Kentsel dönüşüme en fazla ihtiyacı olan şehirlerden birisi olan Konya, sağlıksız, miadını çoktan doldurmuş ve birçoğu sobalı olan eski-püskü evlerle dolu.
Her deprem sonrasında yeniden gündeme gelen bu konu, şehrimizde de İzmir depreminden sonra konuşulur oldu.
Şehrin merkezi dediğimiz, eski mahalleler, elli yaş ve üzerinde olan, boya ve cila ile kurtarılamayan, mantolamalarla hem dış yüzü, hem iç yüzü biraz biraz ısınan bir şekilde yoluna devam ediyor.
Şekerde, Hocacihanda, Karatay’da var olan eski mahalleler, Meram Aksinne, Çaybaşı en son Şükran mahallesi çalışmaları eski mahaller yerine çok katlı siteler, her biri bir mahalleyi içine alabilecek çok katlı yapılarla donatıldı.
Şehir merkezine henüz dokunan olmadı.
Garipler mahallesi denilen İhsaniye eski yapılardan geçilmeyen sokaklarıyla, şehrin en garibi benim dedi kaldı gitti. Şükran Mahallesinde yaşayan Suriyeli sığınmacılar, geldiler İhsaniye’ye, İhsaniye ikinci bir Şükran Mahallesi oldu çıktı.
İhsaniyeliler, kaderi yok bu mahallenin, adın kader olacağına , kaderin kader olsun derler ya diyorlar bizim mahallenin adı ta…ötelerden beri garipti, o günde garip, bugünde garip…
Kentsel dönüşüm garipler mahallesine ne zaman gelir diye çok sorduk, cevap veren yok, tevatür çok.
Bu binalar başımıza yıkıldığında mı gönülleri olacak diye soruyorlar!
Dönüşüm adeta bir yılan hikayesi gibi…
Ağzına ip ölçülmeyen müteahhitler, insanların evini arsasını, ne kadar ucuza kapatırsak o kadar kar sayan açıkgözler, fırsatçılar aramadığınız kadar.
Kentsel dönüşüm hikayeleri ve edebiyatı pek çok şehrimizde…
İnanın İhsaniye gibi mahallelerde iş ciddiye bir binsin, görün bakın neler oluyor.
Bugün size selamünaleyküm demeyen kim varsa, nasıl diller döküyor, elinizdeki evi, arsayı ucuza kapabilmek, kapatabilmek için, neler yapıyorlar esas o zaman bir seyredin olacakları!
Çıkarcılar, fırsatçılar, paranın kokusunu alanlar bir anda ortaya nasıl çıkıveriyorlar, ibret-i alem için görmeniz gerek.
*****
Dönüşüm konusu yine gündemde…Kentsel dönüşüm yapılırken, ihmal edilen, unutulan, eski mahalleler yıkılıp, yeni beton binalar dikilirken şehrin havasının filan değiştiği sanılmasın.
O betonların altına, şehrin kültürünü, tarihini, kimyasını derin temel çukurları kazıp, gömdüğümüz unutulmasın.
Ne yazık ki, para kazanma hırsı, eski evden bana kaç daire çıkar hayali,
şehir planlamacılarının kültür yerli yerinde, kültür için aralara kültürel faaliyetlerin yapılacağı ikaç tane bina yaptık iddiası,
Binalarının alnına da, kültür kompleksi yazmaları ne kültürü, nede zevahiri kurtarıyor.
Sen kültürü göm, eski hatıraları göm, geleneği-göreneği göm,
Komşuluğu göm, tarihi dokuyu göm,
Betonun altından bir daha dışarıya çıkamasın diye üzerine siteler dik,
Sonrada nerede bizim kültürümüz diye, nereye gitti diye ağıt yak!
*****
Deprem büyük felaket . Ancak depremlerde olmasa, ne aklımız başımıza gelecek, ne de oturduğumuz binaların depreme ne kadar dayanıklı olup olmadığı…
İzmir depremi sonrasında, şehrimizde ki inşaatçılar, kendilerini sorguladılar mı?
