Gazetecilik hayatımda ‘Devlet Baba’dan ikinci teşekkürümü de aldım ya, artık gam yemem!
Eski Konya Valilerinden Ahmet Kayhan, valiyi “Vali, Devlet Baba’dır” şeklinde tanımlamıştı. İşte o Devlet Baba’dan bendeniz, ikinci kez teşekkür mektubu alıyorum. İlk teşekkür mektubu, Gülümseyen Vali Ziyaeddin Akbulut’tan almıştım. İkinci teşekkür mektubunu ise, Konyalıların büyük bir sevgi gösterisiyle ve yaşlı gözlerle Diyâr-ı Mevlâna’dan Ankara’ya uğurladığı ‘Devlet Baba Muammer Erol’dan geldi.
***
Her iki İlbeyi’miz de yazdığım yazılarımdan dolayı bendenize teşekkür etmişlerdir. Teşekkür bildiğiniz gibi Arapça bir kelimedir. Tefe’ul babından mastardır. Aslı ise ‘şükr’dür. Farsça teşekkür etmek ise ‘moteşşekirem’dir. Bu da aslen Arapça’dır. Teşekkür etmek demek, yapılan bir iş, gösterilen çaba ya da nezaketten ötürü duyulan minnetin, memnuniyetin, mutluluğun sözlü ifadesidir. Birçok dilde teşekkürün lafzı farklı olsa da söyleniş maksadı aynıdır. Arapça; şükran, Farsça; müteşekkirem, İngilizce; thank, Fransızca; mercier, İspanyolca; gracias, İtalyanca; ringraziare, Bulgarca; blogodaria, Rusça; spasiba, Japonca; arigato, Çince; şişi.
***
Bütün bunları abartmadan dile getirdiğim için bir teşekkürü de kendime yapmalıyım! Efendim lâtife bir yana, Konya’ya elveda diyen Valimiz Muammer Erol’un bendenize, sol üst köşesinde Ay-Yıldız’ımızın yer aldığı ve altında “Konya Valiliği Özel” ibaresinin bulunduğu bir zarf içerisinde, özel bir ulak tarafından gazeteniz Pusula’yı şaşırmadan ulaştırılan mektupta şunlar yazılı:
“Sayın Mustafa BALKAN
Pusula Gazetesi Yazarı
Gazetenizde şahsım hakkındaki düşüncelerinizi ifade eden köşe yazısını okudum. Göstermiş olduğunuz teveccühe teşekkür eder, çalışma hayatınızda başarılar diler, selam ve saygılarımı sunarım.
Muammer EROL
Vali (imza).”
Sevilen bir gazeteci ve yazar olmak güzel bir şey. Teşekkürler Sayın Vali’m! Konya sizi her zaman hayırla yâd edecektir.
***
Konya’ya tayin edilen Hakkari Valisi Yakup Canbolat, twitter hesabından 5 Haziran’da Hz. Mevlâna’nın “Göz nereye bakar, gönül oraya akar/Gönül nereye akar, ayak oraya koşar” sözünü paylaşmış. 7 Haziran’da da “Şimdi ayrılık zamanı… Elvada…” diyerek Hakki’den ayrılan Konya’nın yeni valisi Yakup Canbolat, 8 Haziran’daki paylaştığı son tivitinde; “Şimdi yeni şeyler söylemek lazım” diyerek Mevlâna Celâleddin Rûmî’nin o meşhur “Yeniliğe Doğru” adlı sözlerini paylaşıyor: “Her gün bir yerden göçmek ne iyi/ Her gün bir yere konmak ne güzel/ Bulanmadan, donmadan akmak ne hoş/ Dünle beraber gitti cancağızım/ Ne kadar söz varsa düne ait/ Şimdi yeni şeyler söylemek lâzım.”
Bugün-yarın Konya’ya gelerek kültür ve sanatla mümeyyiz bir vasfa sahip olan şâir ruhlu yeni İlbeyi Yakup Canbolat, Üstâd’dan paylaştığı şiirleriyle verdiği mesajları da o kadar anlamlı: “İnsan üç beş damla kan, ırmak üç beş damla su; bir hayata çattık ki, hayata kurmuş pusu.”
Hakkari’de bölücü terör örgütü PKK ‘yla yapılan mücadeleyi bir düşünün. Öyle bir hayata çatıyor ve hangi canlara kurulan pusularla karşılaşıyorsunuz… Elbette kolay değil.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Hakkari’de bölücü terör örgütleriyle mücadele eden ve Hakkari’ye cansuyu vermeye gayret eden bir valisini, Konya’ya tayin ederek taltif ediyor.
Sosyal medya hesabından paylaştığı Erzurumlu İbrahim Hakkı’ya ait şu söz çok düşündürücü; “Konuşma insanın terâzisidir. Fazlası ziyân, azı vakardır.”
Yâni gelen yeni valimiz de gideni aratmayacak demek ki... Merak etmeyin az konuşan ama öz konuşan bir valiye “merhaba” diyeceğiz.
AZİZİM DİYOR Kİ…
Konya, kültüre, sanata, kitaba, tarihe, medeniyet değerlerine kıymet ve değer veren ve paralelin canına ot tıkayacak çok canlı, canı, özü çelik gibi güçlü bir valiye “merhaba” diyecek. Hacı Bayram Velî’nin dediği gibi: “Bilmek istersen seni/Can içre ara canı”.
Cancağızım, bakalım yeni vali bizlere ‘yeniliğe doğru’ neler söyleyecek…