“Cumhuriyet Bedava Kazanılmış Değildir!”

Erol Sunat

Türkiye Cumhuriyetinin banisi Mustafa Kemal Paşa, 1923 yılında şöyle seslenmiş, “Cumhuriyetimiz öyle zannolunduğu gibi zayıf değildir. Cumhuriyet bedava da kazanılmış değildir. Bunu elde etmek için kan döktük. Her tarafta kırmızı kanımızı akıttık. İcabında müesseselerimizi müdafaa için lâzım olanı yapmağa hazırız.”

Cumhuriyet, büyük Atatürk’ün dediği gibi bedava kazanılmadı. İşgal altında kalan vatan topraklarının kurtarılması için, nice canlar, nice koç yiğitler, nice analar, nice babalar, nice bacılar, nice evlatlar bu uğurda can verdiler.

Cumhuriyet için Çanakkale’ye, İzmir’in işgaline, Gazi Paşa ve heyetinin Samsuna çıkışına, Sivas ve Erzurum Kongrelerine, TBMM’nin açılışına, İnönü zaferlerine, Sakarya’ya, Başkumandanlık Meydan Savaşına ve İzmir’in geri alınışına bakmak lazım!

İşgal altındaki şehirlerimizin, ilçelerimizin, kasabalarımızın, köylerimizin birer birer işgalden kurtarılmasına bakmak lazım.

Bu olaylara bakmadan, tahlil etmeden Cumhuriyeti ne kimse anlayabilir ne de anlatabilir!

Cumhuriyet bir asrı aşan üzücü,

Hüzünlü ve birçoğu hüsranla biten olaylar zincirinin kırılması,

Yeni bir aşkla,

Yeni bir şevkle,

Yeni bir azimle yeniden bir diriliş mücadelesine girişilmenin adıdır.

Onun için bedava kazanılmış değildir!

Kan akıtılan, ölümüne mücadele edilen bir savaşın sonucudur Cumhuriyet!

*****

Cumhuriyet için, 29 Ekim 1923 tarihinin öncelerine inmeden olmaz. O tarihleri bilmeden olmaz. Türk Milletinin neler çektiğini, neler yaşadığını hissetmeden irdelemeden olmaz!

Çünkü araştırılması gereken konu, deşilmesi, derinlere inilmesi gereken konu bir asrın üzerindedir.

Cumhuriyet, yeni kurulan bir devletin idare şeklidir.

Türk Milletinin vermiş olduğu İstiklal mücadelesi sonrasında, Anadolu’da filizlenen, boy atan, çiçek açan yeni bir Türk Devletinin habercisi ve müjdecisidir.

Eğer o mücadele olmasaydı,

O karşı koyma,

O direniş yapılmasaydı,

Bugün bu coğrafyada muhtemeldir ki,

Orta Doğu benzeri,

Zayıf, karışık, bir türlü bir araya gelemeyen,

Kendi insanını ve milletini koruyamayan,

Bir türlü gerçek anlamda devlet olamayan,

Birkaç devletten oluşan bir coğrafya olarak kalacaktık.

98 yıl önce Türkiye Cumhuriyetini kuranlar öyle badirelerden geçtiler ki, bunları yaşamayanların anlaması mümkün değil!

*****

O günler, Türk’ün ateşle imtihan olduğu günlerdi.

O günler, çok zor günlerdi…

O günler, taşın altına değil ellerin yüreklerin gözünü kırpmadan konulduğu günlerdi.

O günler, istiklal ateşinin yakıldığı günlerdi…

O günler, ya istiklal ya ölüm denilen günlerdi.

O günler küçümsenecek günler değildi…

Hafife alınacak, basite indirgenecek günler değildi.

O günlerin atmosferi de başkaydı, manzarası da…

O günler saygı duyulması, saygı gösterilmesi gereken günlerdi.

O günler tarih yazılan, destan yazılan günlerdi

O günler isimsiz kahramanların, şehitlerin, gazilerin vatan toprağıyla buluştuğu, cennet kapılarını araladığı günlerdi.

