Başbakanımız Davutoğlu, “özgüveni yüksek bir millet, bir nesil istiyoruz” sözünün ne anlama geldiğini geçen iki yazımızda açıklamış, bu yazımda da finali yazmak istiyorum.
Bir milletin geleceği için özgüveni yüksek, güçlü bir gençliğe sahip olması gerekir. Daha ilk çağlardan, çocuklarımızın duygularını geliştirmeleri, hayatlarındaki önemli insanlar (anne–baba, öğretmen ve diğer büyükleri ile ileri yaşlarda arkadaşları) tarafından nasıl değer gördüklerine bağlıdır. Büyükleri tarafından sevilen, ihtiyaç olduğunda beklediği ilgiyi bulan, fikirlerine değer verilen ve önemsenen ve sorumluluklar verilen, iyi yaptığı şeyler için övülen, yaptıklarında hataya yer verilen ve olduğu gibi kabul edilen çocuğun kendine özgüveni yüksek olur. Aksi durumda Kendisini değerli görmeyen yani özgüveni olmayan çocuk ise aile, çevre, okul ve toplum içinde devamlı problem yaşar.
"Ben de kartal olmak istiyorum."
Bir çiftçi, yerde bulduğu bir kartal yumurtasını, tavuk yumurtası sanarak çiftliğine götürür, kuluçkada tavuğun altına koyar. Tavuk, kartal yumurtasını kendi yumurtası sanarak kuluçka döneminde altında tutar ve civcivler ve kartal yavrusu yumurtadan çıkar. Kartal yavrusu, civcivlerin davranışlarını taklit ederek kanat çırpar, eşinir, darı ve solucanlar yer, kendisinin bir tavuk olmadığı aklına gelmez.
Bir gün küçük yavru kartal gökyüzünde uçan kocaman bir kuş görür. Bu yaratığa hayranlıkla bakar, yakınındaki tavuğa bu kuşun ne olduğunu sorduğunda "kartal" cevabını alır.
"Ben de kartal olmak istiyorum" diyen küçük kartala, tavuk "saçmalama, haddini bil, sen asla kartal olamazsın, sen bir tavuksun, bunu kabul et”. Küçük kartal boynunu eğer "galiba haklısın" der, gökyüzünde özgürce uçabileceğini bilmeden hayatı boyunca tavukların arasında yaşar.
Türk halkı 'kendine güvenini yitirmiş büyük bir millet olduğu gerçeğini çok iyi fark etmelidir artık. Özellikle geçmiş 30–40 yıl içerisinde ekonomik–siyasi–dini ve kültürel bir bocalama ekseninde kendine özgüvenini kaybetmiş, yukarıdaki misalde olduğu gibi kendini tavuk kabul edip kartal gibi özgürce uçabileceğini unutmuştur. Eğer durumumuz buysa her iki durumda da kendine özgüvenini yitiren bir kartal gibi bizler de tavuk gibi yaşamaya ve tavuk gibi ölmeye mahkûmuz demektir.
Sonuç olarak özgüven denile şey, sadece bir insanla sınırlı kalmıyor, bir toplumun da özgüveni vardır. Özgüvenin kalitesine göre toplumu oluşturan bireyler de güç kazanır. Bireyden topluma akseden bu güç etkileyerek ve etkilenerek kendi içinde anlamlı bir bütün oluşturur.
Anne ve babalar çocuklarını nasıl özgüvenli yetiştirir:
Var olmalarının ne kadar önemli olduğunu onlara hissettirin. Kendilerine olan özgüvenlerinde sarsıntı gördüğünüz an harekete geçin. Kendine özgüven duymak kendini beğenmişlik ya da kibirlilik değildir. Özgüven sadece olduğu gibi kabul edilmiş olmanın verdiği rahat, iyi ve güvenlikli hissetmektir. Başarısı ile şımaran, kibirli davranışlar gösteren çocuğun kendisine olan özgüveni yok ya da düşük demektir.
Çocuğunuzun zayıf yanlarını görmezlikten gelmeyin, dürüst olun, ama onları eleştirmeyin. Kendine has yeteneklerini ortaya çıkarmasında yardımcı olun. Kendi ilgi alanları ve yetenekleri doğrultusunda faaliyetlere katılma imkânı sağlayın, onların araştırmaları ve yeni şeyler keşfetmeleri için destekleyin.
Yaptıkları ve ilgilendikleri şeylerin sizin için ne kadar önemli olduğunu gösterin. Katıldıkları faaliyetleri ve ilgilendikleri şeyleri sorun, ilgilendiği şeylerle ilgili okuduğunuz bir yazı ya da resmi onunla paylaşın.
Evinizde herkesin birbirine güveneceği bir ortam oluşturun. Duygu, düşünce, sevgisini, başarı ya da başarısızlıklarını, hayal kırıklıklarını aile fertleriyle rahatça paylaşabilen çocuklar özgüvenli olurlar.
Söylediğin kadar da kötü değilmiş, ya da "geçer canım merak etme" şeklinde cevap verme yerine, onların duygu ve düşüncelerini ciddiye alarak başarılı olmalarını sağlayın, sorumluluklar verin.
Kendisine güvenilip sorumluluk verilen çocuklar kendilerini yararlı ve önemli hissederler.
Çocuklarınızı disiplinli yetiştirin ama bunu hiç bir zaman sinirle ve katı kurallarla yapmayın. Çocuklar adaletsiz davrandığınızda bunu çok iyi bilirler. Onların güvenini sarsmayın, birlikte zaman geçirin.
Özgüvenlerini sağlayacak sözlerde bulunun, "yardımların işime yaradı, teşekkür ederim" ya da "Bak bu aklıma gelmemişti bu konudaki fikrini çok beğendim" gibi sözlerle onlar katkılarına değer verin.
Başbakanım da haksız değil, hani.
Allah’a emanet, hayra muhatab olunuz, efendim.