Rekabete dayalı serbest pazar ekonomisi, uzun yıllardır ileri batı ülkelerinde uygulanan bir ekonomik sistemdir. Rahmetli Özal’ın döneminde karma ekonomi terk edilerek, ülkemizde de bu ekonomik sisteme geçilmiştir. Bu sistemin dayanağı rekabettir. Sistem, firmaların hem kalitede hem de fiyatta birbirleriyle rekabet etmelerine dayanır. Devlet bu rekabete zemin hazırlar, varsa mevcut rekabet ortamını korur. Böylece firmaların aralarında anlaşarak rekabeti ortadan kaldırmasını ve aşırı fiyatlar belirleyerek halkı sömürmesini engeller.
Devlet, üretici veya pazarlayıcı firmaların rekabette aşırıya kaçarak, birbirlerini yok etmelerini de engeller. Savaş, kıtlık, doğal afet gibi olağan üstü durumlarda gerek görürse temel ihtiyaç maddelerinde piyasaya ve fiyatlara müdahale eder. Piyasada mal darlığı varsa, üretim teşvikleri ve ithalat gibi önlemler alarak mal bolluğunu sağlar. Rekabet ortamını da sağladıktan sonra, normal zamanlarda bu sistemde asla fiyatlara karışılmaz, karışılırsa yanlış olur.
Allah’a şükür ki yıllardır ne savaş var, ne de kıtlık var. Ama Tarım Bakanlığı böyle bir durum varmış gibi ekmek fiyatlarına sürekli müdahale ediyor. Hal bu ki pazar ekonomisinde halka daha kaliteli, daha ucuz ekmek sunmanın yolu, un ve ekmek üreten firmalar arasında tam bir rekabet sağlamaktan geçiyor. Ülkede buğday ve un darlığı varsa, elbette ki öncelikle onun giderilmesi gerekir.
Ete tavan fiyat belirlemek gibi garip uygulamalar yerine bakanlığa serbest pazar ekonomisini iyi bilen, deneyimli uzmanlar alınsa daha uygun olmaz mı? Böyle giderse ülkemizde bu ekonomik sistemi oturtamayız. Piyasalar da hiçbir zaman istikrara kavuşmaz. Firmalara kızmakla, esnaf, tüccar ve sanayicilerle halkı karşı karşıya getirmekle de piyasa oturmaz, ekonomi düzelmez.
Serbest pazar ekonomisinde, piyasadaki emtia fiyatlarını devlet belirlemez. Bu bir sistem yabancılığı ve ilerisi iyi olmayan bir kolaycılıktır. Ekmek fiyatında olduğu gibi serbest piyasadaki çeşitli ihtiyaç maddelerinin fiyatını bakanlığın belirlemesi yanlıştır. İlgili bakanlıklarda, serbest pazar ekonomisi konusunda bilgi ve deneyim sahibi kadrolara da yer verilmelidir. Aksi halde devlet ekonomisi uygulayan, geri kalmış ülkelerin durumuna düşeriz.
Üreticinin ürününü alan işletmelerin de alımda rekabet etmesi sağlanmalıdır. Örneğin süt yemi 80 lira oldu, süt hala 1.5 liradır. Böyle giderse yine süt veren ineklerimiz kesilir ve -Allah korusun- hayvancılığımız büyük darbe alır. AB ülkelerine tekrar döviz ödeyerek bile onları uzun yıllar yerine koyamayız.
Ancak tefecilik ve rantiyeciliğin çok cazip olduğu bir ülkede üretim yapanlar kaç yetkilinin umurunda olur bilmiyorum. Çünkü tüketicinin oy potansiyeli daima üreticiden fazla oluyor. Allah’a emanet olunuz.