Son günlerin puslu siyasi atmosferinde, seçim karmaşasında, ses kaydı patlamasında, Suriye sorununda araya kaynayıp gitti dershaneler meselesi. Mart ayı içinde apar topar meclisten geçirildi dershane yasası. Sayın cumhurbaşkanımız da bir anda onaylayıverdi yasayı. Sonuç hüzün ve gözyaşı…
Vatandaşın kafası epey karışık, kimi Sayın Başbakan’ın isteği üzerine çocuklarının kayıtlarını dershanelerden almaya başladı, kimi cemaat dershanelerinden alıp tarafsız dershanelere çocuklarını nakletti. Bilinçli pek çok veli ise önümüzdeki yıl çocuklarının son kez kaliteli eğitim alması ve üniversite sınavlarına son kez düzenli bir şekilde hazırlanması adına dershanelere koştular. Ancak çıkan yasanın asıl mağduru olan dershane emekçileri pek görülmedi, dinlenmedi, sesini duyuramadı kimseye.
Vatandaş kulaktan dolma sözlerle tüm dershane öğretmenlerinin atanacağı üzerinde hem fikir hatta bazıları bizi kolay yoldan devlete atanmakla itham etmeye başladı. Aslında vatandaş da sayın başbakanın vaadine inandı çünkü sayın başbakan “Hiç kimseyi mağdur etmeyeceğiz!” demişti ama herkes mağdur maalesef.
İşin aslını ben okur nezdinde vatandaşa izah etmeye çalışıyım. Kaç kişiye ulaşır yazımız ya da kaç kişi dikkate alır muamma zira en yakınlarımız bile tepkisiz bu hususta.
1 Ocak 2014 tarihinde dershane öğretmenliğinde resmi olarak 6 yılını dolduran meslektaşlarım sözlü sınav ve ihtiyaç dâhilinde milli eğitim kadrolarına alınacak. Bunun dışında kalan tüm öğretmen arkadaşlarım işsiz kalacak.
Dershanelerin 1 Temmuz 2015 tarihinden itibaren eğitim-öğretim sürecine son verecek olması göz önünde tutulacak olursa ben ve benim gibi on binlerce öğretmen arkadaşımın 18 aylık yani bir buçuk yıllık emeği hiçe sayılacak. Yani anlayacağınız değerli okurlar, saygıdeğer AKP’liler, emekçinin yanında olduğunu iddia eden CHP’liler ve hesap işinde uzmanlaşmış değerli MHP’liler, bu şartlar doğrultusunda Milli Eğitim Bakanlığı kadrolarına alınabilecek öğretmen sayısı 4,750 (dört bin yedi yüz elli) civarında. Sözlü sınav ve ihtiyaçları da göz önüne alırsak 3 bin öğretmen arkadaşımın devlet kadrolarına atanması bekleniyor. Peki ya 50 bin öğretmen ve dershanelerde eğitim dışı çalışan, memur ve hizmetli, 14 bin insan yani toplamda 64 bin emektarın durumu ne olacak?
Duyamadım cevabınızı! Gerçi siz cevap verme zahmetinde de bulunmamışsınızdır. “Nerden biliyorsun?” demeyin en yakınımdan biliyorum maalesef…
Sessizliğin sesi olmak ama hiç destek görmemek benim işim. Elbette “Rızkı veren Allah’tır” ama göz göre göre rızkının gitmesini seyretmek ve bu duruma tepkisiz kalmak da ahmaklıktır!
Başta sessiz kalan sektör yetkilileri, meslektaşlarım, yakınlarım, dostlarım olmak üzere insanların emeğini ve hakkını çalanlara karşı sessiz kalan herkesi kınıyor ve hepsini tek ve gerçek adalet sahibi olan Rabbime havale ediyorum.
Saygılarımla.