Geçtiğimiz gün tarihteki ilk çocuk bayramı kutlandı. Eskiden daha bir coşkuyla, bayramın heyecanını yaşayan çocuklar, artık şimdilerde okul bahçelerinde kendi anne ve babalarına gösteriler yapmakla yetiniyorlar. Her okul emek vererek güzel çalışmalar da ortaya çıkarmışlar. Bir tanesine katılma şansım oldu. Orada gördüğüm en güzel çalışmalardan biri çevre duyarlılığını artırmak ve atık malzemeleri değerlendirme bilincinin çocuklarda oluşturulması için yapılan çalışmaydı.
Değerli okurlar burada çocukların yaptıkları kutlamaları anlatacak değiliz tabiki… Çalışma hayatının içinde yer almak zorunda olan çocukları konuşacağız.
Dünyadaki ekonomik yapılanmanın, dünyadaki sınıfsal konunun farklılıklar getirdiği bir gerçek. Bedelini yine çocuklar ödüyor. Eşitsizlik dediğimiz zaman, zengin ve fakir diyoruz, halbuki aradan çok sular geçti. Artık kadınlar aktif üretim hayatına katılıyor. Zengini de fakiri de çocuğunu evde bırakıyor. Ben her zaman şunu savunuyorum, sabah kahvaltıyı birlikte yapamayacaksanız, iyi geceler diyemeyecekseniz, masal anlatamayacak ya da dua okuyamayacaksanız, akşam yarım saat konuşmayacaksanız çocuk doğurmayın diyorum. Kadın çok para kazanıyor çocuğuna istediğini alıyor ama yanında yok. Sonuç problemli çocuk…
Türkiye'de 2 milyonun üzerinde çocuk işçi bulunuyor. Bunlara tarım işçileri dahil değil. Mevsimlik işçilik yapan aileler içinde çocuklar da var. Okul yok, tarlada oynamaya gitmiyorlar. Bütün gün çektiği çilenin karşılığı bile olamayacak ücretler için çalışıyorlar.
Türkiye’de on dört yaşını doldurmuş ve zorunlu ilköğretim çağını tamamlamış olan çocuklar; bedensel, zihinsel, sosyal ve ahlaki gelişmelerine ve eğitime devam edenlerin okullarına devamına engel olmayacak hafif işlerde çalıştırılabilmektedir.
TÜİK çocuk işgücü istatistiklerine göre ev işleri, hane halkı fertleri tarafından kendi evlerinde gerçekleştirilen ve ekonomik faaliyet tanımının dışında kalan faaliyetlerdir. Bu faaliyetler, hane halkı fertleri tarafından (çocuklar da dâhil olmak üzere) ücretsiz olarak gerçekleştirilen evle ilgili işleri kapsamaktadır. Hane halkı için alışveriş yapma, yemek pişirme, çamaşır yıkama, ütü yapma, küçük kardeşlere veya hanede bulunan hasta fertlere bakma, evi temizleme, hanede bulunan eşyaları onarma vb. faaliyetler bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Çocuklar iyi eğitim alsın, gelecekte kendi ayakları üzerinde dursun derken, çalışmak zorunda bırakılan ya da zorunda olan çocukların durumu hiç iç açıcı değil. Küçük bedenlerinin kaldıramayacağı işleri yapan çocuklar ne yazık ki bu çalışmanın karşılığında küçük ücretler almaktadır. Dünyadaki ekonomik yapılanmanın bedelini çocuklar ödüyor. Yalnızca ülkemizdeki değil, dünyadaki bütün çocuklar için aynı durum geçerli. Geleceğin teminatı olarak görülen çocukların artık hak ettikleri yaşamda olmaları, beslenmelerinden eğitimlerine kadar en iyi imkanların oluşturulması için ailelerin ve devletin doğru adımları atması gerekiyor.
Çalışan çocukların durumunu her yönden incelemeye ve değerlendirmeye çalıştığımızda sektörel olarak da bakmak lazım. Fakat, bunu burada detaylandıramayacağımıza göre tarım işçisi ailelerin göç yolunda büyüttüğü ve tarlalarda çalıştırdığı çocuklar…
Sanayide küçük ölçekli işletmelerde el altında ve kayıt dışı çalıştırılan çocuklar…
Sokaklarda küçük işlerde çalıştırılan çocuklar… vs.vs. Velhasıl çocukları her yerde görebilirsiniz. Önemli olan çocuklara hak ettikleri yaşamı sağlamak.