Geçen hafta Akit Televizyonunda Kenan Alpay, Fatin Dağıstanlı, Ali İhsan Karahasanoğlu’nun yer aldığı programın konuğu eski başbakan Ahmet Davutoğlu’ydu.
Programın ilk bölümünü izleyemediğim için neler olup bittiğini bilmiyorum; ancak ikinci bölümde özellikle de kanalın sahibi Ali İhsan Karahasanoğlu’nun Ahmet Davutoğlu’na yönelik söz ve davranışları bir Müslüman olarak beni derinden üzmüştür.
İster eski bir başbakan olsun isterse başka biri kim olursa olsun kanalınıza konuk olarak çağırdığınız bir kişiye bu kadar saygısızlık olmaz, İslami edep gereği olmamalı!
Üzülüyorum; çünkü, biz Müslümanların bu kadar haklı veya haksız nezaket sınırlarını aşarak şirazeden çıkmasına kahroluyorum!
Kaldı ki, karşınızdaki kişi partisinin genel başkanı ve başbakan iken sadece kendi parti tabanında değil, diğer kesimler tarafından da karşılık bulmuş birisidir. Velev ki öyle olmasın!
-Siz bundan dolayı programınıza çağırmadınız mı?
Yüce Rabb’im biliyor bu yazıyı siyasi karşıtlık ve yandaşlık duygularıyla yazmıyor, böyle bir derdim yok ve böyle bir derdi kendime zül sayarım. Benim derdim, İslami ve insani değerlerimizin zaafa uğratılmamasıdır.
Programı izleyenler görmüştür, Ali İhsan Karahasanoğlu’nun Ahmet Davutoğlu’nu bir dövmediği kaldı; gözümün önüne gelince tüylerim diken diken oluyor; olmaz böyle bir şey!
Neymiş Davutoğlu Şehir Üniversitesine yapılanları 28 Şubatçılar yapmaz, demiş. Ali İhsan Bey’e göre Davutoğlu 28 Şubat’ı övmüş, iyi demiş oluyor.
Davutoğlu 28 Şubatta Şehir Üniversitesine yapılanlara muhafazakarlar direnç gösterir bunu yapamazlardı, diye açıklama yapmasına rağmen yine sinirine hakim olamıyor.
Ona göre muhatabın ne dediği değil, kendi anladığı önemli. Çünkü, ben seni dövmek istiyorum ve dövmem için bir böyle bir gerekçeye ihtiyacım var(?)
-Dövmese de dövmekten beter etti; kızıyor, bağırıyor…
Neredeyse Ahmet Davutoğlu programı terk edecekti. Zorla da olsa Ali İhsan Bey sakinleşebildi. Aslında televizyonun sahibi olarak en vakur olması gereken Ali İhsan Bey olması gerekirken nedenini bilemediğimiz şekilde kontrolsüz hareket etti.
Niyetini bilmiyorum; ancak, bu davranışın Davutoğlu’na kazanç olarak döneceğini düşünüyorum.
Elbette ki, Ali İhsan Bey’in 28 Şubat sürecine ilişkin kızgınlığını gayet iyi anlıyorum; ancak, 28 Şubat’a takılıp kalmak yerine 28 Şubat sürecinde Müslümanların mağdur edildiği hususların bugün ne durumda olduğu üzerinde dursa daha fazla hizmet etmiş olur.
Programın moderatörü Fatih Dağıstanlı’ya fazla bir şey demiyorum.
Gazeteci Yazar Kenan Alpay’ı yazıları ve televizyon programlarından tanıyorum. Geçen bir yazımda kendisinden övgüyle bahsettim. Ancak, programdaki soruları makul olmakla birlikte muhatabının karşısında bacak bacak üstüne atmasını oldukça yadırgadım ve kendisine hiç yakıştıramadım!
Bizim kültürümüzde herhangi bir zorunluluk olmadıkça muhatabının karşısında kim olursa olsun bacak bacak üstüne atmak edebe mugayir bir davranıştır.
Özel durumlar ve devletlerarası görüşmelerde temsil ettiğin devletin itibari gereği muhatabın durumuna göre hareket edilir. Muhatap bacak bacak üstüne atıyorsa sen de atacaksın, ceketinin düğmesini çözüyorsa sen de çözeceksin.
Bir de karşısındakini dikkate almayan bazı ukala tipler var; bunlar karşısında da ezilmemek için bu tür davranışlar içinde bulunmak şartların icabıdır.
Kenan Alpay’ın bacak bacak üstüne atması saydığım gerekçelerin dışındadır. Yine de benim için kıymetli bir kişilik olan Kenan Alpay’ı bu davranışından dolayı kesip atamam; ancak, izlenildiğini bilerek daha dikkatli olması gerektiğini de düşünmüyor, değilim.
Bazı şeyleri anlamakta güçlük çekiyorum; çünkü, herkes her şeyi anlamak istediği gibi anlıyor. Aslında, her kişi hele hele bir Müslüman hak sahibini sevmese bile hakkı hak sahibine teslim etmelidir.
Şimdi soruyorum; Kadir Mısıroğlu’nun “Yunan gelse” sözü ile Ahmet Davutoğlu’nun “28 Şubat olsa bunu yapamazdı” demesi tıpa tıp aynı şey değil mi?
Kadir Mısıroğlu’nun “Yunan gelse” demesi yunanı sevdiği için olmadığı gibi Ahmet Davutoğlu’nun “28 Şubat olsa bunu yapmazdı” demesi 28 Şubat’çıları sevdiği için değil.
Mesela, Mısıroğlu Yunan gelip Halifeliği kaldırmaya kalksaydı bu millet buna direnirdi, diyor ama ben öyle anlamak istemiyorum arkadaş elime bir malzeme geçirmişim kullanacağım, diyor. Diyebilir herkesin kendi tercihi.
Bütün samimiyetimle bunu kullananlar bu sözü Kadir Mısıroğlu söylemese de sevmeyecekler ve tahkir edeceklerdi. Mesele başka. Olabilir ama düşmanın bile olsa mertçe davranmak gerek.
Aynı şekilde Ahmet Davutoğlu’nun durumu da aynı. Maalesef hangi kesimden olursa olsun mertliğimizi yitirdik. İşimize nasıl gelirse öyle davranıyoruz.
Bu da bizim olayların gerçek yüzünü görmemize engel olmaktadır. Ayrıca, bu durum toplumsal barışa da zarar vermektedir.