Güz mevsimin yaklaşmaya başladığı günlerdi. Konya’nın en güzel ve havadar semtlerinden olan oğlumun kira ile oturduğu Dutlukırı yakınlarındaki evinin bahçesine hava almak için çıkmıştım ki hatıralar bir bir dizilip film şeridi gibi gözümün önünde canlanıverdi.
Meram’da Dutlukırı, Dutlusuyu, Kırbağları, diye asırlardır anılan bu yer acaba nasıl bir yerdi şimdi nasıl oldu, neler yapıldı bu meşhur yerin kıymeti nasıl bilinmedi. Kimler geçmişinden nedamet duydu kimler buraları Konyalının deyimi ile bir avuç üzüme sattı…
Neden dutlu kırı? Aklıma Konya’nın “yirlisi” hem de bu yörenin Durunday’ın çocuğu olan, Hüseyin Üzülmez geliverdi. Hafızası kuvvetlidir Üzülmez’in. Sordum ona “Neden Dutlukırı?” diye. “İsmail abi çok teşekkür ederim, Konya’nın geçmişini kaleme aldığın bu işlere kafa yorduğun için” dedi ve ekledi: “Burasının Dutlukırı olmasının sebebi 1940’lı yıllardan evvel burada ipekböcekçiliği yapılırmış, dut ağaçları bol imiş. Ben hayal meyal hatırlıyorum. Bugünkü 80 Binde Devri Alem parkının ve ordu çeşmesinin olduğu yerler ta gençlik okuluna kadar bizim arazimizdi. Burada bol dut ağaçları vardı. Kır bağları 1950 sonrası oldu. Şimdi Orduçeşmesi’nin olduğu yerden 500 metre kadar güneyde bir büyük söğüt ağacı vardı. Burada Yorgancı, Durunday, Pirasan ve Çalıklı köylerinin koyunları çoban tarafından güdülür bu söğüdün altında yatır, öğleye doğru Pirasan’a sağıma gelirdi kadınlar. İkindiye kadar burada koyunlar sağılırdı sonra kırlara doğru çoban otlatmaya götürülürdü…
Kırbağları… Konya Antalya yolu ile Meram arasında Konya’dan Hatıp’a giden ana cadde ile Krom-Mağnezit Fabrikası hatta meşhur Loras Dağı Eberdes Yaylası eteklerinde Konya’nın su havzasının bol olduğu bir yer bahsedeceğimiz mevkii. Bundan 55-60 yıl hatta daha yaklaştırırsak 40 öncesine kadar çok atıl, kenarda, verimsiz bir kırsal olarak adlandırılan öyle arazisine bağlarına çok değer verilmeyen bir yerdi. Aslında bu Kırbağları’ndaki binbir çeşit değişik tatları ile ağızların suyunu akıtan üzümler, tatlı bademler, kayısılarla süslü olan bağlarda güz mevsimlerinde bağ bozumunda buraların tadına doyum olmazdı. Karahüyük Pirhasan, Lalebahçe, Çalıklı, Durunday köylerinin hak sahibi oldukları Kırbağları. Bugünkü Hazbahçe ve Konya’nın düğün organizasyonu ve yemeklerin verildiği diğer yerlerinden olan Karahüyük göbeği yeni Antalya yolu kuzeyini takiben Krom’a kadar bu boşluk 1950’li yıllarda Konya’nın çöplüğü, yani en değersiz yeri idi.
Buranın daha kuzeyinde bulunan bir Meram vardı ki adı dillere destan, dünyaca namlı idi. Bu boşluk diye tanımladığımız yerlerden önce çöplük kaldırılıp Aslım’a taşındı. Sonra buralara askeriye talip oldu. Değersiz bir paraya buraları orduya mal etmek istediler. Yörenin muhtarları bu tehlikeyi görüp köylülerin parsel parsel ekip diktiği ama tapusu olmayan bu yerleri köylüye dağıtmak için uğraş verdiler. Ancak eski adamların muhtarların anlatımlarına göre köylüler kendi aralarında anlaşma sağlayamadılar. Bu karışıklıktan karlı çıkan askeriye oldu ve buraları ucuza kapatıp askeri binaları ve talim yerlerini konduruverdi. Askeriye buraların dönümünü bir rivayete göre 5 liraya diğer rivayete göre ise 5 bin liraya almak için köylülerle ve hazineyle pazarlık etmiş. Durundaylı Üzülmezler’in Hasan Efendi (Hüseyin Üzülmez’in babası) “Bu paraya toprak mı verilir, yapmayın ben bile alırım, bedavaya veriyorsunuz bunun vebalini ödeyemezsiniz çoluk çocuğunuz size intizar eder çok kısa zamanda nedamet duyarsınız” diye olanca gücü ile çabalamasına rağmen söz geçirememiş ve elden çıkmış onca dönüm arazi.
