Şehirlerimizin ulaşım meselesinde kahrını dolmuşlar ve dolmuş şoförleri çeker. Tramvayın ve otobüslerin yolcu yükünü karşıladığı şehirlerde, dolmuşlar, onlardan arta kalan yolcuyu taşırlar. Taksiler ise fiyat olarak çok daha yüksek ücret istediğinden, otobüslerden çok daha seri olan dolmuşlar tercih sebebidir. Hem ücret olarak, hem de daha pratik bir çözüm olarak kabul gördüğü için. Gidip geldikleri hatlar üzerindeki her seferleri ayrı ayrı olaylarla doludur.
Bazen bu yollarda sabır taşı olsa çatlar insan. Müşteri el kaldırdığı yerden binmek, burada dur dediği yerde de inmek ister. Az biraz geçti mi bir dünya laf sayar.
Ya sabır… der durur dolmuş şoförü. Bazen de kendisine hakaret edildi yahut sataşıldıysa, durdurur dolmuşu iner aşağıya, aralara ilk önce yolcular girer, sonra yoldan geçenler.
Almadı da, müşteri az biraz koştuysa da, neler demez neler o müşteriler!
Ne yapsın dolmuş şoförü? Bazen sineye çeker, bazen vitesten atar!
Dolmuşçu olurda hikayesi olmaz mı?
Dolmuş şoförü asabi mi asabi, hırçın mı hırçın, ters cevaplı ancak düzgün giyimli, doğruya doğru, eğriye eğri dürüst bir gençmiş. Her gün dolmuşa kimler binmezmiş ki, gidip geldiği hatta günde 10 kadar sefer yapar, sonra dolmuşu baba dediği, babası gibi sevdiği sahibine teslim eder, ertesi gün yeniden işine koyulurmuş.
Soğuk bir kış günü ‘Haydi Bismillah’ deyip çevirmiş kontağı ve ilerlemeye başlamış. Yaşlı bir kadın el kaldırınca durmuş.
Kadın;
- Dondurdun beni soğuktan demiş, on beş dakikadır dolmuş bekliyorum.
Şoför;
- Kim dedi teyzem demiş, sabahın köründe yollara düş diye. Her neyse vardır bir derdin.
Kadın içini çekerek;
- Sorma oğlum demiş, gelinle kavga ettik, oğlana haber vermeden kardeşime gidiyorum, al şu dolmuş ücretini.
Az ileride iyi giyimli biri el kaldırmış, şoför durup yolcuyu almış. İyi giyimli adam, şöyle bir koltuklara bakmış ve;
- Şoför bey demiş, bu koltukları hiç temizlemiyor musunuz, ben şimdi nereye oturayım?
Şoför geriye doğru yarım dönerek;
- Beğenmiyorsan taksi tut kardeşim demiş, kim dedi sana dolmuşa bin diye.
Bir sonraki durakta kucağı çocuklu bir hanım binmiş ve;
- Allah razı olsun kardeş demiş, çocuğumu hastaneye götürüyordum, hemen de yetiştin sağ ol.
Daha sonra üstü başı dökülen biri, bir ayağı minibüsün basamağında sormuş.
- Gardaşım demiş param yok sevabına beni de alır mısın?
Şoför;
- Atla demiş atla, kiminin parası kiminin duası, bir Allah razı olsun de yeter.
Bir durak sonrası yaşlı bir adam binmiş, elleri titreye titreye cüzdanını açarak;
- Ulen oğlum demiş, iki adım yere dünyanın parasını alıyorsunuz, hiçbirinizde insaf kalmadı mı?
- Şoför delikanlı, Bey amca demiş, her gün aynı lafları söylersin, dünya kadar paran var, öbür tarafa mı götüreceksin? Al bir taksi.
Yaşlı adam;
- Oooo… demiş, taksi demek dünyanın parası, sizde ıcık ucuzlatıverin canım.
Bir sonraki durakta elindeki cep telefonuyla konuşan bir genç kız dolmuşa atlamış, konuşmaya devam ediyormuş.
- Tamam canım demiş, şimdi dolmuştayım, bak ne diyeceğim kız, akşama kafeye gelsene, kız kıza takılalım. hadi öptüm bay.
Telefonu kapattıktan sonra şoföre sormuş;
- Şoför bey demiş, biraz yavaş gitmiyor musunuz?
Şoför bir la havle… çekerek;
- Aceleniz mi vardı demiş. Taksiler Allah Allah diyor, taksiye neden binmediniz?
