Konya, Ahmet Davutoğlu’nun, memleketi. Burukluğunu, satır aralarında görmek mümkündü. Pek derinlere inmese de, Başbakanlık yaptığı dönemde etrafında, sayın Başbakanım diye pervane olanlara, “Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul-zurna az” babından göndermeler yaptı, vefayı sorguladı!
Partisinden ayrıldıktan sonra, Davutoğlu’nun peşinden kimse gitmez diyenleri hatırlıyorsunuz!
Konya, siyasetçilerin tabanda, halk arasında bir karşılığı olup olmadığına bakan şehirlerden biri!
Ahmet Davutoğlu’nun Konya nezdinde bir karşılığı elbette var!
Bu karşılık yüzde kaç, sorusunun cevabı için henüz yolun başı, yani cevap vermek için erken!
Konuşulanlara kulak kabartırsanız, çok afaki rakamlarda var, hiç olmayacak kadar düşük rakamlarda!
Görünen o ki, ne o afaki rakamlar doğru, nede inadına düşük gösterilmeye çalışılan yüzdeler.
Davutoğlu Konya’da seviliyor mu? Bu sorunun cevabı tartışmasız evet!
Ancak bu evet cevabının yüzdesi, tevatürlere, rivayetlere, gönül okşayan rakamlara kadar uzanıyor.
Hangisi tam doğru? Tabi ki, hiçbiri! Bir siyasi parti liderinin ve onun kurduğu siyasi partinin geleceğini, istikbalini anlamak mı istiyorsunuz? O konuşurken, onu dinleyen insanların gözlerine iyi bakın! Sevgiyle, hayranlıkla izleyen gözler yakalamışsanız, korkmayın, o parti liderinin peşi sıra giden kalabalıklar artarak çoğalıp gidecektir.
Meydanda onu izleyen partililerin gözlerine bakan olduysa, ne demek istediğimi daha iyi anlayacaktır.
Çünkü, yeni yola çıkmış bir siyasi parti, bir siyasi hareket hakkında olumlu yada olumsuz konuşmak için henüz erken diye düşünüyorum. Hem de çok erken!
Ancak bizler; bir kahin gibi, bir müneccim gibi, geleceği okuyanlar gibi neler söylemeyiz neler!
Gelecek Partisinin başında, 62, 63 ve 64. Hükümetlerin Başbakanı var. Geçmiş dönemlerde Konya’dan Vekillik yapmış, Vekiller var, eski İl Başkanları, tecrübeli partililer, koşmayı seven gençler var!
Şehre bakarsanız, Gelecek Partisini aldı, hemen seçime soktu, sandıkta oyunu verdi. Ve alelacele, sandığa gömdü! Bu ne acele? Aynı yaklaşım İYİ Parti içinde gösterilmişti! Ali Babacan’ın partisi kurulduğunda da benzer konuşmalara şahit olacağınızdan adınız gibi emin olun!
“DAHA PEK KÜÇÜKSÜNÜZ BÜYÜYÜN DE GELELİM!”
Anadolu seçmeni, yeni kurulan siyasi partilere bildik bileli, “ daha pek küçüksünüz büyüyün de gelelim” diyerek baktı.
Asında gelmeye hiç niyeti olmayanların, yarım elma, gönül alma babından söylediği bir cümleydi bu.
Geçtiğimiz Cumartesi günü, Gelecek Partisi önünde toplanan kalabalığa bakarak, yine aynı cümleyi söyleyenler oldu.
Toplanan kalabalığın çok daha fazla olacağını düşünenlerde az değildi.
Hayal kırıklığı yaşayanlara, Gelecek Partililer, birçok sıkıntı çekerek, partilerini kurduklarını anlatmaya çalıştılar.
Ahmet Davutoğlu için, “Hocamızdır, Konya’mızın çocuğu, neden desteklemeyelim” diyenler, onu dinlemeye gelmişlerdi.
Davutoğlu’nun performansı yerindeydi. Sataşma yerine imalı göndermeler yaptı. Daha ziyade sevgi ve muhabbet odaklı bir yaklaşım sergiledi ve partililerine de, onu tavsiye etti.
Başbakanlığa kadar yükseldiği partisinden ayrıldıktan sonra, en geçerli tabirle gemileri yakıp, yeni bir parti kurdu.
Aynı parti içinde birlikte çalıştıkları arkadaşlarından Ali Babacan’da gemileri yakmış, Türk siyasetine yeni bir siyasi parti kazandırma çalışmasını tamamlamak üzere.
Ali Babacan’ın partisi, ise eli kulağında, kuruldu, kurulacak!
Milli Görüş çıkışlı Ak Partinin yanı sıra, Saadet Partisi, Yeniden Refah Partisi, Gelecek Partisi ve Ali Babacan’ın kuracağı partiyle birlikte beş parti birden gündemimizde olacak.
