Dünyanın en akıllı insanları hangi millettendir diye bir soru yöneltsek hiç kuşkusuz çoğumuz Japonlar diyecektir. Japonların kendi kültürel değerlerine sahip çıkarak kalkınmalarını her zaman takdir etmişimdir. Bu duygularla daha önce “Ah Birde Müslüman Olsalar” başlığı altında bir yazı yazmıştım.
Bir milleti güçlü yapan temel özelliklerin başında o milletin örflerine sıkı sıkıya bağlılığı gelmektedir. Kendi örf ve ananelerine sıkı sıkıya bağlı milletler zor şartlar altında olsa bile bir çıkış yolu bularak her zaman başarılı olmuşlardır.
İngiltere merkezli “Vouchercloud Sitesi” tarafından yayınlanan "Dünyanın En Akıllı Milletleri” sıralamasının başında Japonlar yer almaktadır.
İlk beş sırayı Japonya’nın ardından İsviçre, Çin, ABD ve Hollanda almaktadır. Türkiye’yi mutlaka merak etmişsinizdir. Seçmede yer alan kriterlerin hiç birinde Türkiye ilk 25 içinde yer almamaktadır.
Bu sitenin güvenirliği nedir orasını bilemem; ancak, böyle bir sıralamayı paylaşmışlar. Aslında ben işin bu tarafında değil, gerçek akıllının kim olduğu tarafındayım.
Yazımda Japonlarla ilgili ”Takdir etmekle birlikte yalan yok çok da kızıyorum; niye kızıyorum; “dünyanın en zeki, çalışkan, araştırıcı insanları olmalarına rağmen İslam’ı öğrenip Müslüman olmamalarına” diye duygularımı dile getirmiştim.
Bir insan ne kadar zeki olursa olsun Allah(cc)’ın verdiği akılla Allah(cc) ve Resulü Muhammed(sav)’i bulamıyor ve inanamıyorsa o insan akıllı değildir.
-Bir insanın en büyük buluşları bulması, uzaya çıkması öldükten sonra neye yarar ki?
-Ben size söyleyeyim hiçbir işe yaramazzzz!
Müslüman olursa insanlık için yaptığı tüm hayırlı işler öldükten sonrada sevap olarak kişiye gider; ya değilse boş!
Şu kesin ve net olup evelemeye gevelemeye hele hele bazı hoca kılıklı adamlar gibi kıvırmaya hiç gerek yok; “Müslüman olarak ölemeyen herkesin sonu ebedi cehennemdir!”
Yine daha önce yazdığım “Akıllı Kim?” yazımdan bazı bölümleri paylaşıp akıllının kim olduğunu açıklamaya çalışacağım.
İnsanlar, Allah(cc)’ın verdiği aklı Allah(cc)’ın istekleri doğrultusunda kullanması gerekirken tam tersi nefsin arzularını yerine getirmek için kullanmaktadırlar.
İşte bu akıl, nefsin kontrolüne girmiş akıldır. Aklını kullanan insan, Allah(cc)’ı tanır, Hz. Muhammed(sav)’in getirdiklerine inanır ve inandığı gibi yaşamaya çalışır.
Yüce Rabb’imiz “Onlar sağır, dilsiz ve kördürler, zira akletmezler” buyurmaktadır. Kur'an-ı Kerim’in bir çok ayetinde akıl ve akletmeyle ilgili açıklamalar yer almaktadır.
Allah(cc)'ın varlığına, birliğine, Hz. Muhammed(sav)’in peygamberliğine delâlet eden binlerce hadiseye şahitlik eden birçok insan akıl edemediklerinden iman edememiş ve imansız olarak öbür dünyaya göçüp gitmişlerdir.
-Ebu Cehil, Ebu Lehep ve diğerleri gerçeği görmüyorlar mıydı?
Görüyorlardı; akıllarını nefsin tapusuna verdikleri için gerçeği görmek istemediler!
-O nefsi emmare yok mu o nefsi emmare!
-Allah(cc) korusun! Yakayı bir kaptırdın mı adamı ebedi cehenneme kadar götürür,
Peygamber Efendimiz(sav); ”Akıllı, nefsini kontrol altına alıp ölümünden sonraki ebedi hayat için hazırlanan kimsedir” buyurarak akıllı insanın nasıl hareket etmesi gerektiğini buyurmaktadır.
Nefsin arzusuna uymayan ölümden sonraki hayatını düşünerek hareket eden İNSAN AKILLIDIR.
Yukarıdaki açıklamalardan sonra gelin hep beraber düşünelim. Başta kendimiz olmak üzere dünya insanı ne kadar akıllı ne kadar akılsız!
Maalesef dünya insanının kahir ekseriyeti gerçek akıldan uzak ziyandadır. Buna kendini Müslüman tanımlayıp da Müslümanlığın gerekliliğini yerine getirmeyenlerde dahildir.
Zannetmeyin ki dünyada hem devlet hem de halk olarak Müslüman tanımlanan devlet ve halklar Müslümanlıktan oldukça uzaklar. Buna bizim ülkemizde dahil! Uzak olmasalardı bugün bu emperyalistlerin oyuncağı olmazlar; bu kadar Müslüman kanı akmazdı!
Hiç kimse merak etmesin; hepimiz Yüce Yaradan’a bunun hesabını vereceğiz; tabi, verebilirsek!
Müslüman kardeşim biraz akılımızı başımıza alalım! Dünyaya bir bakınız; Yahudi, Hıristiyan, Budist ve Ateisti hepsi top yekun İslam’ın ve Müslümanların düşmanı!
Batının teknolojik gelişmişliğini İslam ülkeleri ile kıyaslayarak İslam’ı ve Müslümanlığı sorgulama gafletine düşmeyiniz!
Kendini Müslüman tanımlayıp da her olumsuz olayın sonuçlarında İslam’ı sorgulayan ahmaklar önce ne kadar Müslüman olduğunuzu sorgulayınız!
Bu işin hafife alınacak bir tarafı yok!
-Akıllı olun akıllı!