Hay sizin şu dolarınızın da avronuzun da diyeceğim ayıp olacak. Biz yerel bir gazeteci olarak ancak memleket yani şehir ile ilgili konuları gündeme getirebiliriz. Onu bile yazarken üç takla ve iki parende atıp üstüne iki dakika havada durmamız gerekiyor(!).
Şu son günlerde bazı okurlarımız yine eskiden olduğu gibi yollardan, sulardan, çiçeklerden, böceklerden, eğitimden, sağlıktan iyi veya kötü sıkıntılı durumları gündeme getirirken bazı okurlarımız ise gerek attıkları mesajlarla maillerle dahası telefon ederek, “bırak kardeşim şu şehri yazmayı yazsana doları, avroyu” diye fırça atmaya başladılar.
Allah aşkına ben ne anlarım dövizden ne anlarım paradan.
Yatıp kalkıp şükrediyorum ne kimseye 1 dolar borcum var ne de kenarda köşede 1 dolarım.
Haaaa bunu derken de şunu da çok iyi biliyorum bu demek değildir ki bu döviz olayı beni ilgilendirmez. Bu inanılmaz ve korkunç gidişat bizim konuşmayan, yürüyemeyen torunlarımızı bile borçlandırırken dünyaya gelecek çocuklarımızın hayatını karartıyor. Karartacak da…
Biliyorum da neyin nesini yazacağım.
Bu şehrin söz sahibi ve çuvalla para ile oynayan koca koca abilerimiz düne kadar şöyle uçuyoruz böyle uçuyoruz diye demeçler veriyorlardı biz de manşetler yapıyorduk.
Allah aşkına bu şehri yöneten paralı pullu, koca koca adamlara inanmayacağız da kime inanacağız.
Hem ben bir şeye daha katılmıyorum.
Bakıyorum düne kadar “Reis desin kefen giyeriz” diyenler bugün omuzum yamızım demeye başladılar. Yahu kardeşim bu işin Reis’le ne alakası var? Ben Reis’i uzaktan uzağa televizyondan gazetelerden okuyorum, dinliyorum.
Ama etliekmek yediğimiz çay kahve içtiğimiz diz dize oturup kendilerini saatlerce dinlediğimiz abilerimiz düne kadar ayakları yerden kesilmiş bir şekilde “İhracatımız şöyle arttı, işsizlik böyle azaldı, dünya küçülüyor biz büyüyoruz Uğur abi” diye damakları şakıya şakıya bana neler neler anlatıyorlardı.
Ben salakta anlamasam da bu anlatılanlara pek inanmasam da aynaya bakıyordum ve;
“A be benim salak Uğur’um. Sen bu adamlardan daha mı iyi ülkeyi, ekonomiyi şehri bildiğini sanıyorsun? Sen bu adamlardan daha iyi bilseydin sen de zengin olurdun, bak müdür amir olan sen olurdun. Demek ki bu adamlar daha akıllı ve daha bilgili ki onlar patron sen hâlâ amelesin” diyerek kendimi dinlediklerime inandırıyor ve sonra onlar gibi konuşmaya başlıyordum.
…………
Aradan 48 saat geçmeden Reis’i 17 dakika havada tutturanlar şimdi yine Reis’i de kandırıyorlar, şurada hata yaptık galiba, şu dış güç, bu iç güç…. demeye başladılar.
Yahu ya sizde bir yamukluk var ya da bende.
İkimizin de aynı anda doğru olma şansı olmadığı gibi yamuk olma şansımız hiç mi hiç yok.
Konya’dan Reis’e uçan kaçan raporları verenler siz değil miydiniz?
Konya, Kayseri, Diyarbakır, Van, Antalya, Trabzon, Tekirdağ…. derken tüm bu ayağı yere basmayan raporları siz götürdünüz Külliye’ye.
Bir yerde aksaklık ya da hata varsa niye söylemediniz?
Tamam, sizde bunu yüksek sesle söyleyecek yürek yok o zaman kağıda yazıp vereydiniz.
Para ile pulla, dolarla avro ile uzaktan yakından hiçbir işi olmayan ancak amele gibi iyi niyetle çalışan ve tek suçu inanmak olan bizler şimdi hakkımızı kime haram zıkkım edeceğiz.
Milleti bilmem ama benim tek bildiğim düğünde, dernekte, cenazede her yerde karşılaştığımız ve beni hep kandıranlara hakkımı helal etmeyeceğim. Çünkü sizin yüzünüzden olan bize de oluyor. Belki size ucundan dokunacak ama bizim gibi insanlara nereden dokunup nasıl viyaklacağımızı biz çok iyi biliyoruz.
Hadi size iyi tatiller.
Biz bugün de yarın da çalışıyoruz. Buyurun çaya bekleriz.
GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
Hakiki dost sıkıntılı zamanlarında senin gurur ve izzet-i nefsini kırmadan sana yardım edendir
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Şehrimizde artık her bölgemizde görmeye başladığımız bayan elektrikli bisiklet sürücüleri kendileri ile birlikte üç çocuklarını da o bisiklete bindirip onların hayatını tehlikeyle atmadıkları zaman daha iyi ADAM oluruz.