halka “Göbeğini kaşıyan, bidon kafalı. Makarnacı” gibi çirkin yakıştırmalarla hakaret etmezler inşallah.

            Çirkinleşmeye gerek yok.

Madem ki hakla gidiyoruz. Şeriatın kestiği parmak acımaz. Yıkılan pehlivanın güreşe doymadığı gibi yine bahane üretecekseniz, baştan söyleyin.

            Bu işler çocuk oyuncağı değil ki…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.