Bizim binalarımız şu kadar şiddetinde bir depreme dayanabilir dediler mi?
Çok daha önemlisi, eski yapılardan geçilmeyen şehrimizde, bu işten anlayan bir Allah’ın kulu çıkıp da, Konya’nın şu mahallerindeki elli yılın üzerinde olan ve halen içinde insanların yaşadığı binalar riskli, risk altında, o binalarda yaşayanların can güvenliği yok dedi mi?
İllaki her şey olup bittikten sonra, insanlar hayatlarını kaybettikten sonra mı konuşacaksınız?
Dönüşüm olmalı diyorlar, iş bitiyor!
Eski binaların bulunduğu yerleri sayıyorlar, iş bitiyor!
Birçok deprem yaşayan ülkemizde, alternatifler çok daha önceden hazırlanmadığı için, insanlar zamanında ikaz edilmediği için, çürük binalarda tahliyeler gerçekleştirilmediği için, insan kayıpları çok daha fazla oluyor, ders alanda yok, ders çıkaranda, tedbir alanda! Sadece konuşuyoruz!
*****
Bir zamanlar Büyükşehirde yaşamanın bir bedeli var, bedeli olmalı, herkes bu şartlara uyum sağlamalı lafları dolaşıyordu.
Büyükşehir, bu şehirde yaşayanları da düşünmeli.
Bizim şehrimizde şanslı Merkez İlçeler,
Merkez ilçelerin şanslı ve öncelikli mahalleleri hep oldu.
Kıyıda, köşede kalan garip mahalleler,
Yeni Büyükşehir yasası ile sonradan Büyükşehre yeni birer mahalle olarak eklenen
Eski kadim kasaba ve köyler,
İhsaniye gibi şehrin merkezinde olduğu halde,
Unutulan ve garip kalan,
Garip bırakılan mahalleler ne zaman bu konularla ilgilenenlerin gözüne batacak acaba?
*****
İzmir depreminden sonra, dikkatinizi çektiyse yeni edebiyat dalları ortaya çıktı.
Bir tanesi binaların ne kadar sağlam olup olmadığı edebiyatı..
Bir diğeri dönüşüm edebiyatı!
Matematiğimiz zayıf olsa da, edebiyatımız kuvvetlidir diyenler “-ecek” ve “-acak” konusunda resmen döktürüyorlar.
Matematik konusu inşaatçıların, fırsatçıların, yalancıların ilgi alanına giriyor.
Edebiyat, siyasilerin ve dönüşümcülerin vazgeçilmezi.
Binalarımız ne kadar mı sağlam?
Elimizde tevatürlerden başka bir şey yok!
Kim yapacak bu işi?
Kaça yapacak?
Yapacakları bina analizi ne kadar geçerli?
Ne kadar tatmin edici?
Bina ömrünü tamamlamış, riskli dediklerinde, nereye gidecek orada oturanlar?
Kentsel dönüşüm nereye ne zaman gelecek?
Gerçekten de gelecek mi?
Dönüşüm olmalı mı, olmamalı mı?
Soru çok, cevap yok! Acil bir şeyler yapılması gerekiyor amma, Pandemi var, yıl bitti, bu yıl zaten bir-şey olmaz, Ne zaman olur? 2021’de olur inşallah!
*****
Geldik bir dönüşüm edebiyatının ve binanızın sağlam olup olmadığını kontrol ettirin edebiyatının sonuna…
Aralık ayı geldi geliyor. Kış var, kar var, soğuk var, ayaz var, tipi var…
Pandemi her tarafta kol geziyor.
Şu anda bir şeyler yapmanın, yaptırmanın ne alemi var?
En güzeli edebiyat!
Hem bedava, hem alıcısı çok! Dinleyeni aramadığınız kadar! Üzerine laf söyleyeni, tartışanı, konuşanı, laf çarpıtanı aramadığınız kadar.
Mesele muhabbet olsun, zaman dolsun. Yıl bitsin. Konuşulmadı, gündeme gelmedi denilmesin.