Gözlerime inanamıyorum.
Adı batasıca Doğanlar Mahallesi’nde 200 kişi “Uyuşturucuya Hayır!” diye yürümüş.
Müthiş bir değişim…
Bu yürüyüşten sonra Konya’da “Değişimin adı; Doğanlar” diye koymak lâzım.
Doğanlar, uyuşturucuya karşı tarihinde ilk defa bir yürüyüş düzenliyor.
Bu bir manifestodur!
Doğanlar’ın tarihinde uyuşturucuya karşı alınmış belki de ilk manifesto!
Bu yürüyüş; değişimin ayak sesleri sanki…
Aslında değişimin ayak sesleri önceden duyulmaya başlanmıştı.
Mahalle sakinleri, “Doğanlar Mahallesi” isminin değişmesi yönünde Karatay Belediyesi ile Büyükşehir Belediyesi’ne teklifte bulunmuşlardı.
Bu teklif kabul gördü ve mahallenin adı “Sultan Mesut Mahallesi” olarak değişmişti.
Son noktayı ise İçişleri Bakanlığı koyacak.
Doğanlar Mahallesi’ne yönelik daha önce sosyo-ekonomik olarak bir proje uygulanmıştı. Daha sonra bu projenin ikinci safhası olan sosyo-kültürel projeler takip etti.
Başkanlığını Memo Şengüler’in yaptığı Doğanlar Mahallesi Eğitim, Kültür, Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği bu projenin bir yansıması idi.
Doğanlar Mahallesi’nin adının değişmesiyle burada yaşayanların hemen değişeceği, uyuşturucu trafiğini hemen bırakacakları anlamına elbette gelmiyor.
Tarihi, dini, kültürel olarak burada yaşayan insanların en büyük sorunu ise imaj’dır.
Bir kere Doğanların adı çıkmış.
Kendileri de bundan son derece rahatsızlar.
“Sultan Mesut” adına yaraşır bir mahalle olmak için adım üstüne adım atıyorlar.
Uzatılan bu eli Konya ve Konya’yı yönetenler olarak tutmak lâzım.
Bu elin havada kalmaması gerekiyor.
Konyalılar ve Konya’yı idare edenler bu problemi çoktan çözmeleri gerekiyordu.
Daha önceden üniversitelerimizin proje üreten beyinleri harekete geçirilmiş olsaydı, ne “Doğanlar Mahallesi” ne de “Yeni Mahalle” diye bu şehrin bir problemi, en azından kısa, orta ve uzan vadede çözüme kavuşturulmuş olacaktı.
Sultan Mesut Mahallesi’nde her türlü uyuşturucu satışı yapılmamalı, buranın sakinleri geçimlerini başka kanallardan sağlamalı.
Bakınız, daha önceki Valilerimizden Muammer Erol döneminde bu mahallenin kadınlarından bir grup Umre’ye gönderilmişlerdi.
Bu mahallede eğer gerçekten “değişim” sağlanmak isteniyorsa; Sultan Mesut’un kadınlarına el atmak en güzel yol olsa gerek. Burada açılan Kur’an Kursu daha da geliştirilerek devam ettirilmeli. Dernek başkanı Memo Şengüler’in sesine kulak verilmeli ve biran evvel bu mahalleye dönük olarak her türlü tedbiri önceden alınmış “kentsel dönüşüm”le birlikte ekonomik ve kültürel değişim de birlikte uygulanmalıdır.
Değişim hemen he deyince olacak bir şey değil elbette.
O mahalleden bu değişime karşı çıkacak çok kişi olacaktır.
O mahallede “kimler değişim istiyor?” diye bir soru yöneltilerek anket yapılsa; herkes elini kaldıracaktır.
Ama “kimler kendisini değiştirmek istiyor?” diye soru sorulduğunda; o mahalledekilerin ekseriyetinin elini kaldıracağını pek sanmıyorum.
Aslında ben, kendimi “insanın değiştirdikçe değişeceğine inanan” siyaset ve yığınlar arasında hiç saymadım.
Asıl felsefenin ise, “insanın ancak değişirse değiştirebileceğini varsaymaktan” geçtiğine inananlardanım.
AZİZİM DİYOR Kİ…
İnsan kendini değişime hazır hissediyorsa “o zaman varım” diyebilir.
Bunun haricinde değişimin adı dönüşüm/dönüştürmek olur ki, o da 200 yıldan beri Türkiye’de uygulana gelmektedir.
Doğanlardaki değişim ise karşılıklı ‘güven’ ve ‘samimiyet’e dayanmalıdır.
Samimiyet ve güven yoksa…