Türkiye ekonomisi uzun yıllar boyunca darbelere ve siyasi müdahalelere maruz kalmıştır. Bu müdahaleler ekonomide yapısal sorunlara yol açarak, ülkenin dışa bağımlılığını artırmıştır. Planlanan politikalar kısa dönemli uygulanmış ve ekonominin kalkınma ve toparlanma dönemleri yeni krizlerle sekteye uğratılmıştır. Bu gelişmeler ve üretime geçememe süreci, kaynakların atıl kalmasına ve siyasi ilişkilerin de bağımlılık üzerinden şekillenmesine yol açmıştır.
Bugün gelinen noktada, Türkiye ekonomisinde, siyasi istikrarın güçlü olması sayesinde önemli reformlar gerçekleştirilmiştir. 2002’den sonraki ekonomik performans, birçok kez içerden ve dışarıdan kaynaklı müdahalelerle baskı altına alınmaya çalışılmıştır. Tüm müdahalelere rağmen; ekonomik reformlar ve güçlü siyasi istikrar ekonomik büyümenin devamlılığını sağlamıştır.
Birçok girişimin başarısız olmasından sonra tüm siyasi, ekonomik ve sosyal araçlarını kullanmalarına rağmen, Türkiye siyasetini ve dolaylı olarak ekonomisini dizayn edemeyenler son olarak 15 Temmuz darbe girişiminde bulunmuşlardır.
Türkiye ekonomisinde makroekonomik göstergelerin en iyi olduğu dönem olan
2013 yılından sonra, sistematik bir şekilde devam eden bu girişimlerin son halkası olan 15 Temmuz darbe girişimi, Türkiye ekonomisini kriz ortamına sürüklemeyi amaçlamış, ancak yine başarısız olmuştur. Yoğun ve kasıtlı bir çabayla, ülke ekonomisinde kriz ortamı oluşturularak siyasi istikrarın gücü azaltılmaya çalışılmaktadır.
Bu dönemde, Türkiye ekonomisinin dinamiklerini tehdit eden bu girişimlere karşı, ekonomik reformların önemi artmaktadır. Çünkü, reformlarla birlikte Türkiye ekonomisi yüksek gelirli ekonomiler arasında yer alacak ve ekonomiyi dizayn etme çabaları sonuçsuz kalacaktır.
Türkiye’de enerji ve yatırım hamleleri hızlanmıştır. Siyasi ve ekonomik istikrarın güçlenmesi ve sosyal alanlarda gösterilen başarılı performans, bazı vesayet odaklarını harekete geçirmiştir. 2013 yılında Türkiye ekonomisi en başarılı dönemini yaşarken, bu dönemden sonra girişimlerin şiddeti artmıştır. 2013 yılından bu yana ekonomiye siyasi şoklar verilerek istikrar ortamının zedelenmesi hedeflenmiştir. Döviz kurundaki hareketliliğe sebep olacak ve yatırımları azaltacak girişimler, son olarak 15 Temmuz darbe girişimiyle sonuçlanmıştır.
Türkiye ekonomisi için yapısal bir sorun olan cari açık sorunu, ekonomik büyüme potansiyelinin tam verimlilikle kullanılamamasına yol açmaktadır. Cari açığın artışında en büyük rolü oynayan kalem ise enerji ithalatıdır. Türkiye’nin enerji tüketimindeki artışı, ekonomik büyüme ile doğrudan bağlantılıdır. Bu doğrultuda Türkiye, hem yerli kaynağa yönelerek, dışa bağımlılığını azaltmak için hem de enerji faturasının düşürmek için enerji işbirliklerinde alternatif ortaklarla, farklı projeler geliştirme yoluna girmiştir.
Son yıllardaki ekonomik gelişmeler göstermektedir ki Türkiye ekonomik büyümesi için birçok reform gerçekleştirirken, aynı zamanda küresel piyasalarda da etkili bir aktör olma yolunda aşama kaydetmiştir. Gündelik hedeflerden, uzun vadeli hedeflere geçilmesi; ekonomi yönetiminin belirli bir kesimin elinde kalmaması, oluşturulmaya çalışılan siyasi kaos ortamının engellenmesi gibi faktörler, ekonomiye ve siyasete şekil vermek isteyenlerin hırsını daha da arttırmıştır. 15 Temmuz darbe girişiminin ve türevlerinin temelleri, ekonomik ve siyasi vesayet odaklarının başarısızlığı sonucunda ortaya çıkmıştır.
Bugün hala bu ülkeye zarar vermek için çaba gösterenler olsa da, artık millet ülkesine sahip çıkmanın bilinciyle hareket ediyor ve liderinin arkasında duruyor.