Kudüs’ün hangi bölgesine hangi yönüne doğru giderseniz gidin kendinizden geçiyorsunuz. Bu topraklar tek kelime ile bir zaman tüneli. Yalnız Kudüs’e gitmek için çırpınan yüreklere tek bir şey söyleyeceğim ne olur siz siz olun buraya gelmeden önce dini ve tarih bilgilerinizi yenileyin. Kudüs’ü çok okuyun. Kudüs’ü tanıyın ve ondan sonra bu topraklara gelin…
ŞEHRİN SEKİZ ANA GİRİŞİ VAR
Kudüs’e 8 ana kapıdan giriş yapılabiliyor. Kubbet'üs Sahra'ya yakın olan kapının adı Golden Gate yani Altın Kapı. Bu kapı kapalıdır. Bunun nedeni ise Mahşer Günü, Mesih'in bu kapıdan içeri gireceği inancıdır ve o güne kadar kapı kapalı tutuluyor.
Hristiyanlar için kutsal sayılan; Konstantin tarafından yaptırılan Yeniden Diriliş Kilisesi- Holy Sepulcher-Kıpti Kilisesi, Ermeni Kilisesi, Benediktin Papazlar Kilisesi, Saint Georges Ortodoks Kilisesi, Apostolik Nons Sarayı, içinde her mezhepten kilise barındıran kiliseler yabancılar tarafından çok büyük ilgi görüyor. Brezilya'dan gelen siyahi Meryem ve Japonya'dan gelen çekik gözlü Meryem için bu ülkelerden akın akın insanlar geliyor. Özellikle Brezilya bayraklı ve brezilya bayrağının renklerini ve simgesini taşıyan tişörtleri giyen kafileler ilk gün çok dikkatimi çekmişti. Hz. İsa'nın kanıyla sulandığına inanılan Golgotha Taşını görebileceğiniz kilise yine öylesine büyük ilgi görüyor ki içeriye girmek ve burayı görüntülemek için oldukça mücadele verdik.
MUALLAK TAŞI
“Kudüs’teki mübarek taş” olarak bilinen Muallak Taşı, hem Müslümanlar hem de Yahudiler için önemli. “Hacer-i Muallak” olarak da bilinen bu taş, anlam olarak asılı duran taş anlamına geliyor. İnanış gereği Hz. Muhammed’in Miraç yapmaya çıktığında ayak bastığı ve hala üzerinde ayak izinin bulunduğu bu taş bu sebepten ötürü kutsal sayılıyor. Günümüzde bu taş Kubbet’üs Sahra’nın iç kısmında camiye girdikten sonra da bir kat altta bulunuyor. Tek bir köşesinden destek alarak duran bu taş; 18 metrelik genişliğe ulaşabilmekte. Yüksekliği de 1,5 metre ve bulunduğu alanda kendisine aşağıdan bakıldığında sanki havada asılı duruyormuş gibi gözüküyor.
Müslümanların yanında Yahudiler için de kutsal olan bu taş; onların arasında “başlangıç kayası” olarak adlandırılıyormuş. Onlara göre, Kudüs mabedinin merkezi bu kayayı çevreleyen bina imiş. Mesih’in dünyaya indiği süreçte insanları bu kayanın üzerine çıkarak yönlendireceği inancına sahipler.
MUALLAK TAŞI İLE İLGİLİ RİVAYETLER
Muallak taşıyla alakalı dinler arasında söylenti olarak dönen bir kaç rivayet bize şöyle aktarılıyordu.
1) Müslümanlar; Hazreti İbrahim’in oğlu olan İsmail’i bu taşın üzerine yatırarak kurban etmeye çalıştığına inanırlar.
2) Hazreti Süleyman’ın asasını bu taşa dayayarak hayatını kaybettiği, kendisiyle uğraşan cinlerin ise öldüğünü bu sebepten ötürü fark etmedikleri söylenmekte. Durum böyle olunca, bir süre sonra bir kurt asayı ısırmaya çalıştığında asa kırılıp Hz. Süleyman yere düşünce öldüğü anlaşılır ve hepsi bir anda kaçışmaya başlarlar. Bu kaçış esnasında da kayayı tam yerine koymadıklarından muallak taşının havada kaldığı iddia edilir.