Seçmen ister istemez bu manzarayı da sorguluyor.
Aynı kaynaktan beslenen, felsefesi aynı olan beş parti sandığa gittiğinde ne olur sorusunu ister istemez soruyor!
Milli Görüş çıkışlı partilerin liderleri, hatipleri, kürsüye çıkanları istisnasız güzel ve etkili konuşuyorlar.
Ahmet Davutoğlu da, etkileyici, heyecanlı ve coşkulu konuşanlardan.
Diyeceksiniz ki, rahmetli Osman Bölükbaşı kürsüye çıktı mı, meydanlar sallanır, kalabalıklar dalgalanırdı.
Ancak millet, partisi küçük diye, “büyü de öyle gelelim, öyle peşine düşelim” babında yaklaşarak, Bölükbaşı’yı meclise gönderdi, göndermesine de, rahmetliye iktidar yolunu bir türlü açmadı!
Rahmetli Alpaslan Türkeş’te, çok sevilmesine rağmen, haklı görülmesine rağmen, “partisi küçük” diye başlayan cümlelerle tek başına iktidar yolu açılmayan liderlerden oldu.
MAĞDURİYETTEN GÜÇ DE ÇIKAR, GÜÇ DE DOĞAR, LAKİN!
Davutoğlu, konuşma yeteneği olan, rahat, tesirli ve etkileyici konuşan bir isim. Bana göre oldukça ihtiyatlı, kontrollü, kelimeleri özenle seçilmiş, mesajları satır aralarına gizlenmiş bir konuşma yaptı.
Anadolu’daki seçmen profili, özellikle Konya seçmeni net bir tavır ortaya koymuyor.
Ben sana kesinlikle oy vermem, seni kesinlikle desteklemem de demiyor!
Konya ilçelerinde ve köylerinde, “ben senden değilim arkadaş, yeminle sana oy falanda vermeyeceğim, merak ettim, dinlemeye geldim” diyen insanları da, az dinlemedik!
Ancak şehrimizin seçmeni öyle değil! Ne söylediğini, lafının nereye gideceğini, nereye varacağını söylediği cümlelerin arasına saklıyor.
Aynen, daha pek küçüksünüz, pek yenisiniz, yolun başındasınız, büyüyün de gelelim derken, benim oyumda, rengimde belli, sadece meraktan, ne diyecekler diye, ne anlatacaklar diye geldim diyerek, maksadını ortaya koyuyor.
Mağduriyetten güç de çıkar, güç de doğar lakin, Türk siyaseti, gerçek anlamda mağdurların, mağdur olanların, mağdur edilenlerin yolunu açan ve aydınlatan çok partili bir siyasete kapı aralamıştı.
İlk mağdurlar 46 ruhunu temsil eden Celal Bayar ve Adnan Menderes’in başını çektiği hareketti.
“Yeter söz Milletindir” sloganıyla yola çıkan Demokrat Parti, 14 Mayıs 1950’de, yüzde 55 oy olarak, tek parti döneminin tek ve rakipsiz partisi Cumhuriyet Halk Partisini sandığa gömmüştü.
Mağdurlar, galip gelmişlerdi! Mağduriyetten öyle bir güç çıkmıştı ki, sandıklar patladı, sandıklar Demokrat Partiye oy veren seçmenlerin oylarıyla doldu taştı!
KONYA’DA LAF AYRI, SANDIK AYRIDIR!
Konya, lafla seçim kazandırdığı birçok partiyi sandıklara gömdü! Bu konuda, araştırmacıları, anketörleri çok yanılttı. Hem de defalarca!
Mahalli seçimler ve Milletvekili seçimleri bunun en güzel örnekleridir.
Lafın duman olup uçtuğu, sandıklardan fersah fersah uzaklaştığı, sandıkların yanına dahi yaklaşmadığı illerin başında geliyor Konya.
Siyasi gücün gümbür gümbür gelişinin gümbürtüsünü ise ilk fark eden illerin başında geldiğini söylemeliyiz.
Nasıl mı? Rahmetli Süleyman Demirel’e verilen desteği bir hatırlayın! Rahmetli Özal dönemini hatırlayın! Rahmetli Erbakan’ın Başbakan olduğu dönemin seçimini hatırlayın!
Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın, Başbakan olduğu o ilk seçimin havasını ve Konya sokaklarını bir hatırlayın!
Dil ile kalplerin örtüştüğü, olan-bitenin görüldüğü, fark edildiği ve kanaat getirildiği o dönemlerde, iktidar partilerini en büyük ve en güçlü bir şekilde destekleyen bir şehir oldu Konya!
Konya seçmeni, ne derse desin, son sözünü sandıkta söyleyen bir seçmen profiline sahip. İş, sandığın başına gelip oy verme faslına geldiğinde de, kalbindeki partinin böğrüne basıp geçiyor mührünü!