Kredi faizlerindeki düşüşten sonra, konut piyasası canlanmış. Kamu bankalarının 15 yıl vadeye kadar kredi faizini yüzde 0.99’a indirmesi, sektöre ivme kazandırmış!
En azından haberler böyle söylüyor, manşetler bu şekilde atılıyor.
“Vallahi Yalan” şarkısının, nakaratı olan “Yalan, vallahi yalan” dizeleri ivme kazandığı söylenen konut piyasasına gelsin!
Dar gelirlinin, sabit gelirlinin ev almasının hayal olduğu bir döneme girmişiz, asgari ücretli bir vatandaş ev alabilir mi?
Konut fiyatları artmadı, uçtu!
Değil 500 bin liralık bir daireyi, 250 bin liralık daireleri alabilecek insan sayısı ne kadar?
Bildik bileli taşın altına elini koyan vatandaştan başkası değil!
Bankalar elini taşın altına koyma edebiyatını o kadar çok sevdi ki, ortalık az biraz hareketlendiğinde, bu cümleyi, temcit pilavı gibi ısıtıp-ısıtıp önümüze koyuyorlar.
Bankalar olarak elimizi taşın altına koyma kararı aldık diyorlar!
Bin bir nazla yüzde 1’in altına inenler, nazlanmaya devam edenler, ellerini taşın altına nasıl koyuyorlarsa artık!
Konut kredi oranları değil yüzde birin altına, yüzde 0.50’ye kadar da inse, insanımızın konut alabilecek mecali kalmadı!
Esas görülmesi gereken,
Söylenmesi gereken,
Konuşulması gereken konu bu!
Özel bankalar konut kredi oranlarını yüzde 1’in altına çekmeli diyorlar ya…
Çekseler ne olacak?
Emlakçılar, üç-beş daire satacak, sonrası yine piyasalar durdu, yaprak kımıldamıyor diye sızlanmalar devam edecek?
İNŞAAT SEKTÖRÜ SANKİ BİZİM YÜZÜMÜZDEN DURDU!
Sektörün önünü açabilmek için, evi olmayanları ev sahibi yapmak seçeneği onlarca yıldır gündemde. Bu seçeneklerin peşinde az koşulmadı. Yeter ki bir evimiz olsun diyen insanımız çok çabaladı!
Lakin olmadı!
Yabancıların kapış kapış emlak aldığı bir ülkede, ülke insanının gecekondu bile almaya gücünün yetmemesi nasıl bir duygu? Niye kimse görmek ve bilmek istemiyor?
İnsanımızın, ev sahibi olabilmek için, yapmış olduğu fedakarlığı, taşın altına koyduğu elleri bazı sektörler, görmüyor, umursamıyor, onların bu halini dile getirmiyorsa, bu yanlışlığı görecek, müdahale edecek bir şeyler yapılması gerekmiyor mu?
Habercilerimiz, yabancıların almış olduğu evleri manşet yaparken, kendi vatandaşımızın neden ev sahibi olamadığını sorgulamıyor bile!
Taşın altına elini koymayan kurumlarımız, inşaatçılarımız, emlakçılarımız ve kolaylık göstermekten imtina eden kamu ve özel bankalarımız ayaklarını direye direye bugünlere geldiler.
Sonunda olanlar oldu, inşaat sektörü tıkandı kaldı, sektörün dönen çarkları durdu!
Kimin için durdu?
Bizim için filan deyip de…
Güldürmeyin adamı…
Bu ülkede yaşayan, evsiz-barksız, ev alma imkanı resmen imkansız hale gelen kendi vatandaşlarımız için neden dursun ki, sektör…
Adamın geliri en fazla aylık 3 bin lira, banka ayda 4-5 bin lira ödeyebilirsen buyur gel diyor.
Bunun adı dalga geçmek değilse ne?
Yüzde 70’den fazlası bu türden rakamlar ve bunun altında kalan rakamlarla geçinmeye çalışan insanımız fırlayan, yakalanması, erişilmesi mümkün olmayan ev fiyatları karşısında öylesine çaresiz ki, bu çaresizlik adeta görülmek istenmiyor.
HEP HAYALLERLE YAŞADIK!
Karnını zor doyuran, faturalarını güçlükle ödeyen, bankadan çektiği ihtiyaç kredisini ödemekte zorlanan insanların karşısına, konut kredisini yüzde birin altına düşürdük, düşürmeyi planlıyoruz, önümüzdeki günlerde değerlendireceğiz şeklinde açıklamalarla çıkıyorsunuz.
Bu fiyatlar uçarken nerelerdeydiniz?
Türk milleti hayallerle yaşadı hep.
Başını sokabileceği, kira ödemeyeceği, ev sahibinin oğlum, geldi-kızım geldi, ya şu kadar kirayı verirsin, ya da evimden çık yaklaşımlarından bıktığı usandığı için iyi-kötü bir ev sahibi olmak istedi.
Bir de ayağını yerden kesecek, modeli düşük de olsa bir araba hayalini kurdu.
Bizi yönetenler onlarca yıldır, bu hayalimizi elimizden aldılar.
Bu hayalle avutulduk!
Bu hayalle uyutulduk!
Ve sonunda unutulduk gittik!
Kendi kaderimizle baş başa kaldık!
PARAN VARSA ALIRSIN, YOKSA BAKA KALIRSIN
Bir zamanlar, evi olmayana ev alma, ev sahibi olma imkanı sağlanacaktı. Ağzımıza bir parmak bal çalındı, hayallere daldık, umutlara kapıldık!
Ev borcunu ödeyemeyene, ödeyemediğin yerde, biz sana destek olalım demedik! Sen bize daha sonra küçük taksitlerle öde demedik!
Ya çektik elinden aldık!
Ya da açgözlü, gözü doymayan insanların ucuza kapattığı, öldüm fiyatına aldığı ev hisselerini satarak, hayallerimizden ve ev rüyalarımızdan olduk!
Konut kredi faizleri bu saatten sonra inse ne, inmese ne?
Satılamayan evlerini satacak olanlar, o evleri satacak olan emlakçılar, piyasanın hareketlenmesini bekleyebilirler!
Bizim konumuz, gelmiş-geçmiş hükümetlerin, bankaların, inşaatçıların onlarca yıldır, insanımızın derdine neden derman olmadığı.
Şu an gelinen noktada, orta gelir grubuna da dahil olsanız, bankaların açıkladığı şartlarda ev sahibi olmanız sırat köprüsünden geçmek gibi bir şey…
İki ay ödeseniz, üçüncü aya ödeyecek para bulamama endişesi var!
Bizler vatandaş olarak, taşın altına elimizi koya koya yorulduk.
Fedakarlıksa fazlasıyla yaptık!
İşten artmaz, dişten artar sözüne sonuna kadar riayet ettik. Ancak, uçan fiyatlara üç kuruşluk birikimlerimiz yetmedi!
Tamam onun üzerine kredi çek denildi!
Bankaların nazından, kredi faizlerini aşağıya çekmemesinden yanlarına yaklaşılamadı. Kredi faizlerini sözüm ona indirmeye zoraki bir şekilde razı oldular, bu arada konut fiyatlarına çaktırmadan eklenen yeni zamlara yetişmek yine mümkün olmadı!
Sonunda el elde, başta başta kaldık!
Paran varsa alırsın, yoksa baka kalırsın gibi bir durumu vatandaş olarak hak etmiyoruz.
Hele özel banların keyfi davranışlarını ve yaklaşımlarını hiç!