Ülkemizde en çok tartışılan konuların başlarında KPSS gelir. Çok zor olduğundan, soruların son derece saçma olduğundan, insanların kabiliyetlerini yeteri kadar ölçmediğinden bahsedilir.
KPSS hakkında her yıl onca şey söylenir; ancak binlerce öğrenci eli mahkum bu sınava hazırlanır. Hatta bazıları 2-3 yıl gibi çok uzun zamanlar boyunca bu sınavlara hazırlanırlar. Maalesef ülkemizde birçok ebeveyn de çocuklarına “Yavrum devlete sırtını daya da gerisi kolay” diyerek çeşitli telkin ve öğütlerde bulunurlar.
Artık, kültümüzün de ayrılmaz bir parçası olan KPSS, tüm gençlerin sırtına dayanır. Peki, dünyada ne oluyor, diğer dünya gençleri neler ile meşgul oluyor? İşin doğrusu dünyada tam olarak gençlerin devlet kademelerine nasıl yerleştirildiğini bilmiyorum. Ancak geçenlerde bir akademisyenden duymuş olduğum önemli bir ayrıntıyı sizler ile paylaşmak istiyorum.
Hocamız, yakında zamanda İsrail’de bulunduklarını ve orada komünist Yahudi bir genç ile görüştüklerini anlatırken, gencin kendisine şu cümleyi söylediğini belirtti. “Bizde herkes, dünyayı yönetecekmiş gibi çalışır, ona göre hazırlanır. Bazılarımız, dünyayı yönetir, diğerleri ise şirketleri yönetir.”
Mefküresi dünyayı yönetmek olan kişi, dünyayı yönetemese bile, şirketleri yönetir. Biz de ise en büyük idealiniz KPSS’yi kazanmaksa ve KPSS’yi kazanamasanız herhangi bir yerde şirket yöneticisi olamazsınız. Asgari ücretle çalışan milyonlarca insandan birisi olursunuz. Sonra da beyin bedava diyerek, ortalıklarda dolanır durursunuz. Bir amacı gerçekleştirebilmek için önce hayal edip rüyasını görmek gerekir. Amacımız, rüyalarımıza kadar girsin ki o rüyalarımızın hayallerimizin peşine düşelim.
Ufkumuzu genişletmedikçe, üç kıta, yedi denizi bizim bilmedikçe, akan Müslüman kanın hesabı, yarın benden sorulacak deyip o şuurla yaşamadıkça, o azimle çalışmadıkça yine başkalarının belirlediği gündemde boğulmaya mahkumuz.