Günümüzde yani tamamen paraya, makama, güce eğilen ve Allah korusun bunlara dua etmeye başlayan insanlar topluluğu olma yolunda hızla ilerlerken en büyük eksikliklerimizin başında da empati yapma, yani kendimize yapılmasını istemediğimiz şeyleri başkalarına yapmayı mubah sayan insanlar oluyoruz.
Dün bir dostumuzun anlattıklarına o kadar üzüldüm ve o kadar kızdım ki anlatamam. Bugüne kadar hiç karşılaşmadığımız çay çorba içmediğimiz bizi sadece yazılarımızdan takip eden bir abimiz yaşadıklarını, gördüklerini anlatırken empati yapmaya çalıştım.
Okurumuz şöyle diyordu, hani pazartesi günü çok yağmur yağmış yollar caddeler göl olmuştu ya. İşte o gün eski stadyumun arkasında Tarım İl Müdürlüğünün bulunduğu kavşakta 9 nolu hattın yani 42 DGL 38 plakalı belediye otobüsünün sürücüsü arkadaş sadece direksiyon başında ilerlemeye kenetlenir. Ve saat 12.45 sularında kaldırımdaki bir bayanı öyle bir ıslatır ki, öyle bir çamura bular ki abimizin dediğine göre, “Bir kadını bu kadar ıslat deseniz inan beceremezsiniz” diyordu. Bu duruma üzülen duyarlı abimiz bu durumu belediyeye şikayete kadar götürmüş. Şikayet etmiş. Ama yine de burada yapanın yanına kar kaldığına inanmış olacak ki üzüntüsü bizimle de paylaşıyordu.
Ne diyelim. Allah hepimizi ıslah etsin.
SELÇUKLU MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜNE TEŞEKKÜR EDERİM
Üzülerek de olsa bir abimizin uyarısı ile Mehmet İbrahim Hekimoğlu Meslek ve Teknik Anadolu Lisesinin C bloğundaki erkekler tuvaletlerinin kapıların durumunun çok kötü olduğunu bu kapıların bir kısmının dahi olmadığını yazmıştık.
Yazımızın çıktığı gün Selçuklu İlçe Milli Eğitim Müdürümüz aradı. Hem teşekkür ediyor hem de sitemlerini iletiyordu. Teşekkür ediyordu, “Böyle bir durumu hatırlatıp düzeltilmesini sağladığımız için”, sitem ediyordu “Niye yazdınız, yazmayıp bize söyleseydiniz biz yine düzeltirdik” diyordu. Müdür Bey kendi açısından haklı idi. Biz durumu o okulun müdürüne ya da yetkililere iletsek düzeltilebilirdi.
Ama o zaman biz bu durumu gelip bize aktaran okurumuza ne derdik?
Yani biz gazetecilerin görevi yazarak çizerek ya da konuşarak vatandaşın sesi kulağı gözü olabilmektir. Kendimiz çalar kendimiz oynarsak basın görevcini yapmamış oluruz. Hem iyiyi yazacağız iyiliklere vesile olacağız, kötüyü kırmadan dökmeden iftira etmeden dile getirip diğer yerlerde aynı kötülerin yaşanmamasını sağlayacağız inşallah.
Neyse Müdür Bey ile bu durumları da konuştuktan sonra Sayın Müdürümüz yazı üzerine okula gittiğini durumu gördüğünü, yazılanların doğru olduğunu, gerekli işlemlerin başlatıldığını kapıların derhal yapılmaya başlandığını söyledi.
Sonra konu ile ilgili ihmalleri görülenler hakkında da soruşturma başlatıldığını belirtiyordu.
Başta Müdür Bey olmak üzere eğitim camiasının yük akı yetkililerine huzurlarınızda teşekkür ediyor saygılarımı sunuyorum.
Şimdi bu durumda sizlerden bir ricada bulunacağım.
Lütfen empati yapın ve kendinizi benim yerime koyun.
Bu okulun yapımından yakın zamana kadar bu okulla hiçbir ilgim alakam olmamasına rağmen, bu okulda oğlum kızım yeğenim okumamasına rağmen, hayırsever bir abimizin dostumuzun ricası ile bu okulun Okul Aile Birliği üyesi olduk. (Yıllarca)
Bu okulun bahçe duvarlarından kamelyasına, çimlerinden kanalizasyonuna, mescidinden laboratuvarlarına kadar eksikleri gidermek ve okulun sorunsuz olabilmesi için başta Selçuklu Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay’ın kapısında belediyenin yöneticilerinin odasında sanayide hayırsever insanlardan yardım isteme konusunda dilenci olan ve son olarak da bu okulun, Okul Aile Birliği Başkanı olan ben, şimdi oturuyor bize inanan bir insanın şikayetini yazıyoruz.
Yani biz semtimizde olmayan talebemiz yakınımız olmayan bir okulun ilk yıllarında emek vereceğiz sonra okulu unuttuğumuzda da kötü bir durumu yazacağız.
Biz bu tür sıkıntılı işleri yazmaktan çok mu zevk alıyoruz?
Biz bu kadar mı vicdansızız?
Yoksa biz kendi yaptıklarımızın içine edecek kadar hasta mıyız?
Lütfen biraz empati. Biraz duyarlılık. Biraz hassasiyet. Biraz insanlık.
Biraz da insanların sorumluluklarını yerine getirme ve aldıkları parayı helal ettirme konusunda hassasiyetleri olmalı diye düşünüyorum.
Bilmem yine yanlış mı yapıyorum?
GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
Sahip olmak yoktur var olmak vardır. Sadece vereceği son nefese nefessiz kalmaya hasret bir varoluş.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Bankamatik önlerinde kuyruklarda kadınların kızların ensesinde sıra bekleme alışkanlığından(!) utandığımız zaman daha iyi ADAM oluruz.