Geldi çattı bir seçim dönemi daha. Yeniden mitingler, vaatler, sloganlar, koşturmaca, heyecan…
7 Haziran gecesi belli olan tablo buydu kimine göre. Acaba mı, diyen olmadı. Kısa vadede seçimlerin tekrarlanacağı seçim öncesi oluşan kutuplaşmadan belli olmuştu.
Ak Parti için kimine göre “sonun başlangıcı” idi 7 Haziran. Şimdiki tabloda ise yeniden “tek başına iktidar” olmanın hesapları yapılıyor.
Zikredilen tarih bunun kolay olmadığını anlattı liderlere. Rehavetin galip geldiği, eleştirilere kulak tıkandığı zamanlarda nelerin olabileceğini sadece hissettirdi seçmen. Gözdağı verdi!
Şimdi akıllı olmak gerekiyor.
7 Haziran öncesi yapılan hataların iyi analiz edilerek tekrarlanmaması gerekiyor.
Yerelde yapılması gerekenleri yapın, genel faktörler devreye girerse o sizi zaten bağlamaz.
Bugünlerde “Konya’da kimin yerinde olmak istemezdiniz?” diye sorsalar herhalde iktidar partisinin il başkanı olmak istemezdim diyenler hep birlikte parmak kaldırırlar.
Doğrusu teşkilatçılık da bir teşkilata başkanlık etmek de zor işlerden. Gönül işlerinden. Her şeyi dört dörtlük yaptık deseniz de eleştirilecek bir şeyler mutlaka bulunur. Eleştiri ve eleştiren sayısı çoksa dönüp bir aynaya bakmak gerekir. Empati yapıp düşünmek…
Mesela şu soru fena olmaz. Sürekli bana giydiren bu adamların benle derdi ne? Geçmişte bir sorun mu yaşadık? Şimdilerde bir sıkıntımız mı var? Bu adamlar muhalif mi? Yoksa tavuklarına kış mı dedik?
Eğer bu sorulardan her birinin cevabı “hayır” ise, o zaman bu adamları bir dinlemek lazım. Ne diyorlar, neden böyle diyorlar? Dostlar mı düşmanlar mı?
Bizim camia böyle yapmaz pek. Eleştiri gördü mü bodoslama dalar. Her yapılan doğrudur ya!.. Verip veriştirip öküz altında buzağı aramaya kalkarlar.
Geçtiğimiz yazılarda bu yüzden “tefe” konulduğumuzu dillendirmiştim. Ama bu kültüre alışmak gerekiyor. Bu bağlamda gazeteci dostum İbrahim Çiçekçi’nin dün yazdıkları önemli: “AK Parti il Başkanı Musa Arat. Seçimden kısa bir süre diyebileceğimiz zaman da başkanlık koltuğuna oturdu. Yaklaşık 6 aylık bir süreçte hazırlığı yürüttü. Dişli bir çalışma gösterilmediği için daha yeni teşkilat denildi. Fakat yapısı mı diyelim tarzı mı diyelim Musa bey pek kendini şehre ısındıramadı. Tabi teşkilatının da etkisi var bunda. Birkaç isim hariç diğer teşkilat mensupları bu işin insanı değilmiş dedirtti bize. Musa beyin de tek başına ya da birkaç kişiyle yapabilecekleri bir yere kadar. Ama güçlendirme ve silkeleme ile teşkilat kendine gelir ve biz bu seçimin üstesinden layıkıyla geliriz güveni gelirse o zaman bilemeyiz.”
Sevgili İbrahim sen yine de demedi deme! Senin iyi niyetle kaleme aldıkların anlaşılmaz. Yazan sensin ama aranan başkası olur. Korkun yok biliyorum. Ama bir zaman sonra “değer mi?” diye düşünmeye başlıyorsun…
Ak Parti, başta Başbakanın şehri Konya olmak üzere yeniden “tek başına iktidar olmak için” başarı istiyorsa tüm alıcılarını bu eleştirilere doğru açmalı.
Şuan çare yok bu teşkilatlarla seçime gidilecek. Tarzım bu diyenler tarzlarını değiştirmedikleri sürece o başarıyı yakalamak zor. Çok zor.
Ankara’dan name okuyarak her şey süt-liman diyenler 7 Haziran’da boylarının ölçüsünü aldıklarına göre hâlâ onların ağız içlerine bakarak siyaset yapmaya çalışanlar “harakiri” ne demek diye bir açıp baksınlar.