Washington Post gazetesinde yeni yılın ilk ayının son gününde, “Maymun Kafesi Analizi” adlı bir yazıda, Türkiye’yi tehdit eden bir haber yer almıştı. O analizde 2017’de darbelerin muhtemel olacağı ülkeler arasında Türkiye beşinci sırada gösteriliyordu.
Yâni o makalede Türkiye tehdit ediliyordu.
“Bir darbenin tam olarak ne zaman gerçekleşeceğini tahmin etmek genellikle zor, ancak bazı araştırmacılar darbe girişimlerinin nerede gerçekleşeceğini tahmin etmek için çalışıyorlar.” deniliyordu. (https://www.washingtonpost.com/news/monkey-cage/wp/2017/01/31/where-are-coups-most-likely-to-occur-in-2017/?utm_term=.7fbf0c71e197)
***
Darbe, “vuruş, vurma, çarpma ve sarsıntıya yol açan hareket” olarak tanımlanabileceği gibi “musibet, felâket ve kuvvet kullanmak suretiyle yapılan iktidar değişikliği” olarak da tarif ediliyor.
Meselâ, 19 Ağustos 1999 tarihinde merkez üssü Gölcük olan bir deprem meydana gelmişti. Gölcük’te oturan ve akrabam olan rahmetli eğitimci Bayram Cürgen, son Konya seyahatinde, bana o depremde neler yaşadıklarını anlatmıştı. Demişti ki, “sudan ateş topu gibi bir şey yükseldi ve her taraf birden aydınlandı ve karardı. Sonra sular evimizi doldurmaya başladı. Canımızı zor kurtardık.” demişti.
***
Türkiye’nin deniz kuvvetlerine ait gemilerde Gölcük’te bulunuyordu. Gece saat 03.00 sularında Gölcük askerî üssünde neler olduğuna ve nelerin yaşandığına dair kamuoyuna pek az şey yansıdı. O gün İsrail, İngiliz ve ABD denizaltıları ve yabancı istihbarat ajanları neden Gölcük’te idiler?
Amaçları neydi?
Yoksa o gece, tarihe Marmara Depremi olarak geçen yapay bir deprem ve dolayısıyla darbe teşebbüsünde mi bulundular?
O gün ve daha sonraları Türkiye’de tam bir felâket yaşanmıştı. Gölcük ve Marmara’yla olan her türlü haberleşme kesilmişti. Yoksa bu bir “Haarp Silahı” denemesi miydi?..
O gece Gölcük’teki askerî tesislerde vur patlasın çal oynasın cinsinden faşing partileri düzenlenmiş miydi? O gün Allah’ın hoşuna gitmeyecek biçimde Sodom ve Gomore’yi aratmayacak sahneler yaşanmış ve Allah’a karşı savaş mı açılmıştı?..
***
Bu Haarp Silahını (elektro manyetik dalgalar uygulanarak uzaydan frekanslarla bir yerde yapay depremler meydana getirmek) dünyada sadece ABD tarafından uygulandığı ve ilk denemelerinin de yapıldığı iddia ediliyor.
Târık suresinde anlatılanlar tamda bu dediklerimizle adeta örtüşüyor. Kur’an-ı Kerîm bütün zamanların delilidir. Okuyup, O’ndan haber almakta ve tekrar tekrar tefekkür etmekte fayda var. Mehmet Eminoğlu hocamın dediği gibi başımızı yukarı kaldırıp, gökyüzüne ve fezâlara doğru çevirip kâfirlerin, Kur’an mesajlarını yenilgiye uğratabilmek için her türlü yola ve hileye başvurdukları biliniyor. İslâm’ın ve Kur’an’ın nurlu ziyâsını önleyebilmek ve inanan insanları şüpheye düşürebilmek için, peygamberlere karşı iftira kampanyaları açmışlardı.
21. Yüzyılda İslâm düşmanları birleşmiş halde üzerimize çullanıyorlar. Amerika’da ve Avrupa’da gemi azıya almış vaziyetteler.
Kurânî bir üslûpla:
“Doğrusu onlar, hileli bir düzen plânlayıp-kuruyorlar;
Ben de bir düzen kurup-hazırlamaktayım.
Sen şimdi küfretmekte olanlara bir mühlet ver, kendilerine az bir süre tanı.” (Târık/15,16,17)
***
Şimdi Amerika’nın yeni yönetimi Türkiye’ye diyor ki; Ne zaman olacağını söyleyemeyiz, ancak darbelerin bu yıl nerede olacağını biliyoruz.” diyor.
Darbeden kasıtları elbette bir “musibet ve felâket”.
Haarp Silahı’nı ikinci defa kullanabilirler.
Dikkat etmek, uyanık olmak ve yılanın deliğinden bir daha kendimizi sokturmak abesle iştigal etmek gibi birşey olur.
DÜŞÜNDÜREN HABER
Fransız Le Figaro Gazetesi, 6 Ağustos 2016’da İstanbul'da deprem basıncının en yüksek seviyede olduğunu yazdı. Amerika'nın Sesi'nde de yer alan habere göre bu basınç Richter ölçeğine göre 7 ila 8 büyüklüğünde bir depreme yol açabilirdi.
GÜNÜN ŞİİRİ
Toprak ol
Hiçbir bahar gelmekle yeşerir mi taş
Toprak ol da güller açılsın baş baş.
Ahmet Sevgi
AZİZİM DİYOR Kİ…
Hacı Veyiszâde Mustafa Sabri Efendi’nin talebesi olan ve Konya’da 60’ya yakın hocayı tanıma fırsatı bulan Kapu Camii Baş Hafızı Şükrü Bağrıaçık Hoca’nın Dâr-ı Bekâ’ya göçtüğünü teessürle öğrendim.
Allah rahmet etsin. Mekânı cennet olsun.
Güzel insanlar güzel atlara binip gidiyorlar.
Merhumun cenazesi bugün Cuma namazına müteakip Hacı Veys Camii’nde kılınacak cenaze namazına müteakip Üçler Kabristanı’na defnedilecek.