Bilgisayarda yanlışlıkla “Çumra ” yerine “Cumra ” yazabilirsiniz. Olur ya, insanlık hali. Şayet programı yapan da bu ihtimali dikkate almamışsa, bilgisayarınız size “ Cumra” diye bir yer yok, diyecektir. Bazen bunun, düşünmek bile istemeyeceğimiz sonuçları da olacaktır.
Ama biliyoruz ki, Konya’yı ve Çumra’yı bilen insanlar, bilgisayar öyle dese bile buna itibar etmezler, Çumra diye işlem yaparlar. Bu durum, elektronik beyin karşısında insan beyninin üstünlüğünü gösteren, normal bir durumdur.
Fakat bilgisayarla bu denli iç içe yaşadıkça bir gün insanların kafası da bilgisayar gibi çalışmaya, bilgisayara itibar ederek, onlar da “Cumra” diye bir yer yok demeye başlarsa ve bu doğrultuda işlem yaparsa işte bundan korkulur.
Çünkü bu duruma gelmiş bir kafa, “Sen haklısın ama ne yapalım yasa böyle, yönetmelik böyle, emir böyle vs.” diyerek, kazara bir yerde yanlış yapılmışsa, bile bile bu yanlışı sürdürür, bilgisayar gibi onun da hiç umurunda olmaz. Dikkatli bakıca buna doğru bir gidişin olduğu görülecektir.
Örneğin, memurluktan istifa ettiği için geçmiş yıllarda Emekli Sandığından ikramiyesini alamamış olanlara, ikramiyelerinin verileceğine dair yasa çıkmıştı. Bu haber, televizyonlarda da sıkça söylendi, ilan edildi. Yasaya göre bu ikramiyeler mahkeme kararıyla verilecekti. Önceki hükümetler döneminde yapılan yanlış ve haksız bir uygulamayla mağdur olanların bu mağduriyetini ortadan kaldıracağı için, görünürde iyi niyetle çıkarılmış, güzel bir yasaydı bu.
Ama ne hikmetse bir süre sonra bu yasayı iptal eden yeni bir yasa çıkarıldı. Bu yüzden açılmış davalar da durduruldu. Yasalar yayın tarihinden geriye doğru işlemediği için, önceden mahkemeye başvurmuş olanların davaları kaldığı yerden devam etti ve başvuranlar davayı kazandılar. Ama ne yazık ki bu kez de dağ fare doğurdu.
Mahkemeden çıkan nasıl bir karar, Emekli Sandığının yaptığı nasıl bir hesaplamadır bilinmez, sonuçta gülünç bir durum ortaya çıktı. Örneğin: Üniversite mezunu ve 17 yıl memurluk yapmış birinin aldığı toplam emekli ikramiyesi, aradan geçen yılların faiziyle birlikte ancak 25.-TL. olarak hesaplandı.
Dikkatinizi çekerim, 25 bin değil, sadece 25 lira! Normalde bu rakam 45- 50 bin TL. (17 maaş civarında) olması gerekirken, anlaşılmaz bir hesaplamayla mağdura 25 TL. gibi komik bir meblağ gönderildi. Oysa davanın mahkeme ve avukatlık masrafı bile bin liranın üstündeydi.
Bir yanlışlık var diye Emekli Sandığına başvurunca tekrar incelendi ve 25 lira doğrulandı. Mahkemeye ve temyiz mahkemesine yapılan itirazlar da boşunaydı. 17 yılın emekli ikramiyesi her yerde 25.-TL. çıkıyordu. Bunun yanlış olduğunu çocuklar bile bilirler. Ama koca koca kurumlar böyle basit bir yanlışı göremiyordu.
Şimdi o dava, ferdi başvuru hakkı sayesinde, Anayasa Mahkemesinde. Bakalım, yanlış hesap, Bağdat’tan dönecek mi?
Asıl anlatmak istediğim konu, bizim bu hale nasıl geldiğimizle ilgilidir. Bilgisayarlarla böylesine iç içe olunca ve onlara bu denli bağımlı hale gelince, aklımız da bilgisayar gibi mi çalışmaya başlıyor acaba diyorum. Ya da bu yüzden beynimiz günden güne hantallaşarak, bilgisayar düzeyine mi iniyor bizim? Bir yandan bilgisayarı biz tasarlayıp, onunla yaşamımızı kolaylaştırırken, bir yandan da düşünme yeteneğimiz makineleşiyor mu acaba? “Kır atın yanında çok duran ya huyundan, ya tüyünden” derler ya, olur mu olur.
Bilindiği gibi ipekböceği tırtılı mutasyon geçireceğinde ( Pupa olacağında) kendi çevresine koza örer ve kendi kendini o kozanın içine hapseder. Tekrar mutasyona uğrayıp kelebek olduğunda, özel bir salgı salgılayarak kozayı deler ve dışarı çıkar. Kelebekler çiftleşir, dişiler yumurtlar ve zamanı geldiğinde o yumurtalardan tekrar tırtıl çıkar.
Allah’ın emriyle böcek, o kozadan çıkmasını biliyor. Ama bizim beynimiz, bilgisayarla çevresine ördüğü kozanın içinden çıkamıyor. Biz de bunu fark edemiyoruz. Günler geçtikçe o kozanın içinde beynimiz de bilgisayarlaşıyor.
Allah korusun, böyle giderse günün birinde, herkes birden, “Cumra” diye bir yer yok, diyebilir. Anayasa Mahkemesi de bu 25 lira hesabı doğrudur, diyebilir. Öyle bir gün gelirse zaten bu durumlar bize de normal gelecektir. O gün, beyinleri bilgisayarlaşmış insanlardan oluşan, tek tip bir topluma dönüştüğümüzü ancak bilgisayarlardan uzak duranlar fark edebilecektir. Ama onlar da toplumda yalnız kalacak, destek bulamayacaktır. Çünkü toplumun çoğunluğu, özellikle de okumuşları, artık makine gibi düşünüyor, bilgisayarla yapılan işlemlere çok fazla güveniyor, onları kesin doğru kabul ediyor olacaktır. Bu bir hayal değildir. Allah’a emanet olunuz.