Uğur ÖZTEKE ağabeyime sonsuz teşekkürler ile Pusula gazetesi okuyucularına ilk yazımda; sefanız, neşeniz, keyfiniz, dostluğunuz, kazancınız bol en önemlisi de sağlığınız yerinde olsun diyerek “Bismillahirrahmanirrahim” ile başlıyoruz. İnşallah hayırlara vesile olur, rabbim bizleri utandırmasın…
Yaklaşık 1 haftadır kamuoyunu meşgul eden, Konya’yı, başta Selçuk Üniversitesini derin üzüntüye ve aynı zamanda şoka sokan olay…
Son günlerde herkesin üzerinde konuştuğu, ders çıkarmaya çalıştığı, “yaa bak akademisyen bile, hatta bir profesör bile aşk uğruna cinayet işliyor” denen birçok haber…
Arkasından ben şunu duydum, yok öyle değilmiş böyle olmuş gibi kulaktan yayılan duyumlar, haliyle hepimizin aklını karıştırıyor aynı zamanda ister istemez bizi de dedikodulara ortak ediyor.
Biri 80 bin lira kredi çekmiş vermiş, diğeri de evini, arabasını satmış vermiş…
Peki bunlar neden? Kimin için? Hangi amaca hizmet ederek yapılmış diye insanın aklına değişik değişik soruları getiriyor. Ben bu işin aşk cinayeti olduğuna inanmıyorum, bu işin arka perdesinde birileri bu insanları farklı şekilde kullandılar ve de bu işi son günlerin modası haline gelen, “dikkat et konuşursam çok kişi yanar” durumu üzerinden rantabl oluşturmanın tezgahını kurdular, bunlar bana göre çok yakında çıkar, görürüz…
Biz savcı değiliz-hakim değiliz, yargıya güveniyoruz, yargı gereğini her zamanki gibi en iyi şekilde yapacak, adalet yerini bulacaktır, bundan şüphemiz asla yok, o yüzden artık biz yargılamayı bırakıp, asılsız haberler ile meşgul olmak yerine işimize gücümüze bakmak ve de üretimimizi devam ettirmek zorundayız.
Asıl ben bu haberi Dekan Hanım’a yapılan baskı ile rektör tarafından istifa ettirilmesine duyduğum tepki üzerine yazmak için başlamıştım ama içeriden biraz bilgi aldım ki olay hiç de gazetelerin yazdığı gibi değilmiş.
Dekan hanım haklı olarak şok olmuş, bunun üzerine de rapor almış, hafta sonu kendi iradesi ile yaptığı değerlendirmeler neticesinde, benim üniversiteme, dekanlığıma zarar verme gibi bir lüksüm olamaz diye kendi iradesi ile rektör beye dilekçesini vermiş.
O zaman bu karara da saygı duymak lazım derim…
Benim de mezun olduğum bu fakültenin geçmişinden ve şimdiki durumundan da kısaca bahsetmek istiyorum,
1970-1971 eğitim-öğretim yılında çocuk esirgeme kurumuna ait bir binada (Gazi Lisesi yanı) hizmet vermeye başlayan yüksekokul, 5 Temmuz 1971 tarih ve 1418 sayılı kanunun 9.maddesine istinaden Konya Devlet Mimarlık Mühendislik Akademisi unvanını aldı. 11 Nisan 1975 yılına da üniversite kurulması gerçekleşti.
Şu an 187 akademisyeni, yaklaşık 8000 öğrencisi, 11 bölümü ile Selçuk Üniversitesi Mühendislik fakültesi, civarımızdaki, Aksaray, Niğde, Nevşehir, Karaman üniversitelerinin tamamına eş değer bir fakültedir. Mezunları aldıkları eğitim kalitesi sayesinde çok büyük başarılı teknik hizmetlerde görev yapmakta olup bir taraftan da her yıl ortalama 1000 civarında mezun vermektedir.
Son yıllarda kullandığımız bir söz var: “BARDAĞIN DOLU TARAFINDAN BAKALIM” diye. Gelin hep birlikte fakültemize de dolu taraftan bakalım ve de bu başarıya gölge düşürmeyelim…