TARİHE YOLCULUK (57)
- Nasreddin Hoca, hukukçu ve kadı kimliğinin yanı sıra Akşehir’in manevî mimarları arasında nükteleriyle ve hazır cevap vermesiyle halk arasında yaşayan ve yaşatılması gereken önemli bir şahsiyettir.
Akşehir’e yolculuk yapıyorsanız biliniz ki “dünyanın ortasına” doğru bir yolculuğa çıktığınızı peşinen kabul ediyorsunuz demektir.
Bunu ben değil;
İnsanı düşündüren nükteleriyle asırlardan beri halk arasında yaşayan, ölümünden sonra da ahali arasında fıkra ve hikâyeleri dilden dile anlatılarak Türk-İslâm dünyasında yaşatılan bir şahsiyet olan gülmece ustası Nasreddin Hoca söylüyor.
Adamın biri Molla Nasreddin’e geliyor ve soruyor:
-Hoca dünyanın ortası neresidir?
Hoca hiç istifini bozmadan hemen cevap veriyor:
-Ayağımın bastığı yerdir.
Adam bu cevap karşısında biraz afalladıktan sonra konuşur…
-Hoca hiç öyle şey olur mu? Ayağının bastığı yerin dünyanın ortası olduğunu nereden bileceksin, der. Hoca hiç çekinmeden cevabı yapıştırır…
-İnanmıyorsan gel ölçde bak.
***
Bu ancak zeki ve parlak bir zekâya sahip olan birisinin verebileceği bir cevaptır.
Kadı olması dolayısıyla devrin en iyi hocalarından eğitim alan ve çevresi ile halkı sosyal, kültürel ve dini açıdan çok iyi tanıyan Nasreddin Hoca, hiçbir sualin altında kalmayarak hazır cevaplığıyla da ün yapmış bir İslâm hukukçusudur aynı zamanda.
“Nasreddin Hoca kimdir?” sorusunun cevabını verirken, Molla Nasreddin’in doğduğu yer, muhit ve okuduğu tekke, zaviye ve medreseler ile kimden ve hangi âlimlerden ilim sahibi olduğunu da iyi bilmek gerekir.
Nasreddin Hoca, XIII. asırda yaşamış ve o dönemde kendisinin içerisinde bulunduğu hadiseleri, gergin ve sıcak konuları içerisine mizah katarak yumuşatmasını bilen keskin bir zekâ ile tatlı bir dile sahip bir halk adamıdır.
Nasreddin Hoca, büyük âlimler gibi yaşamasını, bilgisini, varlığını cömertçe başkalarına sunan bir kadı ve hukukçu olarak da doğruya ulaşmak isteyenlere umut kapısı olmuştur. Umut kapısıyla birlikte aynı zaman da muhtaç kimselere ihtiyaç kapısı da olmuştur. O aynı zamanda ince, keskin zekâsı ile olayların dozunu kaçıranlara öyle ince bir ayar çekmiş ki, edip, edeceğine bin pişman etmiştir, şu bilinen kazan hikâyesinde olduğu gibi. Akşehir Tarihi’ni yeniden ele alıp yazacağı sırada Akşehir Belediye reisinin makam odasında vefat eden tarihçi İbrahim Hakkı Konyalı, Nasreddin Hoca’yı şöyle tanımlıyor: “O her Türk’ün övünçle, gururla sahiplendiği bir filozoftur.”
Molla Nasreddin’e sadece kendi doğduğu yer, dolaştığı şehirler ile yaşayıp vefat ettiği Akşehir de değil, bütün Türk dünyasında tanınmış, fıkra ve hikâyeleri okunup, söylenmiş ve sahiplenilmiştir.
YARIN: Nasreddin Hoca’nın yaşadığı muhit ve hayatı.