“Senin derdin dert midir benim derdim yanında / Kimselerde görmedim böyle dert hayatımda” diyen şair, belli ki gözlerini dış dünyaya tamamen kapatmış.
Sanıyor ki dünyada kendisinden başka dertli insan yok.
Oysa dünyada dertsiz, sıkıntısız hiç bir kimseyi bulamazsınız.
Dünya, iki kapılı bir han. Bir kapıdan giriyoruz, ötekinden çıkıyoruz.
Dünyaya gelmek “bizim irademiz” değildir. Cinsiyetimizi seçmek de öyle. Ana-babamızı, kardeşlerimizin kim ya da kimler olacağının kararını da bizler vermiyoruz. “Takdir edilen her ne ise” şükretmek ve teslim olmaktan gayrı yapacağımız hiç bir şey yoktur. Bizler bunların neden tecelli ettiğini bilmek durumunda da değiliz.
Bileceğiz ki “Allah'ın takdiri” bizim kaderimizdir. Ve herkes kendi kaderini yaşayacaktır. Yaşadığı her ne olursa, haline “şükür” eden kazanacak, “şikâyet” edenler de kaybedenlerden olacaklardır. Çünkü her halimizle imtihandayız.
Dışarıdan bakınca imrendiğiniz insanlar olabilir, ya da vardır. Siz de o imrendiğiniz insanlar gibi mutlu, mesut, şaşaalı bir hayat yaşamak isteyebilirsiniz. Sanırsınız ki o imrendiğiniz insanların hiç sıkıntısı, derdi, tasası yoktur. O insanların derunî dünyalarına girdiğinizde, kim bilir neler çekiyorlar.
Hepimizin yakından bildiği rahmetlik Sakıp Sabancı, Türkiye'nin en zenginlerinden birisi idi. Birçok insan onun yerinde olmak istemiştir. Ancak onun da derdi vardı.
Sakıp Ağa engelli bir çocuk babasıydı. “Keşke malım, mülkün, servetim olmayaydı da evladım sağlıklı olaydı” demiştir.
Ne diyor Hz. Mevlana: Sanma ki dert sadece sende var/Sendeki derdi nimet sayanlar da var.
Allahu teâlâ biz kullarını her durumda imtihan etmektedir. Varlıkla-yoklukla, hastalıkla-sağlıkla sınandığımızı aklımızdan çıkarmamalıyız.
Bir ayette şöyle buyurulmaktadır:
“Allah, kullarına zulüm etmez, haksızlık etmez. Onlar, kendilerini azaba, acılara sürükleyen bozuk düşünceleri, çirkin işleri ile kendilerine zulüm ve işkence ediyorlar.” (Nahl, 33)
Tedavi maksadıyla sıklıkla hastaneye gidiyorum. Kimi zaman diğer hastaları gördüğümde kendi halime şükrediyorum. Kimi zaman da diğer hastalar beni gördüklerinde onlar da kendi hallerine şükrediyorlar. Yani her zaman her şeyin daha iyisi de, daha kötüsü de vardır. O halde demek ki bulunduğumuz her duruma rıza göstermekten başka yapacak hiç bir şey yoktur.
Sabır abidesi Eyüp Peygamberin kıssasını bilmeyen yoktur.
Vücudundaki yaralar kurtlanmış, o halde bile sabır göstermiş ve haline şükretmeye devam etmiştir.
Peygamberler Allah'ın en sevdiği kulları olmasına rağmen, onlar da imtihana tabii tutulmuşlardır.
Peygamberler bile imtihan oluyorsa, bizler olmayacak mıyız?
Allah'ın tüm kullarına sağlık, mutluluk, esenlikler diliyorum.
Diliyorum ki; Rabbim kaldırabileceğimiz imtihanlara tabii tutsun.
İki kapılı hanın kapısından nasıl girmişsek, o şekilde çıkmak nasip olsun inşallah.
Tertemiz...