Davos, İsviçre’de iki köyün birleşmesi ile ortaya çıkan küçük bir kasaba. Doğal güzelliklerinden ve uzun kayak pistlerinden başka hiçbir özelliği bulunmayan bu kasabayı Dünya’da herhalde tanımayan yoktur. 1971 yılında işletme Profesörü olan Klaus Schwab tarafından kurulan World Economic Forum (Dünya Ekonomik Forumu) isimli vakfın bu kasabada yaptığı toplantılarla meşhur olmuştur. Başlangıçta dünyanın en büyük işadamlarının davet edildiği toplantılara 1974 yılından sonra siyasetçiler de katılmaya başlamıştır.
Uluslararası anlaşmazlıklar dahil bir çok gündem maddesini 4 gün boyunca çeşitli oturumlarda tartışma fırsatı bulan katılımcılar dünya ekonomisinin gündemini de belirlemektedir. 1988 yılında Türkiye ve Yunanistan arasında Ege Denizi’nde petrol arama çalışmaları sonucu patlak veren gerginlik Davos’ta rahmetli Turgut Özal ve Andreas Papandreu buluşması ile yumuşama sürecine girmişti. Türk halkının Davos’a ilgisi o dönem başlasa bile Davos’u hafızalara kazıyan olay Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın 30 Ocak 2009 tarihli oturumda dönemin İsrail Devlet Başkanı Şimon Peres’e karşı yaptığı meşhur “One Minute” çıkışı olmuştur.
Bu yıl Davos’a yine dünyanın en önemli işadamları ve siyasileri konuk olarak katılacaklar. 4 günlük sürede başta 4. Sanayi Devrimi olmak üzere birçok çalışma ve araştırma sonuçlarını tartışacaklar. Buharın kullanılması ile ilk sanayi devrimi başlamış kabul ediliyor elektrik kullanımı ise ikinci sanayi devrimine geçişi başlatmış olarak kabul görüyor. 3. Sanayi Devrimi üretime elektroniği ve dijital teknolojileri dahil etmiş oluyor.
Bu yılın ana gündemi olan “Sanayi Devrimi” ile alakalı Prof. Schwab (WEF Kurucu Başkanı) geçen haftalarda bir kitap yayınladı. Buradan çıkan ana tema 3. Sanayi Devrimi sonucu ortaya çıkan bilgisayarların ve otomasyon sistemlerinin daha kapsayıcı ve dönüştürücü olması ve çok daha hızlı yayılması olarak özetlenebilir. Yani basit tabiri ile tek makineyi yöneten bilgisayarlar artık üretimin tümünü yani fabrikaları yönetecek ve yönlendirecekler. İnsanların öğrenme, çalışma ve sosyalleşme gibi değerleri tümünden değişecek. Özü itibarı ile belki yeni iş sahaları açılacak ama birçok insan işsiz kalacak. Fakat üretimde verimlilik düzeyi hızla yükseleceği için büyümeye olumlu katkı sunacağı dolayısıyla büyüyemeyen dünya ekonomileri için öneminin buradan geldiği iddia ediliyor. Daha 3.Sanayi Devrimini bile tamamlayamayan birçok ülke için teknolojik ayrışma daha fazla açılacak, kuşku yok ki bu ülkelerin rekabet gücü daha da azalacak. 4.Sanayi Devrimi kan kaybeden kapitalizme sadece suni teneffüs yapacak.
İngiltere merkezli yardım kuruluşu Oxfam’ın raporuna göre dünyanın en zengin 62 insanının serveti 3,5 milyar insanın mal varlığından daha fazla. Oysa Afrika’nın yarısından fazlası günlük ortalama 1,25 dolar kazanabiliyor. Davos’ta 4. Sanayi Devrimi tartışılırken Dünya’da yaşayan her dört insandan biri hala elektriğe ulaşabilmiş değil. Bilgisayarların fabrikaları yönetmesi İsviçre’de ana gündem. Ama 4 milyardan fazla insanın internetten haberi yok. Her yıl 1-5 yaş arası 10 milyon çocuk açlık ya da salgın hastalıklar sebebi ile ölürken Dünya Sağlık Örgütü buna dair sağlıklı bir istatistik bile tutamıyor. 800 milyondan fazla insan temiz içme suyuna hasret.
Bunlar ortada iken yapılan anketlerde katılımcı CEO’ların birçoğu en büyük tehdidi zoraki göç olarak görüyor. Neredeyse Dünya’da 70 milyon insan evini barkını terk ederek başka ülkelere neden gitmek zorunda kalmış asıl bunu tartışsalar belki gelecek adına duydukları endişe bir ölçüde azalacaktır. Bugün en büyük tehdit haline gelen jeopolitik sorunları yaratanlar eminim ki Davos’ta toplantılara katılmışlardır.
Piyasaların artık birbirine nasıl entegre olduğunu ve sanal bir rüyadan nasıl uyanacağını da bu gidişle göreceğiz. Amerika merkezli krizin yaralarını sarmaya çalışan dünya büyük bir ihtimalle Avrupa merkezli bir başka krizle daha uğraşmak zorunda kalacak. Zira Almanya’yı bir kenarda tutarsanız bu gün AB üyesi birçok ülkenin mevcut tahvillerini ödeme kabiliyetleri şüpheli.
Davos’ta katılımcılar keşke 4. Sanayi Devrimi yerine oluşturdukları türev piyasaların gerçek dünya ile entegre olabilmesi adına oturumlar yapsalardı. Çünkü teknoloji ve iletişim son 30 yılda dünyaya olmayan sermaye ile tuşlara basarak para kazanma yollarını öğretti. Paradan para kazanma hırsı ise yaşlı dünyamızda ki sorunların katlanarak artmasından başka bir işe yaramıyor.