Sevgilisinden ayrıldığı için intihar eden ancak yandaş medyanın “Dershane Borcu Yüzünden” intihar etti dediği gencin hikâyesini duymayan kalmamıştır eminim. Bu trajik olayı dershanelerin kapanmasına kılıf olarak kullananlar, bu haberi günlerce gündemden düşürmeyerek halkta “Dershaneler Kötüdür” algısı oluşturmaya çalıştırlar.
İktidar-cemaat çatışmasını dershane arenasına taşıyarak 60 bine yakın dershane emekçisi öğretmenin, zaten yarısı çalınmış, rızkını elinden almak için akla hayale gelmedik iftiralarla bu kurumları karaladılar. Bu intiharı dershaneleri kapatma nedeni kabul edenlere cevaben ben de birkaç intihardan bahsetmek istiyorum.
2007 Haziran ayında, basını pek de meşgul etmeyen, iktidar sahiplerinin haberdar bile olmadığı bir intihar olayı gerçekleşti. 5 Haziran 2007’de Nurcan UCA isimli bir kardeşimiz canına kıydı. Nedeni ise; uğruna yıllarca okuduğu, isimleri önünde süslü unvanlar taşıyan hocalarının egolarını tatmin için ter döktükten sonra hak kazandığı öğretmenlik mesleğini yapamamasıydı. Yıllarca çektiği sıkıntılara bir de KPSS sıkıntısı eklenince bunalıma giren kardeşimiz, ona öğretmen unvanını vermesine rağmen türlü engellerle atamayan devletinin sorumsuzluğuna daha fazla dayanamayarak intihar etti.
Hilal UZUNKAYA, yıllarca biyoloji öğretmeni olmak için çaba sarf ettikten sonra mücadeleden vazgeçerek, Trabzon’da yaşadığı apartmanın sekizinci katından atlayarak, hayatına son verdi.
Mustafa KAYA, yıllarca KPSS’ye girip sonucunda atanamayınca, öğrencilerine ders anlatırken takmayı hayal ettiği kravatıyla, Diyarbakır’daki evinin tavanına kendini asarak intihar etti.
Bursa’da canına kıyan öğretmen adayı Fikret ERCAN, ailesine bıraktığı notta şöyle diyordu:
“Artık yoruldum. Sizleri sıkıntıya sokacak, onurunuzu zedeleyecek bir şey yapmadım. Yaşamış olsam bile KPSS’de yine başarılı olamayacaktım!”
Uzun süre iş arayıp bulamayan, son çare olarak başvurduğu ücretli öğretmenlikten de olumsuz yanıt alan İsmail KIZILOK “Cenazemi hastaneden alın!” diye not bırakarak canına kıydı.
Son olarak geçtiğimiz Temmuz ayında, girdiği KPSS’de başarısız olan Nihat KILIÇ, Mardin’deki evinin tavanına kendini iple asarak intihar etti.
Örnekler çoğaltılabilir ama faydası yok maalesef. Kısacası 2007 yılından 2014 Temmuz ayına kadar yaklaşık 40 öğretmen adayı yaşamına son verdi. Bu intiharları kaç kişi duydu peki? Maalesef pek çok medya kuruluşu bu intiharları görmezden geldi.
Şüphesiz bu intiharlar 40 ile sınırlı kalmayacak. 1 Temmuz 2015’te dershaneler resmi olarak kapatıldıktan sonra atama bekleyen 300 bin öğretmen adayına işsiz kalan 60 bin öğretmen daha eklenecek. Atanamayan öğretmen adayları ve atanmaktan umudunu kesip dershanelerde rızkını arayan ancak devleti tarafından kapının önüne konan dershane öğretmenleri çeşitli ekonomik bunalımlarla belki de son çare olarak intihara yönelecek ve yaşamına son verecek. Doğal olarak sizler bu haberleri yine duymayacaksınız. O esnada sizler, size aşılanmak istenenleri programlarına taşıyan TV kanallarının önünde falanca topçu hangi popçu ile birlikte onun derdinde olacaksınız.
Bir intiharı dershaneleri kapatma nedeni olarak gösterenlere soruyorum: Neden atanamayan öğretmen adaylarını ve dershane öğretmenlerinin feryatlarını duymazdan gelerek hala üniversiteleri tıka basa dolduruyor, umut tacirliği yapıyorsunuz?
Başbakanlığa seçilmesiyle Konya’yı sevince boğan, değerli hemşerim Sayın Ahmet DAVUTOĞLU’nun bu sorunlara kulak tıkamamasını ve çare olmasını diliyor ve siz değerli okuyucularımı saygıyla selamlıyorum. Esen kalın…