Geçen hafta tüm hafta boyu, Tarım Bakanlığı organizasyonu olan Araştırma Grup Toplantısına katıldım. Toplantı Antalya’da Lara-Kundu mevkiinde, bir otelde idi ve bölgede inanılmaz güzellikte onlarca lüks otellerin olması dikkat çekici idi.
Toplantıda tarla bitkilerinde tüm yılda yapılan çalışmalar hakkında değerlendirmeler yapıldı, biten araştırmaların sonuç raporları okundu, yeni araştırmaların ne olacağına kararlar alındı.
Bu arada havalar oldukça iyi idi. Çalışmalara katılan araştırmacıların ihtiyaçtan fazla yedikleri yemeklerin etkisini azaltmak üzere spor yapmaya oldukça istekli olmaları takdire şayandı.
- arada bendeniz uygun olduğum zamanlarda yürüme, koşma ve aletliden ibaret spor çalışmalarıma devam ettim. Hele de sahilde, esen serin rüzgarlarla kumsalda yürümenin keyfini ve zevkini yoğunlukla yaşadım diyebilirim.
Hani derler ya, “deniz dalgasız, güzel sevdasız” olmaz. İşte böyle bir kültürün temsilcisi Anadolu insanı “denizin dalgasından bile bir sevda çıkarmış, bunu türkülere aktarmış”.
Bu sevdasını sadece denize değil, dağlara, tepelere, ovalara, ağaçlara, kuşlara, çiçeklere, böceklere yazmış.
Uzun uzun seyrettim denizin dalgasını. Kıyıdan on metre geriden sessizce akan dalga kıyıya yaklaştıkça azgınlaşıyor, köpürüyor ve kıyıyı tokatlıyor, sanki. Kıyı sessiz, sakin, yerinde dalgasını bekliyor. İki sevdalı gibi birbirine muhtaç dalgalar ve kıyılar.
Dalgaların şiddeti onun gücünün yoğun anlamına gelmiyor. Kıyıya vurmadan önce gürültü koparak dalga seferini tamamlayamıyor. Hedefine tam ulaşamıyor. Oysa vurmadan önce gürültüsüne bakarsan tüm kıyıyı yarıp geçecek gibi geliyor. Ancak gürültüsü etkinliğinden az.
İnsan sevdiğini tokatlar mı hiç. Sevdalısına, sevdiğine kıyar mı hiç. Onu okşar, onun sırtını sıvazlar, vurmaz, yalar geçer.
Bunu yapan dalgalarda yok değil.
Öyle dalgalar var kıyısına şiddetli vurmuyor, sessizce ve yavaş yavaş yaklaşıyor kıyısına. Bir de bakıyorsunuz gürültüsüz, sakin, okşayarak gelen dalga birde bakıyorsunuz gürültülü gelen dalgadan daha uzaklara gitmiş.
Hayat ta böyle değil mi. Sevgi de böyle değil mi. yavaş yavaş, sindire sindire geçen, sevgi dolu hayat muhatapları, eşleri ile daha etkin ve uzun sürmüyor mu? Ondan doğan çocuklar sevgi çocukları değil mi? evet öyle.
Keskin sirke küpüne zararmış. Dalgalar gibi. Aslolan hayatın sakin, mutlu, huzurlu, saygılı, sevgili, muhabbetli, koruyucu, kollayıcı, Vatanlı ve Devletli bir hayat istiyoruz.
Dalgaların bile sakinliği seçtiği gibi, kalın sakinlikle.