Bu olayı bana 1978’de anlatan Lalebahçe’de uzun yıllar muhtarlık yapmış olan İban’ın Ömer namıyla bilinen merhum Ömer amca idi. Sözlerinin sonunu şöyle bağlardı “Üzülmezler’in Hasan’ın dediği erken çıktı İsmail efendi topraklarımız heba oldu”
Bu çöplüğün Karahüyük göbeğinden bugünkü Atiker petrole kadar olan kısmın batı tarafındaki yerleşim yerlerinin eski günlerine ait bazı bilgiler aktarmak isterim. Bugün Harrmancık mahallesindeki yol üzerinde bulunan caminin karşısında kurulan Harmancık pazarının olduğu yere kum çukuru denirdi 1970’li yıllarda buradan çıkarılan kumları kamyonlar inşaatlara taşırdı. Buradan o yıllarda vasıta geçmesi bir hayli güçtü. Zaten Meram çayının taşması ile oluşan bu yolların tarlaların sellere teslim olması dolayısı ile yöreye Selbasan Mevkii denirdi. Lalebahçe karakolundan ayrılan ve Krom’a giden yol üzerindeki büyük Selbasan Köprüsü civarındaki şimdi evlerle dolu olan tarlalarda ekilen ekinler ve bostanlar bol ve lezzetli verimi ile meşhurdu. Çünkü dağlardaki davar sığır sürülerinin bıraktığı dışkılı gübreler sel suları ile buralara taşınır burada biriken gübreler tarlalar yayılırdı. Onun için Konya’nın en iyi divlekleri (kavun) burada yetişir. Hatunsaray divleği Selbasan divleği diye Konya halkının damak lezzetine sunulurdu.
Lalebahçe’den Krom’a doğru giderken üç yol başı var: Karahüyük Meram yolunun kesiştiği yer. Buradan yukarı gitmeyi oralardan arazi almayı benimsemezdi insanlar, askeriye mevkisi diye. Kendi yaşadığım bir olayı anlatayım… Karahüyük ırmağı vardı Orduçeşmesi’ne yakın. Meram çayından su taşıyan en son ırmaktı bu. Ta derenin altından bağlanıp Tavusbaba ve Dörtokka’dan isale edilen en uzun ırmaklardan biriydi. Bu ırmağın dibinde 1800 metre bir tarlası olan arkadaşım “İsmail gel şu tarlayı al sonra bana dua edersin, değeri fazla ama sen 1500 lira ver” dediğinde. Ben alım gücüm olduğu halde, “Arkadaşım buralar askeriyeye yakın hatta içi sayılır ben buraya nasıl ev yaptırayım almam” demiştim. Şimdi bu dediğim yerlere Olcay orman fidanlığı civarı da dâhil metresi 1000 liradan aşağı arazi yok. Ayrıca Krom’un alt kısımlarında atış poligonuna yakın yerlerde Anasultan Mezarlığı civarlarında Seksen Binde Devri Alem Parkı yakınlarında sarrafların evleri büyük okullar ve büyükşehir belediyesinin otobüs tevzi yerleri bu kısma değer üstüne değer kattı. Şimdi askeriyenin kısmen kalkması ile Krom Fabrikası yanında eğlence parkları ağaçlandırma sahaları buralara ayrı bir güzellik ayrı bir cazibe getirdi. Bazı şeylerin değeri sonradan biliniyor deyip eski defterleri kapatalım. Sevgi ile ve geçmişe özlemle kalınız.