Adalet eşitlik değil, herkesin ihtiyacı kadar olanı almasıdır. Bu söz daha çok gıda ihtiyacı için geçerlidir. Her sene, 14 Mayıs Dünya Çiftçiler günü olarak kutlanır. Dünya kaynakları insanlığın gıda ihtiyacını karşılamaya yeterli olmasına rağmen 800 milyonu aç, % 25 lere varan gıda israfı vardır. Dünya nereye gidiyor. Bir tarafta zenginlik, diğer tarafta fakirlik ve gıda dâhil birçok haktan mahrumiyet. Açlığı önlemenin yolu pek kolay olmasa da, 800 milyon obezin (1 obez fazladan 2 insan gıdası tüketir) tükettiği gıdayı 1/3 oranında azaltması bile açlığı önlenme de en etkili çözüm olur, diyebiliriz.
Dönelim çiftçiler gününe. Çiftçiler gününün, her sene kutlanan diğer günlerden (anneler, babalar, öğretmenler, çevre, sevgililer gibi) ne farkı var, yoksa olmalı mıdır, diye soralım.
Belirli ve özel kesimler adına kutlanan günler (anneler, babalar, öğretmenler, çevre, sevgili, israf, engelliler) muhataplarına neler veriyor, bu günleri her gün geçerli kılmak için ne yapılmalıdır?
Tüm bunlar önemle cevap bekleyen konular olsa da, cevaplanamadığı gibi, cevap bulsa da adına günler düzenlenen muhatapları nezdinde uygulanabilirliği ve bunların yansıması var mıdır?
Bunun gibi sosyal ihtiyaçlar doğrultusunda çıkarılan yasalar da muhatapları veya çevresine (kadınları ve çocukları koruma, gıdaya hakça erişim, dünya barışı ve sağlığı) ne kadar etkili oluyor?
Bu konuda ciddi istatistiklerin varlığı ya da günün ithaf edildiği kesimlerin korunmasına veya yüceltilmesine başarılı bir şekilde etkili oluyor mu?
Örnekleri çoğaltsak da tüm bunlar canlı herkesi ve her kesimi ilgilendirmektedir. İnsanlığın, sağlığın, medeniyetin, canlılığın, güzel ve doğru düşünmenin, paylaşmanın, hakka riayet etmenin ortamını hazırlamada yeterli olduğu söylenebilir veya iddia edilebilir mi?
Tüm bunlara cevap olarak dünya, doğa, insan, sağlık ve medeniyet ve bu başlıkları ilgilendiren pek çok direk-indirek konu için elzem olan tek şey zirai üretim ve çıktısı olan gıdadır.
Açıkça söylemek gerekir ki, tek dünya gerçeği ile, gıdanın temel kaynaklarından olan toprak ve su (hava ve iklim gibi) hiçbir canlı ve ülkenin tekelinde olamaz, olmamalıdır da.
Demek ki gıda kaynakları yetersiz değil, gıdanın dağılımında haksızlıklar var, ya da insanlığı maksatlı olarak aç bırakmaya yönelik politikalar uygulanıyor.
Gıdanın, en azından açları doyurmaya yönelik tedbirler içinde çiftçinin gıda arzında örgütlü olarak yer alması gerekir. Dünya nüfusunun % 43 ü (3.5 milyar) kırsal kesimde yaşıyor. Bu nüfusun çoğu kendi, bir kısmı da ticari amaçla üretim yapıyor olsa da, çiftçinin gıda arzında söz hakkı olmaması ilginç.
Zirai üretimde kaynaklarının kullanımı ve sonrasında gıda tüketiminde ciddi haksızlıklar var. Şairin dediği gibi, kaynak kullanımı veya tüketiminde, 1 kişiye dokuz, dokuz kişiye 1 pul anlayışı hâkim. Yeterli kaynağa rağmen gıdanın küresel anlamda birkaç büyük şirket ve devlet elinde olması doğru değil. En çok açlık çeken Afrika önemli derecede tarım alanlarının sahip olmakla birlikte kaynakların kendi halkı tarafından kullanılmasına izin verilmemesi nasıl izah edilir, sorulmalıdır.
Böyle bir durumda Çiftçi Günü’nün ne anlamı var. Gazze’de olduğu gibi, savaş dönemlerinde gıdanın öldürücü bir silah gibi kullanılması da ne demek. Gıdayı hem ürettirme, üretileni de silah gibi kullan. Tüm çiftçiler buna karşı çıkmalı, esas ambargo gıdayı silah gibi kullananlara karşı olmalıdır. Gıdadan adaletli bir şekilde faydalanma tüm İnsanın hakkı olmalı, zira toprak ve su dünyanın ortak malıdır.
Ülkem insanı gıda ve kaynaklarını kullanmada daha akıllı olmalı; israfa ise hiç yanaşmamalıdır.