Oldukça sıkıntılı geçirdiğimiz bir yıl daha sona ererken, vicdan muhasebelerimizi oldukça sığ, oldukça yüzeyden yapıp geçmeye devam ediyoruz.
Nasıl mı?
Enflasyon konusunda, rakamlar konusunda, birbirimizi anlama konusunda, dinleme konusunda, ulaşılabilir olma konusunda, anlayış konusunda, hoşgörü noktasında, yardımlaşma konusunda…
Elimizi vicdanımıza bir türlü koyamadığımız, götüremediğimiz, vicdanımızla baş başa kalma adına bir türlü vakit ayıramadığımız konular ve olaylarla dolu bir yıl bitti bitiyor!
Vicdanına toz kondurmayan, benim vicdanım rahat diyen o kadar çok insan var ki…
Hatasız kul olmaz diyemediğimiz gibi, “elini vicdanına koy!”, bir daha düşün gibi sorular sorulmuyor.
Hoş sorulsa da, duyan yok, dikkate alan yok, kafa yoran yok!
Senin vicdanın sana, benim vicdanım bana gibi bir yaklaşım.
Vicdan gibi oldukça ciddi bir kavramı kendimizce esnettiğimizi, kendimize göre yorumladığımızı, anlamını ve manasını değiştirdiğimizi kabule yanaşmıyoruz! Çünkü işimize gelmiyor!
İnsanlar gerçekten ellerini vicdanlarına koyabilselerdi, elleri titrer, ben ne yaptım, ben ne yapıyorum, bu ben miyim diye kendilerine gelemezlerdi!
En sert söylemlerden biri olan “elini vicdanına koy!” cümlesi, vicdanı olan birinin vicdanını sızlatır, kendine getirirdi!
Lakin öyle olmuyor! Sen bana vicdansız mı dedin, ne yani benim vicdanım yok mu, diye karşı koyanlar, bu hitapları hakaret sayanlar, hakaret saymak işlerine gelenler, vicdan polemikleri yaratıp, işin içinden sıyrılmak isteyenler aramadığınız kadar çok!
Son birkaç yıldır bütün çektiğimiz sıkıntı elini vicdanına koyamayanlar yüzünden…
Vicdanı hafife alanlar, vicdani yaklaşımları umursamayanlar yüzünden…
*****
Elini vicdanına koyan insan hakça düşünür, hakça konuşur, doğruları konuşur, ne olup bittiğin bilir öyle konuşur, öyle davranır.
İstişarelerini ona göre yapar, mesele her neyse sahaya da iner, halkın arasında da gezer, görmesi ve bilmesi gerekenleri bizzat kendi tespit eder!
Sonra oturur bir vicdan muhasebesi yapar!
Ne kadar vicdansızca davranış varsa, vicdansız varsa hepsinin önünü keser, mahsur kalmış, eli kolu bağlanmış vicdanı serbest bırakır.
Elini vicdanına koyan herkes, nerede ne yanlış yaptığını ve yapıldığını görür!
Bizim açmazımız, bizim aşamadığımız engel elimizi vicdanımıza koyamamak!
Egolarımız, kibrimiz, gururumuz, hasetliğimiz, fesatlığımız, kıskançlığımız elimizi vicdanımıza götürmenin engelleyicileri!
Sadece dilimizde vicdanımızın sızlamasıyla ilgili bölük-pörçük birkaç cümle var.
Onları da söylemek ve söylememek arasında geziniyoruz!
Elimizi vicdanımıza koyabilsek hem biz rahatlayacağız, hem vicdanımız, hem de bizlerden vicdani davranışlar bekleyen herkes!
*****
Vicdanların zafiyet geçirdiği dönemlerde, kimse elini vicdanına koymaz, vicdani davranmaz. Öyle olunca da;
Bitmez tükenmez kavgalar olur,
Sataşmalar olur!
Tartışmalar büyür!
Barış ortadan kalkar!
Hoşgörü derdini kimseye anlatamaz!
O toz dumanın içinde, ne kimse kimseyi dinler!
Ne duyar, ne görür! Ortalık yangın yerine döner!
Elimizi vicdanımıza koymakta gecikmeler, tereddütler yaşıyoruz!
Ne virüsün vicdanı ve merhameti var, ne enflasyonun!
Onların aracılığına soyunan fırsatçıların vicdanları bildik bileli yok! Ellerini vicdanlarına koymaları mümkün değil, zaten öyle bir şey olsa, cümle açmazlar, cümle kördüğümler kendiliğinden çözülecek, dünya güllük-gülistanlık olacak amma, nerde o günler?
*****
Vicdan az uz bir imtihan değildir. Hele elini vicdanına koyarak düşünmek, hareket etmek, karar vermek ve verdiği kararı vicdanı doğrultusunda uygulamak, yani vicdanlı davranmak her babayiğidin harcı değildir.
Kötülüğe karşı, yanlışlara karşı, eğriliklere karşı en etkili yöntemdir elinizi vicdanınıza koymak.
Elinizi vicdanınıza koyduğunuz an, ne dert kalır ne niza!
Önemli olan elin vicdanla buluşmasıdır!
Çektiğimiz sıkıntı, çektiğimiz sancı, ellerin vicdanlarla buluşma sürecinin uzaması ve geç kalınması.
Çünkü; Elimi vicdanıma koydum diye başlayan cümleler yarım!
Vicdan diye çıkılan yolda, yarı yolda geri dönenlerin tanıştığı tek şey, hüsran!
Vicdanımızla baş başa kalmaya hasretiz, hasretiz amma…
Vicdan muhasebesi yapanımız yok!
Vicdani davranışlar gösterenimiz yok!
Elimizi vicdanımıza koyabilenimiz yok!
Keşke, diyoruz demesine de, bu kaçıncı keşke diye başlayan cümle?
*****
Vicdan kavramının sarsıldığı, sarsıntı geçirdiği, kendini bir türlü toparlayamadığı, kendine gelemediği, çok sıkıntılı bir yıl daha geçti.
Elimizle vicdanımız arasına, girmeyen mesele kalmadı. Eller bir türlü vicdanlara ulaşamadı.
Hani vicdanımız sızladı falan deniyor ya…
O sızlama işin edebiyata ait olan faslı…Lafın gelişi…Vicdansız denmesin, bu kadarda vicdansızlık olmaz, yapılmaz gibi ithamlarla karşı karşıya kalınmasın diye, vicdan ve sızlama kelimeleri yan yana getiriliyor.
Rakamlar ve istatistikler açıklanırken ne kadar vicdani davranabildik? Ya yanlışla doğruyu ayırt ederken, ölçümüz neydi?
Senin vicdanın yok mu? Vicdanın nerede kaldı? Gibi vicdanla ilgili sorular hemen birçok konuda soruldu durdu 2021 yılında…
Vicdanını bir yerlerde düşürmüş, bırakmış, bilerek kaybetmiş misali davranışlar sergilemekten çekinmeyen fırsatçıların neler yaptığını da gördük 2021 yılında…
Elimizi vicdanımıza koyabilmek adına, koyulabilmesi adına 2022 yılına gireceğiz. Dileriz ellerle vicdanlar hiç değilse 2022’de buluşur!