Cumhuriyet işte o günlerin nişanesiydi Türk Milletine…

*****

Selçuklular döneminde bu coğrafyaya Türkeli deniyordu. Cumhuriyetle birlikte, yeni bir Türk Devletinin doğuşuna sahne oldu bu topraklar. Tam 98 yıldır bu coğrafyaya Türkiye deniyor.

Türkiye demek, Türk ili demek, Türk ülkesi demek, Türk vatanı demek, Türk’ün anavatanı demek!

Adı Türkiye Cumhuriyeti olan yeni bir Türk Devleti demek!

Devleti olmayan ülkelerin hazin hali, perişanlığı gözümüzün önünde…

Suriye, Irak, Afganistan, Libya ve Doğu Türkistan’ın hali Cumhuriyetimizin değerini daha da arttırıyor.

İşgal altında yaşamanın ne anlama geldiğini, işgalcilerle savaşmanın ne olduğunu en iyi bilen milletlerden biriyiz.

İşgale karşı zafer kazanan, örnek alınan millet de bizde, lider de…Bu cumhuriyet, küçümsenecek, dudak bükülecek bir cumhuriyet hiç değil! Mazlum ne kadar millet varsa…Halen esaret altında yaşayan ne kadar millet ve devlet varsa…İnanın her birine umut ışığı olmuş bir Cumhuriyet bizimkisi…

Çünkü, Türkiye Cumhuriyeti; işgali, esareti, hainliği, hıyaneti, ıstırabı, çileyi görmüş, dolu-dolu yaşamış bir milletin kurmayı başardığı bir cumhuriyet!

“Biz Atatürk’ü ve Türkiye Cumhuriyetini kendimize örnek alarak mücadelemizi sürdürdük ve başarılı olduk” diyen milletleri ve onların liderlerini bir daha, bir daha dinleyin isterseniz!

Devlet-i ebed müddet diyen Türk Milletinin, tarih sahnesinde kurmuş olduğu en yeni devletti bu cumhuriyet.

Devlet kuran, kurduğu devletle milletini bir araya getiren, toparlayan birliğini ve beraberliğini sağlayan Türk Milletinin Cumhuriyeti.

Bu yeni devleti kurmakta, Mustafa Kemal Paşa ve silah arkadaşlarına nasip oldu.

*****

Cumhuriyet denildiğinde, en güzel ve anlamlı sözlerden biri de Abdurrahman Şeref Beye ait.

Cumhuriyet ilanı müzakerelerinin TBMM'de oldukça sert geçen tartışmaları sırasında, 2. dönem İstanbul Milletvekili olan, Mekteb-i Sultani ( Galatasaray Lisesi) ve Mekteb-i Mülkiye Müdürlüklerinde bulunan, Osmanlı'da iki kez Maarif Nazırlığı ( Milli Eğitim Bakanı) bir kez de Evkaf Nazırlığı ( Vakıf Bakanı) yapan, aynı zamanda Osmanlının son Vekanüvisliği görevinde bulunan Abdurrahman Şeref Bey, şöyle demişti;

“Eşkâli hükümetin taâdadına lüzum yok. Hakimiyet bilâkaydüşart milletindir; dedikten sonra kime sorarsanız sorunuz, bu, Cumhuriyettir. Doğan çocuğun adıdır. Ama, bu ad, bazılarına hoş gelmezmiş, varsın gelmesin...”

Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarının, Türk Milletiyle el ele vererek, bir ve beraber olarak kurtardıkları vatan toprakları üzerinde kurdukları Türkiye Cumhuriyeti 85 milyon vatan evladına, Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarından, dünden bugüne aziz şehitlerimizden, gazilerimizden emanettir.

Ne demişti, Ulu Önder Atatürk; “Ey yükselen yeni nesil! İstikbal sizsiniz. Cumhuriyeti biz kurduk, onu yükseltecek ve yaşatacak sizsiniz.”

Türkiye Cumhuriyetinin nişanesi olan Cumhuriyet Bayramının 98.yılı kutlu olsun.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.