Diplomasi, Akıl ve Ahmaklık

Prof. Dr. Fikret Akınerdem

Bir kongre dolayısıyla geçen hafta Tunus’a bir seyahatim oldu. İlk gittiğim yerlerden biri olan Tunus, gitmeden önce beni çok heyecanlandırmıştı. Bunun 2 sebebi vardı:

Birincisi, bir Afrika ülkesine ilk gidişim; ikincisi, Arap Baharının başladığı ilk ülke olması.

Tunus hakkında elbette yazacak ve söylenecek çok şey var. Bunu PUSULA da yazacağım. Ancak birkaç kelime ile özetleyecek olursak, bütün Arap ülkelerinde olduğu gibi;   

Çalışmaya isteksiz olmaları, yemeyi çok sevmeleri ancak israf yapmaları, yavaş hareket etmeleri, temizlik ve hijyene pek önem vermemeleri, pazarlık şansının yüksek olması, onca güzelliklerine rağmen yeterli turizm alt yapısı yetersizliği eksiklikler olarak görülüyor.

İyi tarafları; son derece sıcak ve samimi olmaları, Türkiye ve Başbakan’ı (Erdoğan diyorlar)  çok sevmeleri, herkesin ülkemizi görme arzusu, Muhteşem Süleyman dizisinin herhalde en çok etkilendiği bir ülke olması, insanın kendini özgür ve rahat hissetmesi sayılabilir.

ESAS MEVZUMUZ GELELİM.

Kongre, Başkent Tunus’a 500 km uzaklıkta ZARZIS şehrinde idi. Zarzis Akdeniz sahilinde yeni keşfedilmiş Alanya gibi turistik bir yer. Kongrede çoğunluğu İslam ülkelerinden 450, Türkiye’den zannederim 7 katılımcı vardı. Esas konu da buradan başlıyor.  

Elbette bu tür toplantılarda bilimsel konular ele alındığı gibi ülkeler arası bire bir ilişkiler ve  son gelişmeler de konuşulur. Ben gelmeden önce bunların birinde, Ülkemizden katılanlardan biri veya birkaçı, Türkiye ile ilgili sorular karşısında Başbakanımız için “Türkiye’yi karıştırdığı, son günlerin söylemi H…sız olduğu, sonunun geldiği” gibi yakışıksız ifadelerde bulunmuş.

Ayrıca Başbakanımıza ağır suçlamaları karşısında Tunuslunun Başbakanımızı savunma karşısında da “hayır, O sizin bildiğiniz gibi değil vs” gibi laflar da etmiş.

Bir grup katılımcı içinde bunu bana söyleyen Tunuslu bir bayandı. Bu konuyu bana da açtılar ve sanırım Ülkemiz için aynı soruları bana da sordular. Gereken cevabı aldıkları zamanda da oldukça rahatladıklarını ve bizi çok sevdiklerini ifade ettiler.

Şimdi neye yanalım. Ülkesinde saygın, bilim adamı, belki çağdaş, sorsan en büyük vatansever görülen bu ve böylesi kuşlar: Bu nasıl bir acımasızlık ve kin, anlayamıyorum. Başbakanı şikayet eden bu zavallı, aslında Ülkesini ve kendisini küçük düşürdüğünün farkında bile olmayacak kadar zeka ve davranış özürlü olsa gerek. Ancak böyle davranışların altında kalınmamalı. Yüreği kanayan, içi acıyan biri olarak DAVUTOĞLU hocamıza sesleniyorum

“Sn. Bakanım; Ülke imkanıyla, birinci sınıf insan muamelesi görerek yurtdışına görevli olarak giden bu insanlara lütfen diplomasi derleri veriniz. Bu garip varlıklar özgürlük kalıbı altında Başbakan ve Ülkem aleyhine konuşuyor, bizi küçük düşürüyor (gerçi bunu muhalefet de yapıyor), saygınlığımıza halel getiriyor ve de aklı başında insanları zor burumda bırakıyor; Buna kimsenin ama hiç kimsenin hakkı yok. Lütfen buna bir tedbir alınız.

Ey dışarıda ve içeride özgürlük hamaseti yapanlar, devlet ile başbakanı ayıramayacak kadar akıl fukarası zavallılar, aklınızı başınıza alın. Gözünüz ve gönlünüzdeki kin, nefret ve körlük perdesini yırtınız. Erdoğan düşmanlığı altında beni küçük düşürmeye hakkınız yok. Gerçi bu yabancı ülkeler bile sizin zavallılığınız görüyor, akılsızlığınıza kanmıyor, “Number one Erdoğan, Live Türkiye” şovu ile de sizlere hatırı sayılır dersler veriyor. Acınacak olan sizsiniz. Azıcık vicdanınız ve aklınız kaldı ise dışarıda bari kendinizi kontrol ediniz. Ülke içinde nezaket dışına katmayan muhalefetinize kimse bir şey demez, mesele dışarıda konuşulması. İnanın onlar ülkemiz ve dünyada olan olaylara kuş beyinlilerden daha hakim.

Allah’a emanet, hayra muhatab olunuz. 

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.