Darbe Sonrası Komedyası

Emrullah Nergiz

Beynim, idrakim bazen yaşananlarla ilgili bana yamuk yapıyor. Algı aptallaşması geçirtiyor! Derin dehlizlere gömülüp çıkamamanın hezeyanını yaşıyorum bazen. Hiç mi bunları düşünen yok, hiç mi yazan yok diye kandille geziyorum sokakları. Boş yere nefes tüketiyorum!

Başımızda defolmayan bir FETÖ belası var. Ülkemizi belki 20 yıl geriye götüren büyüyüp sıyrılmamızı engelleyen en önemlisi de 15 Temmuz gibi bir günün yaşanmasına neden olan kara lanet bir örgüt var.

Şehit ve gaziler bu milletin şeref nişanları kuşkusuz. Düşmanın tıpkı bizler gibi giyinen, konuşan, hareket eden, dini vecibeleri uygulayan yılanlar olması işin en zor süreci.

Bunların hepsi kabul. Lakin ortada hala ağır aksak işleyen bir mekanizma var. Şimdi açık yüreklilikle soruyoruz? 100 küsur gün geçmesine rağmen yargı hangi büyük davayı ortaya koydu? Tanktan indirilenler, uçaklardan çıkarılanlar baskın esnasında tutuklananlar hapishaneleri işgal etmekten başka ne yapıyorlar şuanda?

100 gün az bir süre değil. Birileri gün geçtikçe bu işin vıcık vıcık bir hal alacağını çok iyi biliyor. Hapishanelerde “eğer ötersen sonun belli” cümleleri yükseliyor. Bizzat savcılara kafa tutuluyor. Ötme ve çözülmeye karşı içerideki büyükbaşlara belki daha kaleme ulaşmadan ifadeler gidiyor. Bunları söyleyen ben değilim!

Tıpkı Ergenekon davasındaki gibi bir son düşleniyor. Neticede devleti trilyonlarca tazminatlara mahkûm etmenin hayalleri kuruluyor.

Yazık. Tam 100 gün geçti onu bunu yaftalayıp birbirimize düşmekten başka yol alamadık. Tüm kamu kurumlarında giriftleşmiş ilişki ağları mücadelenin hakkaniyet ölçüsünde yapılmasına engel oluyor.

Çoğu kurumda 3 aylık soruşturma süreci tamamlandı binlerce memur göreve dönecek. Birçoğu muallâk durumdan yararlanan FETÖ tandanslı isimler. Hala 2 aylık adli soruşturma kaynaklı sürenin kullanılıp kullanılmayacağı tartışılıyor!

Pirinç ile taşı ayırmak için bazen dişlemek de işe yaramıyor. Fiziksel tüm özellikleri aynı. Tek çare pişirmek!

Muallâk diyorum çünkü 100 gün geçmesine rağmen ortada delillendirilebilmiş somut veriler yok. Kimse taşın altına elini koymak istemiyor. Herkes bana dokunmasın sorumluluk almayım derdinde. Bakanlıkların kafa karışıklığı taşraya sirayet etmiş durumda. Valiler, kaymakamlar, il müdürleri hatta hâkim ve savcılar…

Kafa karışıklığına vereceğim birçok örnek var. Kimileri kurumların iç işleyişiyle ilgili olduğu için susuyorum.

KHK ile ilk alınanlarda yapılan hatanın kaymağını bugün bilindiği halde alınamayanlar yiyor.

Arada kaynayıp kendinden emin mağdurları bir kenara bırakıyorum. Zira Başbakan Binali Yıldırım’ın söylediği gibi onlar gerçekten rahat olmalılar. Vatanları için ölen yüzlerce şehit binlerce gazi onların tesellisidir. Elbette hepsi böyle düşünmüyor. “Bizim halimizi ancak çeken bilir haklılığıyla” şuan kimi kızgın kimi kırgın… Toplumun onları gerçek FETÖ mensuplarıyla aynı kefeye koymalarından rahatsızlar. Günlerce evinden çıkamayıp çocuklarını sokaklara salmayanlar var! Bunlar ne yazık ki toplumda iktidara karşı domino etkisi oluşturacak olanlardır.

Süreci ne yönetebilmek ne de sonlandırabilmek kolay değil kabul ediyoruz. Zira Cumhurbaşkanımızın haremine dahi giren bir örgüt bu! Fakat bürokratik kurumların daha organize hareket etmeleri gerekiyor. Burada birbirine düşmüş bürokratlar bırakın mücadeleye katkı sağlamayı birbirleriyle uğraşmaktan süreci baltalıyor.

Ne yazık ki işbilmez vatansevmez bürokratlar siyasiler ve STK temsilcileri elinde yok olup giden bir “darbe sonrası komedyası” yaşıyoruz. Hep zikrettiğin gibi “yanında milletinden başka kimsen yok Sayın Cumhurbaşkanım! Bir avuç mücadele azimlisi vatansever sevdalıların dışında kimsen yok! Rabbim onların sayısını artırsın…

Bu konuda çok doluyum bazen konuşurken kendimi kaybediyorum, yazarken frene basmaktan yol alamıyorum! Anlayın ne olur!

GAZNET’İN GAZI KAÇMASIN!

Halk nezdinde halen Gaznet olarak bilinen firmayla ilgili kulağımıza sıkıntılı şeyler geliyor. Gazoz kapağının açılması ve şişenin öylece beklemesi tatsız tuzsuz bir içim anlamına gelir biliyorsunuz!

En çok inşaatçı ağabeylerin muhatap olmak zorunda kaldığı kurum, tek el olmasının verdiği avantajla bazen hakkaniyet ölçüsünü kaçırabiliyor. En son bir firma bu yüzden 500 bin TL’nin üzerinde zarara uğramış. Bizde belgeleri de mevcut. Ayrıca kurum içinde dönen para pul işleri de itibarın zedelenmesi için yeterli nitelikte. Birkaç kez yüz yüze görüştüğümüzü de hatırladığım Sevgili Arif Kösen’den daha hassas olmasını özellikle sıkıntılı konularda muhataplarına randevu vermemek yerine daha itidalli davranmasını rica edelim. Ve şimdilik bu birkaç satırla yetinelim.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.