Başlığa bakarak emniyet kemeri ve maske ne alaka demeyin. Bir zihniyeti anlatma bakımından aralarında sıkı bir bağ var. Zira bir araca bindiği zaman bu ülke insanının çoğunluğunun emniyet kemeri takma konusunda geçmiş sicili pek iyi değil. “Emniyet kemeri can kurtarır, aman emniyet kemeri takmadan aracınızı hareket ettirmeyin” şeklinde yapılan onca uyarıya rağmen çoğumuz yakın zamana gelinceye kadar bu uyarılara pek kulak asmadık. Emniyet kemerini kah polisi görünce veya bir kontrol esnasında takmaya çalıştık, kah takar gibi yaptık, kah elimizde tuttuk veya aracımız ötmemesi için emniyet kemerine değişik aparatlar kullandık ya da ceza yememek için taktık. Polisi geçince de emniyet kemerimizi çıkarıp yolumuza devam ettik.
Meydana gelen trafik kazalarında emniyet kemeri takanların kazayı hafif sıyrıklarla atlattıklarını, takmayanların canına mal olduğunu duya duya can güvenliğimiz için yeni yeni emniyet kemeri takma alışkanlığı edinmeye başladık. Bu gecikme bize çok pahalıya patladı. Çünkü emniyet kemeri takmama inadımız, nice canlara mezar oldu.
Gelelim maske meselesine… Ortam gereği bugünlerde hepimiz maskeliyiz biliyorsunuz. Çoğunluk gibi ben de kurallara uyanlardanım. Zorunlu olmadıkça dışarıya çıkmadım. Çıkmışsam da evden maskemi bağlayarak çıktım. Zaruri birkaç ihtiyacım için marketlere uğradığımda market çalışanları dahil herkesin yüzünde var. Buraya kadar her şey normal. Zira maske takmak hem sağlığımız açısından önemli hem de kural gereği zorunlu. Çatlasak da patlasak da sıkılsak da takıyoruz, takacağız. Buraya kadar sorun yok. Sorun, maske taktığını sanan bazı müşterilerde. İşin vahametinin farkında olmayan bu aymaz kişiler, boyunlarına maskelerini geçirmişler ama ağız ve burunları açık. Akılları sıra, polis veya bir görevli “Nerede masken, maskesiz giremezsin” veya “Ağız ve burnunuzu kapatır mısınız” derse boyunlarında hazır takılı olan maskelerini hemen usulüne uygun yüzlerine geçiriverecekler. Birkaç gün öncesinde bir markette karşılaştığım bir hanımefendinin maskeli maskesiz halinden işkillendim. İşkillendikçe nereye gittimse burnumun dibinde bitti kadın. Yanında kocası da bir şey demiyor kadına. Sonunda alışveriş yapan bir polisi gördüm. Kardeş, şu hanımefendiyi uyarır mısınız, dedim. Sağ olsun, uyardı. Kadın, hiç itiraz etmeden hemen usulüne uygun maskesini taktı. Demek ki nasıl takılacağını biliyor. Ama bilmek yetmiyor maalesef. Bizim, bildiğimizi uygulamama gibi bir sorunumuz var. Bu tiplerin sayıları da maalesef az değil. Aşağı yukarı her markette tek tük de olsa bu şekil akıllı geçinen tipler var. (Bugün yine bir başka markette aynı tipten gördüm.) Zaten sayı da önemli değil. Bir kişi onlarca kişiye hastalığını bulaştırabiliyor.
Kalabalık mahallerde maskesini usulüne uygun takmayan bu maskeli maskesiz tipleri görünce bir zamanlar, emniyet kemeri takma konusundaki isteksizliğimiz aklıma geldi. Zihniyet aynı zihniyet. Bu tipler zorunlu olmadıkça ne maske takarlar ne de emniyet kemerlerini. Aralarındaki tek fark, emniyet kemeri takmayan, bir kaza anında kendisinin ve kendisiyle birlikte seyahat edenlerin canlarını hiçe sayarken maske takmayan ise kendisiyle birlikte başkalarının da canlarını hiçe sayıyor. Çünkü Covid-19 testi pozitif çıktığı takdirde temas ettiği kişilere de bu hastalığı bulaştırdığı gibi gerekirse bulunduğu muhiti, beldeyi de karantinaya aldırabiliyor. Ondan sonra devlet, hem hastayı tedavi edeceğim hem de bu hastanın temas ettiği kişileri tespit edeceğim diye uğraşsın dursun. Aymazlığın bu kadarına da pes doğrusu… Ayıptır ayıp… Vebaldir vebal…