Türk eğitim sisteminin sıkıntıları yıllardır bilinmektedir.
12 yıllık AK Parti iktidarı döneminde de bu büyük soruna çeşitli çözüm yolları aranmasına rağmen kalıcı ve etkili bir çözüm yolu bulunamamıştır.
Bugünlerde daha netlik kazanmayan dershaneler durumundan mağdur olan hem lise son sınıf hem de liseyi bitirmiş tekrar sınava girecek öğrencilerimiz şaşkınlık içinde beklemektedir.
Bulunan çözümler geleceğe yönelik değil günü kurtarmayı amaçlayan değişikliklerdir. Nitekim bu bağlamda 4+4+4 sistemi bir örnek olarak gösterilebilir.
Bu sistemle birlikte 12 yıllık eğitimin zorunlu olduğu ülkemizde eğitimin kalitesi ve niteliği tabi ki en büyük tartışma konusudur. Çocuklarımız küçük yaşlardan itibaren sınav yoğunluğu içerisine sokulmaktadır.
Gerek okul içi ders değerlendirme sınavları olsun gerekse ortaöğretime geçerken veya üniversiteye geçişte girdikleri sınavlar öğrencilerimizi hem fiziksel olarak hem de psikolojik olarak derinden etkilemektedir.
Ülke genelinde standart bir müfredat olmasına rağmen standart bir kalitede eğitim olmadığını söylemeye gerek yok.
Farklı koşullarda farklı kalitelerde eğitim alan öğrencilerin liselere geçişte ve üniversiteye geçişte ortak sınavlara tabii tutularak değerlendirilmesi çok adaletsiz sonuçlar doğurmaktadır.
Eğitim denilince en önemli unsur olan öğretmenliği ve atanan müdürleri konuşmadan atlamak olmaz..
Tamam müdürler bir sendikadan referanslı atanıyor ama nolur sizden rica ediyorum taraf olsun ama hak eden olsun, Allah aşkına bu herhangi bir iş değil bu eğitim yaa.
Bizden olsun nasıl olursa olsun dersek yarın sıkıntısını bizim çocuklarımız daha sonrakiler çekecek ve bizleri hiç iyi anmayacaklar..
Öğrenciler öğrenme sürecinde en önem faktörlerden biridir. Farklı koşullarda eğitim alanların ortak sınavlara tabii tutularak değerlendirilmesinin adaletsizlik olduğu bilinmektedir.
Bu farklı şart ve koşulları şehirler veya okullar dolaylı yoldan etkilerken, öğretmen bu konunun doğrudan etkileyicisidir.
Nitekim Meb de bu konuyu bu açıdan değerlendirmektedir. Kaliteli ve başarılı öğrenciler yetiştirmenin yolu iyi ve vasıflı öğretmenler yetiştirmekten geçmektedir.
Ülkemizde öğretmen olmak için herhangi bir eğitim fakültesini bitirip yeterli kpss puanını elde ederek atanmak yeterlidir.
Geleceğimizi emanet edeceğimiz çocuklarımız başka hiçbir açıdan değerlendirilmeyen kişilerin ellerine bırakılmaktadır.
Sözlerim bu işi sadece ve sadece maddi olarak değerlendiren kişiler içindir. Bununla birlikte kendini bu iş için adamış her geçen gün kendini geliştirmeye ve ülkeye faydalı insanlar yetiştirmeye çalışan on binlerce öğretmenimiz bulunmaktadır.
Temennimiz ülkemizde eğitimin sisteminin sıkıntılarının sorunun kaynağına inilerek çözülmeye çalışılmasıdır. Bununda ilk adımı kaliteli öğretmenler yetiştirmekten geçer.
Biz veliler olarak eskisi gibi çocuklarımızı eğitimcilere teslim ederken, eti senin kemiği benim dersek. İnanın eğitim daha iyi olacaktır.
Eğitimcilerimizin maddi ve manevi hakları iyileştirilirse, ben çok şeyin daha iyi olacağı düşüncesindeyim…
Sözün özü ‘’ Ulu önder Atatürk’ün de dediği gibi yeni nesil her zaman öğretmenlerimizin olacaktır.’’