Dilerse sana kredi açar, dilerse bir bahane uydurur, açmaz. Dilerse açılmış krediyi sürdürür, dilerse (Şimdilerde olduğu gibi) seni yarı yolda koyar. Bankalarla ilgili yasa ve mevzuatlar bizde buna daima çok müsait olmuştur. Vadeli alışverişte kullanılan çek koçanları sadece bankalar tarafından verilir, onların tekelindedir. Bono senedini kamu bankaları dışındaki bankalar genellikle teminata almazlar. Çünkü bono senetleri artık bu çağa uygun değildir. Bono senedini kendi tekellerine alamayacaklarından, çağa uygun hale getirilmesi için de bankalar hiç çaba harcamazlar. Öyle olmasaydı bono senetleri de şimdi elektronik ortamda tahsil edilebilir bir halde olurdu, kredi teminatı olarak itibara da alınırdı.
Çeklerle ilgili olarak bankaların bir istihbarat ağı vardır, bunu merkez bankası koordine eder. Protesto olan çekler orada görünür, çeki düzenleyen firma kara listeye alınır. Gerçek alacaklı çok yakının olsa, bunu istemese bile bu böyle işler. Piyasada para bolluğu olduğu dönemlerde bunun üstünde fazla duran olmaz, krediniz devam eder. Ama bu günlerde olduğu gibi, elde olmayan bir sebeple, kazara çekiniz tam gününde değil de ertesi gün ödendiyse yandınız! Bankacılar sizi rezil-kepaze ederler:
Bu durumda sizin kredinizi kestikleri gibi, mal aldığınız firmalardan sizin çeklerinizi teminata vererek kredi kullanıyor olanların da kredisini keserler. Sizin çeklerinizin yerine başka çekler istemeye başlarlar. Bu bizim Türkiye tabiriyle tam bir kalleşlik, bir yarı yolda koma durumudur. Bu durum kelebek etkisiyle, zincirleme olarak, piyasayı da kilitler. Oysa çek sadece bir gün geç ödenmiştir, alacaklı firma da bundan şikâyetçi değildir. İlgili banka durumdan vazife çıkarmış, çeki yazılan firmanın geleceğiyle, ekmeğiyle oynamaktadır. Özellikle böyle finans kıtlığı yaşanan dönemlerde KOBİ durumunda olup da kredi kullanıyor olan işletmeler, örümcek ağına takılmış, böcekler gibi, bankaların elinde çırpınır dururlar. Allah korusun bir girişimci ölümcül bir kaza geçirse, o gün için çek ödemelerini düşünecek halde olmaz, ödemeyi aksatabilir ama gel de bunu bankalara anlat.
Kamu bankaları dışındaki bazı bankalarda bu tür acımasız uygulamalar çok ileri düzeydedir. Piyasada bir finans krizi olmayagörsün. Kredileri ilk durduran da, ilk geri çağıran da, faizleri ilk yükselten ve en çok arttıran da hep onlar oluyor. Banka çalışanlarını tenzih ediyorum. Belki de bunların birçoğuna onlar mecbur bırakılıyordur. Benim eleştirdiğim böyle bir finans sistemi ve hala böyle işliyor olmasıdır. Bu ne kadar daha ıslah edilebilir bilmiyorum. Ama sonuçta bankaların aş-ekmek üretmediğini, paranın yenilip içilmediğini, bu kadar da hükmedici olmaması gerektiğini herkes biliyor.
Herkes biliyor da bir çare üretilemiyor. Her halde bitcoin vs. gibi sanal paraların ortaya çıkması ve kabul görmesi de bu arayışın eseri olsa gerektir. İnsan zekâsı bir gün buna da bir çare üretir ama bu ne zaman olur bilmiyorum. Günümüz ticaretinde büyük çaplı işler bankasız yürümüyor. Ülkemiz gibi para darlığı ve fakirlik yüzünden vadeli ticaretin çok önde olduğu ülkelerde bankaların tutumu ülkenin ilerlemesi bakımından daha da önemlidir. Sistem fırsatçı ve milli çıkarları düşünmekten çok uzak bir şekilde işlerse, işletmeler bankalar için çalışır hale gelir, milli ekonomi de geri kalır.
Maharetli yönetimler elinde bankalar, sadece “iyi gün dostu” olmaktan çıkar, aynı zamanda “kara gün dostu” da olabilirler. Yeni kabine için bu finans krizi iyi bir sınav olacaktır. Allah’a emanet olunuz.