Kız kendi kendine söylenmiş;
- Münasebetsiz...
Duraklar ilerledikçe minibüste iğne atsan yere düşmeyecek kadar yolcu binmiş.
Bir adam;
- Şimdi demiş trafik polisi görse dünyanın cezasını yazar.
Bir başka adam;
- Bindiğine şükret demiş, iki dolmuş geldi geçti, beni almadı, sağ olsun bu çocuk durdu.
Çok bilmiş biri;
- Olmaz arkadaş demiş, koltuk adeti kadar yolcu alacaksın. Diğer duraklarda durmayacaksın. Bir iki kişi ayakta olabilir. Ne bu yahu balık istifi gibi.
Bir kadın yolcu bağırmış;
- Ayağıma basmaya utanmıyor musun, gözlerin kör mü?
Kadının ayağına basan kabadayı kılıklı biri, kadına aldırmadan seslenmiş;
- Hişşt… hooop… Şoför bilader demiş, durakta inecez dedik, sağır mısın oğlum sen? Ulan nerede andavallı varsa şoför yapmışlar.
Şoför geriye dönüp demiş ki;
- Ağzını topla burası dayılanma yeri değil.
Kabadayı;
- Dayıyım ulan demiş ben adamın...
Bağırışlar çığırışlar içerisinde, şoför dolmuşu durdurup aşağıya inmiş ve kabadayıya bağırmış.
- İn ulan aşağıya demiş, kendi dolmuşumda bana dayılanmak nasıl olur sana göstereyim.
Şoför delikanlı, kabadayı kılıklı adama okkalı bir yumruk atmış, kabadayı kapaklanmış yere.
Ayağına basılan kadın, beter ol inşallah demiş, ellerine sağlık delikanlı bir tane benim için vur!
Yolcular aşağı inip yaka paça birbirine giren kabadayı ve şoförü ayırmışlar.
Dolmuş yola devam etmeye başlamış. Şoför bir sigara yakmış.
Çok bilmiş adam seslenmiş;
- Hani dolmuşta sigara içmek yasaktı demiş. Şoföre bak, önce kendi ihlal ediyor, yazık, yazık...
Cep telefonlu genç kızın telefonu çalmış. Kız heyecanla açmış ve konuşmuş.
- Ay kız demiş dolmuşta kavga çıktı. Ay ödüm patladı valla, bak ne diyecem, şoför de artiz gibi kız, kabadayı bozuntusuna bi vurdu, kabadayı yere yapıştı. Yeminle zor aldılar elinden. Gelince tafsilatıyla anlatırım hadi bay.
Son durağa iki durak kala yüzünden son derece asabi olduğu anlaşılan bir kadın dolmuşa binmiş. Dolmuşun içine şöyle bir göz gezdirmiş. Ve şoförün ilk aldığı yaşlı kadın yolcunun hemen arkasına oturarak başlamış söylenmeye;
- Utanmıyorsun değil mi, demiş, sen benim yuvamı mı yıkacaksın?
Yaşlı kadın geriye doğru hafif dönerek;
- Senin şerrinden demiş kaçıp kardeşime gidiyorum. Senin gibi gelin olmaz olaydı, yaktın başını oğlumun.
Kadın hırsla;
- Son durakta inip demiş eve geri gidiyoruz, oğluna da bir şey anlatırsan parçalarım seni.
Şoför dolmuşu durdurmuş, kadına;
- İn aşağıya demiş, ben kimseye yolcu filan vermem. Bu kadıncağızı da kendim kardeşinin evine kadar götüreceğim. İn dolmuşumdan aşağı, paran pulun da senin olsun, çabuk!
Kadın söylene söylene minibüsten aşağıya inmiş, dolmuş yoluna devam ederken, hala arkadan el kol hareketleri ile bağırıyormuş.
Dolmuş dolmuşa, şoför şoföre, kabadayı kabadayıya, ukala ukalaya, çok bilmiş çok bilmişe, kaynana kaynanaya, gelin geline, velhasılıkelam yolcu yolcuya benzer demişler.
Nihayetinde bir hikayedir anlattığımız, her hikayede kıssadan hisse alınacak çok yönler var denilmiştir.
İsteriz ki çoğu hayal, az birazı gerçek olan bu hikayeden kimse alınmaya, kendine bir pay çıkarmaya, gönül koymaya.
Sürç-i lisan eylediysek affola…
İnşallah bir başka sefere daha güzel bir hikaye anlatırız!