Torku Konyaspor, bu sezonun özellikle 2. yarısındaki performansıyla dudak uçuklattı. Tüm spor kamuoyu Konyaspor’un başarısını ve 90 dakika tezahürat yaparak takımına sahip çıkan cefakâr taraftarını konuştu ki, bu taraftar grubu, bugün milli takımızın EURO 2016'ya gitmesinde büyük rol oynadı. Sadece ve sadece milli takımına sahip çıkan 3 maçlık bir periyot sayesinde bugün Avrupa kupası heyecanı yaşıyorsak, Konyaspor'un ve Konyalı bu taraftarları kimse kötüleyemez, kötü gösteremez.
Hem yeşil-beyazlılar, hem de taraftarlar gönüllerin şampiyonu oldu. Hemen hemen her spor programında her gazete de bunlar konuşuldu, yazıldı. Ama ne yazık ki, Türkiye Futbol Federasyonu’nun akıl almaz kararlarıyla hem Konyaspor, hem de taraftar grupları tırpanlanmaya çalışılsa da; taraftarlar Türkiye’nin gündemine oturdu, takım da bileğinin hakkıyla lig üçüncülüğünü kazanarak tarihinde ilk kez UEFA Ligi’ne direkt katılma hakkına sahip oldu.
Neden yanlışa yanlışla cevap veriliyor anlamak mümkün değil. Federasyonun aldığı ceza kararı ne kadar yanlışsa Konyaspor yönetimin de bilet fiyatlarını yükseltme kararı o kadar yanlıştı. Şampiyonluğu garantilemiş bir takımı izlemek isteyen binlerce sporsever kişi vardı. Tribünler boştu. Bilet fiyatları yüksek olmasa 40 bine yakın kişi gelip, hem şampiyon takımı, hem de lig 3. olan kendi takımını izleyebilecekti. Yönetim böyle bir yanlışa imza atmasaydı da taraftarın 30. dakikadan 37. dakikaya kadar gösterdiği tepki 40 bin kişi tarafından yapılsaydı daha büyük ses getirmez miydi? Teknik Direktör Aykut Kocaman'da maç öncesindeki açıklamasında bu konuda serzenişini dile getirdi zaten.
Neyse konumuz bu değil. Umarım, Konyaspor yönetimi, bir daha böyle basit, ucuz, gereksiz kararlar almaz...
Milli takımın İngiltere ile oynayacağı hazırlık maçı için ligin son haftasındaki maç tarihleri arapsaçına döndü. Federasyonun, Euro 2016 için hiç bir öngörüsü olmayınca, ne yapacağını şaşırdı. Saatler içerisinde bir kaç kez maçların günü ve saati değişti. Bu davranış bozukluklarıyla TFF'nin, kimler tarafından nasıl ve ne şekilde yönetildiği de ortaya çıkmış oldu.
Maça gelecek olursak, şampiyonluğunu garantilemiş Beşiktaş doğal olarak bazı aslarından yoksun olarak geldi Konya'ya. Aykut hoca ise, ciddiyetinden taviz vermedi. Maçın başlamasından kısa bir süre sonra şiddetli yağmurla birlikte top bir o kalede bir bu kaledeydi. Beşiktaş'ın Sosa ile bulduğu gole çok sevinmesine müsaade etmeyen yeşil beyazlılar, 2 dakika sonra beraberliği yine 2 dakika sonrada öne geçti ve karşılaşma da Konyaspor'un 2-1 galibiyetiyle sona erdi.
Maç boyunca güzel olan şeyler vardı. Uzun zamandır beklenen rahmet, kovadan boşalırcasına yağarken, suya hasret toprak bayram etti. Bir başka şekilde bayram eden de Alban Meha idi. Takımdan ayrılan ve Katar'a gidecek olan bu futbolcuya Aykut hocanın jesti de güzeldi. Bir kaç haftadır oynatılmayan Meha, son maçta forma giydi ve taraftarlara alkışlatılarak uğurlandı. Vefanın İstanbul'da bir semt adı olmadığı bir kez daha gösterildi cümle aleme...
Netice olarak, Konyaspor, tarihinin en başarılı sezonuna imza atarak ligi 66 puan ve 3. sırada bitirerek Avrupa semalarına hedeflendi.
Ve Fatih Terim...
Kimilerine göre futbol dahisi. Kimilerine göre de kaprisli, bencil, tek adam, sinirli, lafını esirgemeyen ve başarılı.
Evet, başarılı olduğu bir gerçek. Şu an teknik direktörler içerisinde de en kıdemliler arasında. Milli takımın başında olması da doğal.
Ama...
Söylenecek çok söz var ama yazılamıyor, söylenemiyor.
Euro 2016'ya Konya'dan yol alan Terim, Konya'daki bir maç sonunda Konyalı bir meslektaşımız "Milli takıma Konyaspor'dan bir oyuncu neden almadınız" şeklinde bir soru sormuştu. Terim'de, kısaca "Hatır için oyuncu almam" demişti.
O zaman hak vermiştik Fatih Terim'e...
Ya bugün...
66 puan alarak lig üçüncüsü olmuş, özellikle 2. yarı da kalesinde sadece ve sadece 8 gol görmüş ve 40 puan toplamış bir takım...
Hiç mi değeri yok.
O zamanlar "hatır" demiştiniz, bugün ne diyeceksiniz Sayın Terim...
Biz biliyoruz da ne diyeceğimizi terbiyemiz müsaade etmiyor...
Sadece şu yeterli sanırım...
"Edep yahu..."