Doğan Cüceloğlu – ‘Evlilikten Önce’ adlı kitabı üzerine

Sadık Büyüksakarya

Bazı eserler başucu kitabı olmaktan daha öte bir mânâya ve soyut kapsama sahip.

Bunu, baş başa kalıp inci mahiyetindeki bilgi tanelerini heybenize koyduktan sonra sindirebiliyorsunuz.

Dikkatinize sunarım.

Malumat demedim, bilgi taneleri ifadesini kullandım.

Sebebini ise eserdeki ana hatları arzı endam ettirerek açıklamaya çalışacağım.

Buyurunuz.

Üstadın şahsına münhasır tanımlamaları ve bu tanımlamalara binaen ortaya koymuş olduğu fikir cümbüşü çok kıymetli. Açıklayıcı ve anlaşılır oluşu da artı değerin ayrı bir parantezi.

Şöyle ki; üstada göre YÜZ Doğası ve CAN Doğası olmak üzere iki ayrı tanım var.

Yüz doğası, görünen sosyal kimliği; Can doğası ise insanın kendisinin bildiği mahrem iç dünyasını yani özünü yansıtıyor.

Detaylandıralım:

‘Sosyoekonomik kimlikleri temel alan YÜZ, toplumsal konumlandırmayı belirler. ‘Baba’, ‘Anne’, ‘Çocuk’, ‘Nişanlı’, ‘Öğretmen’, ‘Muhasebeci’, ‘İş İnsanı’, ‘Avukat’, ‘Bekar’, ‘Sözlü’, ‘Evli’, ‘Dul’, ‘Yetim’, ‘Emekli’ birer sosyal kimliktedir. Her kültür bu sosyal kimliklere birbirinden farklı anlamlar, duygular yükler. İnsanın iç dünyasını temel alan CAN ise insanın evrensel özünü belirler.

Neden malumat değil de bilgi taneleri ifadesini kullandığımı anlıyorsunuz değil mi?

Devam edelim.

Ekseriyetle evli çiftlerin hayatlarını öne koyarak ve örnekleri tanımlamalara tutturarak kıvamları çerçeveye emanet eden üstat, tasvir ve betimleme ifadelerine de yer veriyor.

‘Evlilik çiftlerin kendilerini kendileri olarak ifade edebilecekleri bir ‘CAN Alanı’ yaratmalarına imkân verir; ama aynı zamanda o toplumun, o kültürün bir parçası oldukları için uymaları gereken toplumsal kuralları içeren bir ‘YÜZ Alanı’ da getirir. Kişiliklerini bulmuş kültür robotu olmanın ötesine geçmiş insanların evliliklerinde kendilerine özgü yarattıkları CAN alanı geniş, ferahtır. Evlerindeki oturma odasını aynı zamanda misafir odası olarak görürler ve hayatlarının büyük bir kısmını orada ve kendi istedikleri gibi geçirirler. Sosyal kimlikleri baskın insanların evliliğinde ise YÜZ alanı geniştir. Oturma odası ayrı, misafir odası ayrıdır. Bu misafir odası evin en büyük odasıdır ve kapısı ancak misafir gelince açılır. CAN alanı ve YÜZ alanı dengesi evlilikte önemlidir.’

Evlilikte salt bir biçimde YÜZ alanı ya da CAN alanı olamayacağı ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi.

İnsanın özünü beslediği vakit evliliğine de nedenli etkili bir şekilde yansıyacağını okkalı bir şekilde anlamış olduk.

YÜZ alanı rafa kalkmalı demiyor üstat, denge esastır diyor.

Devam.

Kitap da en sevdiğim kapsam ‘Denetim Odaklı Korku Kültürü’ ve ‘Gelişim Odaklı Değerler Kültürü’ vurgusunun ziyadesiyle vurucu oluşudur.

Denetim Odaklı Korku Kültürü’nü şöyle anlatıyor üstat:

‘Denetim Odaklı Korku Kültürü insanlık tarihi kadar eskidir ve gücünü korkudan alır. Ailede güveni sağlayan kişi en güçlüdür, herkesi denetler ve kendinden korkulmasını bekler. Çatık kaşlı, asık suratlıdır. ‘BEN bilirim,’ der ve herkesin ‘Evet, siz bilirsiniz.’ demesini bekler.

‘Değerler Kültürü’nde ‘BEN bilirim’ yerine ‘BİZ, benden daya iyi bilir.’ anlayışı yaygındır. Demokrasi de bu ilke üzerine kurulmuştur. Hastane, belediye, devlet dairesi ya da iş kurumlarında yöneticiler güçlerini ortak değerlerden alırlar; o nedenle yönetici çatık kaşı ve asık suratıyla korkutucu olmak zorunda değildir. Güvenin temelleri, bireyi denetleyip korkutarak değil, ortak değerleri yaşayıp yaşatarak atılır. Değerler Kültürü’nün temel cümlesi şudur; ‘Güvende olmak istiyorsan BİZ’i temel alan değerleri yaşa ve yaşat; BİZ olarak gelişmeye devam ettiğin sürece güçlü ve güvende olursun!’ Değerler Kültüründe kimlikler değil, değerler dikkate alındığı için liyakat vardır ve adil bir ortam oluşur.’

Silsile-i ifade net.

Biz ve ben tanımının hacmi görmezden gelinemeyecek kadar kıymetli.

Kendini, muhatabını ve ortamı bilmenin ehemmiyeti her an diri tutulmalı.

Üstadın kitap boyunca vurguladığı ve benim de dikkatimi çeken nokta şurası idi:

Kervan yolda düzülür mantığıyla kurulan birliktelikler teklemeye ve dahi sonlanmaya mahkumdur.

Birlikteliklerden önce kendini çek etmeli insan.

Neredeyim ve nerede olmalıyım sorularını teklik ve çokluk süzgecinden birkaç defa geçirerek çıktı elde etme çabası doğmalı.

Aksi tutum kanlı ay tutulması!

Kitabı şiddetle tavsiye ederek yazıyı sonlandırmak istiyorum.

Selâmetle…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.