Beşinci sınıfındaydım. 1960 darbesi olmuştu. Radyo haberlerinde “Anayasa” sözcüğü sıkça geçiyordu. Rahmetli babam bana anayasanın ne olduğunu sordu, bilemedim. Okulda öğretmene sormamı tembih etti. Öğretmen, “Kanun-u Esasiymiş de, o anlar,” dedi. Bu benim “Anayasa” sözcüğüyle ilk tanışmamdı. O günden bu yana “Anayasa”, “Rejim”, “Düzen”, “Sistem” tartışmaları hiç bitmedi. Ömrüm yeterse 26 Şubatta 71. yaşıma giriyorum ve biz hala bunları tartışıyoruz. Bu yıl yapılan sistem değişikliği de yine uzun yıllar tartışılacak gibi görünüyor.
Babam, son birkaç padişahı görmüş, okumuş bir insandı. Diploma alamadan, İstiklal Savaşı sebebiyle askere gitmiş, askerlikten sonra da okulunu tamamlama şansı olmamıştı. “ Padişahlık döneminde mi huzurluydunuz, şimdi mi “ diye, bazen ona sorarlardı. İlginç ama her seferinde o, “Padişahlık döneminde” diye cevaplardı. Bazı cami hocalarına tekamül dersi verirdi ama nüfus cüzdanında ”cahil” yazılıydı.
Ülkeyi geriye götüren 27 Mayıs darbesini yıllarca bayram diye kutlamak zorunda kaldık. Yıllar sonra 1960 anayasası üzerinde bazı değişiklikler yapılabildi. Ama 1980 darbesini yapanlar kendi anlayışlarına uygun, yeni bir anayasa dayattılar. Hiç olmazsa ülke sivil yönetime geri dönsün diye yeni anayasaya çoğunluk çaresizce “evet” dedi. Yeni anayasayı yapanlar ve savunanlar bunun çağdaş ve özgürlükçü bir anayasa olduğunu söyleyip durdular ama ilerleyen zamanda hiç de öyle olmadığı görüldü.
Darbeciler yönetimden gidince 1980 anayasasının da birçok maddesi değiştirildi. Değişen maddelerin bazıları kimini ipten, kimini hapisten kurtardı. Ama genel görüşe göre bu darbe anayasasının yerine tamamen yeni ve sivil bir anayasa gerekiyordu. Bazı partiler, kurumlar ve kuruluşlar kendilerine göre birer anayasa taslağı yazdılar. Ama en zor olanı bunlarda uzlaşmaktı. 1980 Anayasasını kimse istemiyordu ama yapılacak anayasanın içeriği konusunda da bir türlü mutabakat sağlanamıyordu.
Sözde aydın bir kesimin gözünde Türk halkı daima cahildi. Hatta onlara göre birçoğu da yobaz, gerici, mürteci, çağın gerisinde veya kafatasçıydı. Bu yüzden referandumla işin halka sorulmasına da bunlar karşı çıkıyordu. Bu kesim halkın tercihinin de cahilce olacağına inanıyor, halkı hor görüyordu. 1980 Anayasası ve iş başındaki savunucuları özellikle milliyetçi ve dindar kesimleri çok mağdur ettiler. Bunlar, başörtülü oldukları için kendi kızlarımızın eğitim hakkını bile ellerinden alacak kadar gözü dönmüş, sözde aydın geçinen kör cahillerdi. İşin kötüsü, anayasa da bunlara imkan veriyordu.
Nihayet 1980 anayasası da, o sistemler de değişiyor. Bunu başaranları tebrik ediyorum, helal olsun! Bu anayasa değişikliğine halkın da “evet” diyeceğine inanıyorum. Seçilme yaşının 18 e indirilmesi, “evet” oyunu artırmaktan başka ne işe yarayacak, bilmiyorum. Seçilen gençlerin askerliği, tahsili ne olacak, bilmiyorum. En özel eğitimleri aldığı halde, tahta çıktığında Fatih bile 20 yaşın üstündeydi, bunlar ne yapabilecek bilmiyorum.
Yetkinin bir kişide toplanması, karar almayı ve icraatı hızlandıracaktır. Ancak çok güçlü ve şeytani dış baskıların bir kişi üzerinde yoğunlaşması da ülke için büyük bir risk oluşturacaktır. Baskı, şantaj, tehdit ve tatlı vaatlerle tek adam sisteminde neler yapabildiklerini orta doğu ülkelerinde açık açık görüyoruz. Kuvvetler ayrılığı, parlamento ve bağımsız yargıya rağmen bu entrika ve baskıların bizi bile etkilediğini biliyoruz. Geçmişte kapalı kapılar ardında imzalanan ve şimdi üzülerek uymak zorunda kaldığımız bazı uluslararası anlaşmalar halka açıklandıkça bunu daha iyi anlıyoruz.
Bütün bunlara rağmen böyle bir değişikliğe ihtiyacımız vardı, şimdi gerçekleşiyor. İnşallah bu gibi endişelerimiz de boşa çıkar. İnşallah bu yenilikler ülkemiz için hayırlı olur. Allah’a emanet olunuz.
NOT: S.S. (SINIRLI SORUMLU)TUZAĞI başlıklı yazıma yorum yazan Sayın Gürkan Beye ilgi ve yorumları için teşekkür ediyorum. 28 Yıldan bu yana Tarım Kredi Kooperatiflerine satış yapıyorum. Piyasaya çıktığından buyana S.S. kooperatiflere ve tarımsal üretici birliklerine de satış yapıyorum. Tarım Kredi Kooperatiflerinde hiç tahsilat sorunum olmadı, olanı da duymadım. Ancak S.S. kooperatifler ve üretici birlikleri için aynı şeyi söyleyemem. Firmanın avukatlarıyla birlikte tahsilat için zaman zaman çok uğraş veriyoruz. Bu vesileyle bunların yasa, yönetmelik ve tüzüklerini de birlikte inceliyoruz. Benim o yazıyı yazmaktaki amacım, mali açıdan bunların da tek çatı altında birleştirilmesi ve desteklenmesiyle ödeme sorunu olmayan, büyük projeleri de başarabilen, güçlü ve kurumsal yapılar haline geleceklerini ve ülke ekonomisine daha büyük katkı sağlayacaklarını anlatmaktır. Selamlar, saygılar.