Bu canına yandığım dünyada hep güçlüler egemen, hep güçlüler haklı. Haklıların güçlü olduğunu göremeden de bu dünyadan göçüp gideceğiz. Yani büyük balık her zaman küçük balığı yutuyor.
Maksadım ezilmişlik edebiyatı yapmak değil. Duygu sömürüsü aklımın ucundan bile geçmedi. Beni tanımasanız “Klasik solcu ağzı” da diyebilirsiniz. Ama emin olun hiçbiri de değil. Bu girizgahın nereye gideceğini merak ediyorsunuz değil mi? Ben de esas konuya nasıl bağlayacağım diye düşünüyorum aslında. O zaman kıvırmadan, bodoslama dalalım meselenin merkezine.
Efendim, elektrik idaresinden şikayetçiyim. Zırt-pırt zamanlı-zamansız, kafalarının her estiğinde elektriklerimizi kestikleri için şikayetçiyim. Akvaryumdaki balıklarım oksijensiz kaldığı için, asansörde mahsur kaldığımız için, seyrettiğimiz proğramı en can alıcı noktasında sonlandırdıkları için, fırındaki pastamızın kabarmasını engelledikleri için, banyoda sabunlu-sabunlu elektriğin gelmesini beklerken hastalandırdıkları için elektrik idaresinden şikayetçiyim. Bu devirde kesinti neyin nesidir? Hangi devirde yaşıyoruz?
Amerika’da 1977 yılında bir kere elektrik kesintisi olmuş da izindeki polisleri acil koduyla göreve çağırmışlar. Vatandaşın yağma yapmasından korkmuşlar. Bizde kısa günde kırk kere elektrik kesilir, yine de bir şey olmaz Allah’ın izniyle.
Demem o ki, Elektrik İdaresi vatandaşla sözleşme yaparken, sadece kendi haklarını korumanın derdinde. Öyle ki tehditlerin bini bir para. Tüketicinin hiç mi hakkı yok? Mesela proğram dışı (proğramlı kesintiye de karşıyım aslında) kesinti yaptığın zaman kendini de cezalandırsan ya.
Borcundan dolayı da kesinti olmamalı. Sen koskoca bir kurumsun. Gerektiğinde adamın evini dahi sattırıp paranı tahsil edebilirsin. Bir de müşterinin, yani tüketicinin, yani bizlerin borcunu zamanında yatırmadığı zaman geçmiş performansına da baksanız ya. Her ay tıkır-tıkır zamanında yatırmışken, bir kere aksamayla elektrik mi kesilirmiş? Uygula gecikme faizini geç git.
Sorgulayan, hakkını arayan bir toplum değiliz ne yazık ki. Anlayamadığım bir teslimiyet hali var hepimizde. Başımızı önümüze eğip, bize reva görülenleri sinemize çekiyoruz.
Okuyanların borcumdan dolayı elektriğimin kesildiğini sanmalarını istemiyorum. Anlattıklarım kendimle ilgili değil. Vatandaşlarımızın büyük bir bölümü zaman-zaman bu ve benzeri sıkıntıları çekmiştir.
Yurdumuzun bir bölümümde tahsilat dahi yapılamazken, namuslu ve dürüst tüketicinin de korunup, kollanması gerekmez mi? Bizler elektrik okuma memurlarını silahla tehdit etmiyoruz. Aksine, yerine göre çay dahi ikram ediyoruz. Bu da yetmiyor, kaçak-kayıp bedellerini de bizler ödüyoruz. Buna rağmen gördüğümüz muamele hiç de adil değil.
Deveye diken yarar diyen atalarımız haklı galiba.
Siz ne dersiniz?