3) Miraç gecesi olduğunda, Hz. Muhammed’in (SAV) göğe yükseldiği esnada bu taşın da kendisiyle beraber göğe doğru kalkmaya başladığı ancak o an Hz. Muhammed’in kendisine “Dur” dediği ve taşın da Muhammed (SAV) ’in lafıyla, havaya kalkmasına vesile olan kudret arasında kaldığı söylenmekte. Taşın isminin “Muallak taşı” olmasının sebebi de budur. Kayanın daha sonrasında yerine düştüğü ve bu alana da altın kubbeli caminin inşa edildiği söylenmekte.
4) Ortaçağ döneminde Yahudiler ve Araplar arasında taşla alakalı yerinden oynayıp havaya kalktığına dair yaygın inanışlar bulunmakta imiş. O dönemde Kadı Mucirettin isimli bir şahıs bir kitap yazmış ve bu kitabında Kudüslü bir Arap kişinin taşı havaya kaldırabildiğinden bahsetmiş. Sonrasında Samuel ebn Davud isimli bir gezgin de 1641 yıllarında kaleme aldığı yazısında taşın sıklıkla havaya kalktığını ve halkın bu görüntüden(özellikle hamile kadınların) çok korktuğunu dile getirmiş.
5) Hz. Muhammed (SAV)’ in yanına bineği Burak’la gelen Cebrail’in, daha sonra ortamdan ayrılınca aynı binekle Mescid-i Aksa’ya gittiği ve Burak’ı da bu taşa bağladığı da söyleniyor.
DÜNYANIN DİBİ: LUT GÖLÜ
Yarısı İsrail, yarısı Ürdün sınırında kaldığından iki ülke için de en çok turist çeken yerlerden biri olan deniz seviyesinin 400 metre altındaki Lut Gölü, suyundaki yararlı mineraller nedeniyle, çevresindeki Otel-Spa ve çeşitli konaklama tesisleri ile yılın her ayı dolu oluyormuş. Sıfır noktasından 400 metre aşağıya doğru inerken nereye gidiyoruz diye merak içerisinde idik. Yine göldeki mineraller ile bölgedeki volkanik çamurdan elde edilen kozmetik ürünlerin fabrika satış mağazaları da bu bölgede bulunuyor.
Aynı zamanda Dünya’nın en tuzlu üçüncü gölü olması nedeniyle de suyun üzerinde insanlar neredeyse hiç kıpırdamadan bel hizasının biraz üzerinde bir yere kadar batmadan suda duruyorlardı. Göle Lut Gölü isminin verilmesinin nedeni ise; Hz. Lut’un peygamber olarak gönderildiği Lut Kavmi’nin yaşadığı Sodom ve Gomore şehirlerinin, bu gölün altında kaldığına dair olan inanç. Kuran’-ı Kerim’de Araf ve Hicr Sureleri’nde bu konu hakkında şu ayetler yer almakta;
Hani Lut da kavmine şöyle demişti: “Sizden önce alemlerden hiç kimsenin yapmadığı hayasız-çirkinliği mi yapıyorsunuz? “Gerçekten siz kadınları bırakıp şehvetle erkeklere yaklaşıyorsunuz. Doğrusu siz, ölçüyü aşan (azgın) bir kavimsiniz.”… Ve onların üzerine bir (azab) sağanağı yağdırdık. Suçlu-günahkarların uğradıkları sona bir bak işte. (Araf Suresi, 80-84)
Anında (yurtlarının) üstünü altına çevirdik ve üzerlerine balçıktan pişirilmiş taş yağdırdık. Elbette bunda ‘derin bir kavrayışa sahip olanlar’ için gerçekten ayetler vardır. O (şehir de) gerçekten bir yol üstünde (hala) durmaktadır. Elbette, bunda iman edenler için gerçekten ayetler vardır. (Hicr Suresi, 74-77)
Bu şehirlerin sular altında kaldığı ile ilgili tam olarak netleşmiş veriler yok. Ancak Kuran-ı Kerim’de yazılanlardan ve tarih bilgilerinden yola çıkılarak bölgede yer alan volkanik kalıntılar, deprem izleri, çoraklaşmış toprak ve kraterlerin oluşumu gibi birçok detay incelenmiş ve şehrin bu gölün altında yer aldığına kanaat getirilmiş.