Türkiye’nin cezaevleri son yıllarda neredeyse patlama noktasına ulaşmış durumda. 2024 yılı itibarıyla hapishanelerdeki mahkum sayısı 350 bini aşmış ve mevcut cezaevleri kapasitelerinin üzerinde dolmuş vaziyette. Bu rakamlar sadece hapishane doluluğunu değil, aynı zamanda toplumsal yapıda gerçekleşen çürümeyi gösterdiği gibi toplumdaki huzursuzluğun ve güvensizliğin de sebebini gösteriyor.
Her geçen gün mahkemelere taşınan yeni dosyalar, suçun bireysel bir sorun olmanın ötesine geçtiğini ve toplumsal bir problem haline geldiğini ortaya koyuyor. Bu kadar suç dosyası arasında, yargılamalar uzarken birçok suçlu serbest kalıyor ya da cezalarını ertelemek için çeşitli yollara başvuruyor.
Özellikle denetimli serbestlik altında bulunan yaklaşık binlerce kişi potansiyel olarak tekrar suça karışma riski taşıyor. Suçlu geçmişi olan insanların birçoğu denetimli serbestlikle topluma geri dönse de, bu kişilerin tekrar suç işleme oranı hakkında halkın endişeleri de pek tabii yersiz değil.
Peki, suç işleyen bu kadar kişi neden hâlâ sokaklarda? Neden cezalarını çekmesi gereken insanlar özgürce dolaşıyor? Cevap, adalet sistemimizin ağır işleyişi ve cezaevlerindeki kapasite yetersizliğiyle yakından ilgili. Yeni hapishaneler açılmasına rağmen, mevcut suç oranı ve mahkum artışı göz önüne alındığında, bu önlemlerin yeterli olmadığını görmemek için kör olmak gerekir.
Suç oranları ve mahkum sayıları bu şekilde artmaya devam ederken, suçluların cezalarından kaçmaları ya da denetim altındayken tekrar suç işlemeleri sadece bireyler için değil, toplumun geneli için büyük bir tehdit oluşturuyor. Bu durum bireysel mağduriyetlerin yanı sıra toplumda da güvenlik kaygılarının artmasına, sosyal yapının bozulmasına ve devletin adalet anlayışının sorgulanmasına neden oluyor.
Bugün karşımıza çıkan tablo, suçluların dışarıda dolaşması ve adalet sisteminin bu yük altında ezilmesidir. Bu, yalnızca hukuki bir sorun değil, aynı zamanda güvenli bir toplumda yaşama hakkımıza yapılmış bir saldırıdır. Mahkumların sadece sayıca artması değil, topluma salıverilen suçluların denetimden kaçması, geleceğimizi tehdit eden bir sorundur. Adaletin hızlı ve etkin işlemediği bir ortamda, suçluların topluma yeniden kazandırılmasından bahsetmek ise ne yazık ki hayaldir.