Büyük Ortadoğu Projesi’nin mimarı ABD ve emperyalist Avrupa Birliği, ajanlarıyla Ortadoğu ülkelerinde cirit atıyorlar. Söz konusu IŞİD ve Yemen olunca koalisyon güçleriyle geliyor, yakıp yıkıyorlar.
Osmanlı’dan kopardıkları ve güya özgürlük ve huzur vaat ettikleri devletlere bakınız. Önce Irak ve Kuveyt’te, ardından Suriye ve Libya’da, Mısır ve Tunus ta, Yemen’de, Cezayir’de, Lübnan’da Filistin’de, Yunanistan da, Balkanlar’da Bulgaristan’da, Romanya’da, Yugoslavya’da, Arnavutluk’ta hatta Baltık devletlerinin birçoğunda, karışıklıklar kaoslar çıkardılar. Bölüp parçaladıkları devletleri sonra bir bir yok etme politikasını ellerini suya sabuna dokundurmadan gerçekleştiriyorlar.
Şimdi ise bu bölgede sürekli güçlenmekte olan ve liderliği istenmese de kabul edilen bir Türkiye ve onun aklı başındaki liderleri var. Ülkemizi rahat bırakmıyorlar. Kürtlere özgürlük vaadi ile PKK denen örgütü kurdurup ülkenin 30-35 yıl yıpranmasına her iki taraftan da binlerce gencimizin ölmesine çocukların yetim, gelinlerin dul kalmasına sebep oldular.
Savaşa savaşa çözüm bulamadık. Siyasi iktidar taşın altına elini sokarak bunu başardı. Birileri de kalkmış, silahsız çözümü “vatana ihanet” görüyorlar. Ufukları siyasi çözümü anlamaya yetmiyor gördüğünüz gibi. Hemen bölmekle suçluyorlar. Kim neyi nereyi bölüyor her şey ortada. Çözüm süreci bir anda ortaya çıkmadı. Her iki tarafın akil adamları bu sinsi oyunu nispeten sezmiş ve barış yolunda karar kılmış olunca başka ne yapılabilirdi.
Çözüm süreci sekteye uğrasın diye her yolu denediler. IŞİD’le Kürtlerin katledilmesini ve Suriye içerisindeki karışıklıktan ve boşluktan faydalanıp önce Irak’ta savaştırıp sonra Kobani’de PYD’ye saldırttılar. Türkiye içerisindeki Kürt gurupları galeyana getirip bu ülkede de yakma yıkma öldürme gibi provokasyonları denediler. Onunda istedikleri şekilde yürümediğini görünce güya onları koruma adı altında bu terör güçlerine silah yardımı yapmaya başladılar. Oyun yine aynıydı, bu insanlar birbirini kıracak. Sonu belli IŞİD yok edilecek silahlandırdıkları terör gurupları yine Türkiye’ye karşı kullanacaklar. Bir de bu ülkeyi istedikleri gibi böldüler mi emelleri gerçekleşmiş olacak.
Sayın Cumhurbaşkanımız ülkenin finansal gücünü artırdı, moral gücünü yükseltti, ülkenin insanlarını aydınlatıp eskisi gibi her yabancı isteğine boyun eğmekten ve yabancıları üstün görmekten kurtardı. Ayrıca da İMF gibi geri kalmış ülkelerin kanını emen bir örgüte olan borcu bitirdi ve onlara borç para vermeye kadar cesaret gösterdi.
Dahası var ülkelerin ve dünya insanlarının geleceğini iki dudaklarından çıkacak söze bağlamış olan birleşmiş milletler daimi üyesi veto hakkına sahibiz diye istedikleri oyunu işlerine geldiği gibi oynayan devletlere hiç bir ülke liderinin bu güne kadar söyleme cesareti bulamadığı bu emperyalist güçlere kafa tutarcasına cesurca sözlerle yüklendi. Bunlar, o emperyalistlerin işine gelmedi.
Sayın Cumhurbaşkanımız Avrupa’nın, İsrail’in çok sevdiği bir lider olmadı. İyi ki de olmadı. Onun için “bize rağmen PYD’ye silah yardımı yaptılar demesinin bir manası yok” bu zaten bilinen bir şeydi. Sen onlardan koparsan tanklarını toplarını başka ülkelerden almaya kalkarsan, tank yaparsan gemi yaparsan, helikopter yaparsan sana rağmen daha çok şeyler yapıp bu coğrafyayı karıştırmaya kalkarlar. Çünkü bu güçler ne yazık ki kendilerine bu ülkenin gerek idari kadrolarına soyunmuş siyasilerden gerekse kandırılmış birçok iç ve dış düşmanlardan güç aldıkları müddetçe bu sinsi oyunlarına devam edecekleridir.
Her şeye rağmen ben Sayın Cumhurbaşkanımızı ve Sayın Başbakanımız’ı bu şer güçler karşısında her zaman dik durmaya davet ediyorum. Dik duruşlu lider olmak size o kadar yakışıyor ki. Allah yar ve yardımcınız olsun. Onlar bizi yıldıramayacaklar. Onların oyunu varsa Allah’ın da bir hesabı vardır.
Son olarak bu yabancıların oyuncağı olan içteki gafillere şu atasözü ile seslenmek istiyorum: Gavurdan dost, domuz derisinden post olmaz…