2018-2019 eğitim öğretim yılı tamamlandı ve öğrenciler üç aylık bir tatil dönemine girdiler, eğitimciler ise de bu hafta sonunda tatillerine başlayacaklar.
Eğitim dönem sonu olması ve göreve geldiğinden bu yana şehrimizde ilk röportajı vermesi hasebiyle İl Milli Eğitim Müdürümüz Seyit Ali Büyük Bey ile geçtiğimiz pazartesi bir röportajımız yayınlandı gazetemizde. Müdür Bey, hem yılın değerlendirmesini yaptı, hem de gelecekteki projelerinden bahsetti. İlgilisinin istifade ederek okuduğunu düşünüyorum.
Eğitim, bir milletin temel yapı taşlarındandır. Eğitimin destekleyici ve en önemli unsuru kültürdür. Bir ülkedeki problemlerin kaynağı bu iki cihettedir. Ekonomik güçlüklerde ilk vazgeçilen alanlardandır aynı zamanda kültür. Mesela uzunca bir zamandır büyük sorunlarla boğuşan İran, gerek devlet gerekse toplum olarak kültüre yatırım yapmaktan, para harcamaktan asla imtina etmeyen bir devlettir. Köklü tarihinin ilk zamanlarından bu yana İran, ileri kültür ve medeniyetlerin, üstün bir edebiyatın beşiği olagelmiştir. Hakeza, bir Azerbaycan da nüfusu bizden kat be kat az olmasına rağmen, kültür ve okuma hasletlerinde ülkemize göre daha üst bir bilinçtedir.
Ruhun doyması ekonominin ve pek çok unsurun üstündedir. Ruhu doyuran tek edim de yeni şeyler öğrenme iştiyakıdır. Ruh boş bırakıldığı zaman onu dünyanın tüm servetlerini de verseniz doyuramazsınız. Bu cihetle kültürel faaliyetler ve okuma alışkanlığı toplumsal hayatımızın vazgeçilmezi olmalıdır.
Eğitim ve öğretim sisteminin sacayakları bakanlık, aile, öğretmen ve öğrenci gibi rollerden müteşekkildir. Bunlar birbirine sıkı sıkıya bağlıdır. Çarklar dönmemeye başlamışsa bilin ki tek bir ögenin arızası, genele sirayet etmiştir.
Bahsettiğimiz bu aşamaları tek bir köşe yazısıyla etraflıca ve layıkıyla ele almak doğal olarak imkan dahilinde değildir. Biz kısaca, satır başlarıyla eğileceğiz ve bir giriş yapacağız konuya.
Bakanlığımızdan başlayalım; iyi niyet ve kararlılıkla 2023 eğitim vizyonunu ortaya koyan bakanlığımız projelerinin esaslarını özlü ve anlaşılır bir şekilde ortaya koydu. Bunlardan, sınav geçme sisteminin değişecek olması, ders saatlerinin azaltılarak çeşitliliğin daha verimli ve nitelikli hale getirilmesi isabetli kararlardır kanaatimizce. Yapılacak çok şey, alınacak çok yol vardır ki başaracağız inşaallah.
Nurettin Topçu merhumun; ‘derse bir mabede girer gibi girdim, kırk sene abdestsiz derse girmedim’ sözünden mülhem, bir eğitimci bu istikrarı, azmi, kararlılığı ve prensipli duruşunu kaybetmemeli. Nasıl ki evladı için her şeyi feda eder bir bir anne baba; öğretmen de öğrencilerini evladı gibi gördüğünde meseleler hayırlı neticelerle sonuçlanacaktır. er ne kadar sistemde düzeltilecek pek çok durum olsa da görevini iyi yapan, yaptığı işin hakkını veren bir öğretmene; ‘niye bu kadar çalışıyorsun, görevini iyi yapıyorsun’ denmeyecektir.
Çocuklarımızın hayatında elbette ki aile kurumu önemli bir role sahiptir. Son zamanlarda; ‘annem babam bile bana bu kadar karışmıyor’ diyerek öğretmenlerine güçlük çıkaran öğrencilerin olması, çocuğun dikkate aldığı ilk basamağın aile olduğunun en somut örneğidir. Allah korkusunun öğretilmesiyle yola çıkıldığında; aile hem kendini, hem çocuğunu, hem de toplumu saadete kavuşturacaktır. Salt nasihat ederek değil, yavrularına örnek olarak çocuğunu yetiştirmesi doğru olan yöntemdir, aile için.
Çocuklarımız da sorumluluklarının bilincinde; ömürlerini anlamlı uğraşılarla ve alışkanlıklarla geçirmeye karar verdiklerinde ve bunları kararlılıkla uyguladıklarında halkalar tamamlanacak, dünyanın en zeki ve dahi vicdanlı milleti olan ulusumuz hak ettiği payelere ulaşacaktır.
Bir başka yazımızda konuyla alakalı kaynak eserlere ve çalışmalara yoğunlaşalım inşallah…