Aslında bugün çok farklı şeyler yazacaktım. Yeni Başbakanımız sayın Ahmet Davutoğlu’nun hem bir teorisyen hem de teorisyeni olduğu yaklaşımı hayata geçirmeye çalışan yönleriyle uluslararası ölçekte kazandığı başarılara değinecek, onun “tarihsel akış”ın içinde yer alma şeklinde tezahür eden yüksek “tarih şuuru”nun muhafazakar siyasal çevrelerin şimdiye dek farkında olmadıkları engin boyutlarına değinecektim.
Ancak çok daha acil başka bazı meseleler yazılmayı bekliyor. Bunların başında elbette Konya Barosu seçimleri geliyor ve akabinde HSYK seçimleri… Bu ikisi bir arada düşünülmeli. Ancak meselenin ikinci kısmını şimdilik bir yana bırakıp Konya Barosu çevresinde konuşulanlara dönelim.
AK Parti Konya Milletvekili Kerim Özkul, aynı zamanda Konya Barosu’na kayıtlı bir avukat bildiğiniz üzere. Konya Barosu’nun 19 Ekim’de yapılacak Genel Kurulu hakkında fikirlerini öğrenmek istedim Cuma akşamı. Kerim bey kestirip attı “Baro seçimlerine katılmayacak, bu seçimlerde oy kullanmayacağım!” Sebep? Sebebi Konya kulislerinde uzunca bir süredir tartışılan, baroya kayıtlı birçok avukatın aralarında açık açık konuştuğu “derin” bir mevzu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun, Milli Güvenlik Kurulu’nda “paralel yapı” olarak teşhis ve tescil edilen birtakım oluşumlarla mücadele kararlılığını biliyoruz.
Gerek cumhurbaşkanının gerekse AK Parti’nin çiçeği burnunda Genel Başkanı’nın bu kararlılığına karşın Konya’da AK Parti’nin tepe isimlerinin birtakım pazarlıklar içinde olduğu, baro seçimlerinde bu pazarlıklar neticesi oluşturulan bir “liste”yi destekleme kararı aldıkları avukatların en çok konuştuğu konuların başında geliyor.
Özkul’un tepkisi de buna.
Anlatılanlara göre Ramazan ayında bir iftar sonrasında alınmış bu destek kararı. Yine edindiğim bilgilere göre, o listeye verilen destek sadece Kerim Özkul’u değil, AK Parti Merkez Karar ve Yürütme Kurulu Üyesi ve Konya Milletvekili Mustafa Akış’ı da rahatsız etmiş. Mustafa Bey de bir avukat, ama Konya Barosu’na değil, Ankara Barosu’na kayıtlı bir avukat. Son gelişmeler doğrultusunda, Konya Barosu’na kayıtlı olmamasına karşın, Akış önümüzdeki günlerde yapacağı yazılı bir açıklamayla rahatsızlığını dile getirebilir.
Aynı şekilde dün de AK Parti Konya Milletvekili ve avukat Ayşe Türkmenoğlu ile konuştuk telefon aracılığıyla. Ayşe Hanım 17-25 Aralık operasyonları sonrası, dinleme vb. skandalların ortaya çıkarılmasına rağmen sadece Konya’da değil, Türkiye’nin genelinde bir tür “iki yüzlü siyaset”in, gelişmelere karşı tavır geliştirme tutumunun, deyim yerindeyse bir “denge siyaseti”nin yürürlüğe girdiğini ve bu durumdan kendisinin de rahatsız olduğunu iletti.
Konya’daki baro seçimleri etrafında gelişen kulislerden haberdar olmadığını belirten Türkmenoğlu, “Benim baro seçimlerinde bir oyum var. Eşim de avukat. Ailecek bizim beş oyumuz var. Gelişmeler muvacehesinde karar vereceğiz” demeyi ihmal etmedi.
Partinin Konya’daki avukat tepe isimlerinin avukatlar arasında paralel olarak nitelenen listeyi destekleme kararına varmış olmalarının MKYK üyelerini bile rahatsız edecek bir noktaya varmış olması bana ilginç gelmedi.
30 Mart yerel seçimleri öncesi Dışişleri Bakanlığı’nda şimdiki Başbakanımız Ahmet Davutoğlu’nun başkanlık ettiği son derece gizli bir toplantının “iyi saatte olsunlar” tarafından dinlenmesine 20’den fazla Anadolu Barosu tepki göstermişti. Ama aralarında Konya Barosu yoktu. Bunu kendisiyle konuşmak istediğim Fevzi Kayacan “açıklama” yapmayacağını söylemişti. Daha önce birçok başka konuda diğer barolarla birlikte hareket eden, açıklama yapan Konya Barosu’nun bu konuda bir açıklama yapmaması elbette garibime gitmişti.
Bunu o dönemde bizzat AK Parti İl Başkanı Ahmet Sorgun’la konuşmuş, Sorgun’dan Konya Baro Başkanı’nın “AK Parti’nin askeri değiliz” şeklindeki bir açıklaması dolayısıyla uyarıldığı bilgisine ulaşmıştım. Ahmet Bey ayrıca baro seçimleri dolayısıyla Fevzi Kayacan’ın bir “denge politikası” gözettiğini de söylemişti.
Şu sıralar avukatlar arasında konuşulanlar doğruysa demek ki bu “denge siyaseti” içinde Ahmet abi de yer alıyor. Bu bir çıkarım, kesin bir bilgi ve yargı değil. Böyle değerlendirilmeli söylediğim. Sahi Ahmet abi, Tahir bey siz bu denge siyasetinde yer alıyor musunuz? Ya Gülay Hanım (Samancı), Harun Bey (Tüfekçi) sizin baro seçimlerine ilişkin görüşünüz nedir?