Sanayileşmek, en büyük millî davalarımız arasında yer almaktadır.
Çalışması ve yaşaması için iktisadi elemanları ülkemizde mevcut olan büyük, küçük her çeşit sanayii kuracağız ve işleteceğiz.
En başta vatan savunması olmak üzere, ürünlerimizi değerlendirmek ve en kısa yoldan, en ileri ve refah Türkiye ülküsüne ulaşabilmek için bu zorunluluktur.
Atatürk döneminde gerek devletçe kurulan gerekse özel sektöre kurdurulan fabrikalar, Anadolu şehirlerinin çehrelerini değiştirmiş, buraları bir sanayi kentine dönüştürmüştür.
Sanayileşme hareketleri sonucunda ihracat artmış, ithalat dizginlenmiştir.
Temeli önceki yıllarda atılmış olan ama üretime geçişi 1938 sonrasına sarkan fabrikalar da vardır.
Örneğin, bir ağır sanayi fabrikası niteliğindeki Buharlı Lokomotif, Yük Vagonu onarım ve imalat fabrikası olan Sivas Cer Atölyesi. 1938 öncesinde yapım ve kuruluş sürecini tamamladıktan sonra 1939’da açılmış ve üretime geçmiştir.
1980’li yıllara kadar bu fabrika yaklaşık 7 bin işçi çalıştırmıştır.
1933-1938 arasında Türkiye’deki devlet işletmelerinin sayısı 36’dan 111’e çıkmıştır.
Ülkemizde ilk uçak fabrikası 1926’da Atatürk’ün desteği ile devlet tarafından Kayseri’de kurulmuş. 1930’lu yıllarda dünyadaki üç en iyi avcı uçak türünden biri burada üretilmiş.
Bu fabrika 1940 yılında kapatılmış.
İlk özel uçak fabrikası yine Atatürk’ün desteği ile 1937 yılında Nuri Demirağ tarafından İstanbul’da kurulmuş.
Burada onlarca yolcu uçağı üretildi. Bu fabrika 1945 yılında kapatılmış.
Türkiye hariç, 1930’larda uçak üreten ülkelerin hepsi bugün uzay çalışmalarını hızla sürdürüyor.
Sümerbank, Atatürk’ün öldüğü 1938 yılında toplam sermayesi 46.474 milyon TL (1933’te bu rakam 9.2 milyondu) değerinde fabrikalara sahipmiş.
Bütün bu fabrikalar ve diğer sanayi kuruluşları sayesinde Türkiye’de 1929-1938 arasında ağır sanayi üretimi % 152, toplam sanayi üretimi ise % 80 artış göstermiş.
Şeker üretimi 200 misli artmıştır. 1926’da başlayan şeker üretimi 1927-1930 arasında 5.162 tondan 95.192 tona çıkmıştır.
Tekstil sanayi ülkenin tekstil ihtiyacının % 80’ini karşılar duruma gelmiştir.
Tekstil ürünleri ithalatı 1927’de 51.1 milyon Türk lirasına, 1924-1929 arasında pamuk ürünleri üretimi 70 tondan 3.773 tona, yün 400 tondan 763 tona, ipek 2 tondan 31 tona çıkmıştır.
Özel sektörce üretilen mal değeri 1927 yılında 15 milyon lira iken 1932 yılında 10 kat artarak 154 milyon liraya çıkmış.
Atatürk'e göre, enflasyona gitmeden yatırımların hızlandırılabilmesi için, halkın tasarrufa yöneltilmesi ve halk tasarruflarının büyük yatırımları gerçekleştirebilmek için birleştirilmesini sağlayan bir malî yapının kurulması gerekiyordu.
Bu amaçla 18 Aralık 1929’da Milli İktisat ve Tasarruf Cemiyeti kurularak tasarruf teşvik edilmiş.
4 Nisan1929’dan itibaren “Yerli Mallar”, 13 Aralık 1930’dan itibaren ise “Milli İktisat ve Tasarruf Haftası” kutlanmaya başlanmış.
Fabrikalarını kuran, madenlerini işleyen, üreten, satan ve kazanan Türkiye, emperyalist büyük güçleri rahatsız etmeye başlamıştır.
Atatürk dönemindeki sanayileşme hareketleri ve uygulanan politikalar daha sonraki dönemde de sürdürülebilseydi, fabrikalar ülke sathına dağılacak, çok sayıda sanayi kentine sahip olacaktır.
Dolayısıyla bugün en önemli sorunlarımız olan; işsizlik, büyük şehre göç ve göçün getirdiği gecekondulaşma, arazi yağması, çevre kirliliği, kültür yozlaşması sorunlarından hiçbirini yaşamayacaktır.
Türkiye 1923 Cumhuriyetin ilanı ile sanayileşme fabrikalar ve üretim anlamında büyük ivme kat etmiş. Bu ilerleme daha sonra aynı ivme ile devam etmemiş.
2. Dünya savaşından çıkan Almanya, savaşın yaralarını çok hızlı sarmış 1960 da Türkiye gibi ülkelerden kalifiye işçi ustaları alarak sanayileşmede devleşmiştir.
Geçtiğimiz yıllarda ülkemizde ortalama 1 milyon sıfır araç satışı yapılmakta idi.
Kara taşımacılığında yurt dışından alınan otobüsler, hususi araçlar, nakliye amaçlı tır ve kamyonlar, uçaklar, trenler, gemiler derken milyarlarca paramız getirisi olmayan bir şekilde dışarı çıkmakta.
Savunma sanayisi için ödenen paralarda bir o kadar yekun teşkil etmekteydi.
Peki biz yıllarca, otomotiv, uçak, gemi, yük aracı üretmedik ne yaptık?
Tarım ülkesi olarak anıldık, hayvancılık geçim kaynağınız dediler bizde inandık.
O sayede sanayileşmeyi unuttuk, dışarıya bağımlı olduk.
Çok şükür son yıllarda geçte kalınmış olsa da bir şeyler yapılmakta.
Umarım Cumhuriyet döneminde başlatılan her ilde sanayi, her ilde fabrika projeleri çoğalır.
Tüketen değil üreten Türkiye oluruz.